Esas No: 2010/3288
Karar No: 2011/4559
Karar Tarihi: 11.05.2011
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2010/3288 Esas 2011/4559 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılardan ... Genel Müdürlüğü vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-HUMK."nun 427. maddesindeki parasal sınırları değiştiren 5219 sayılı Yasa’nın 2/c maddesi ile 21.07.2004 tarihinden itibaren verilecek kararlarda 40.000.000.-TL olan kesinlik sınırı 1.000.000.000.-TL’ye (1.000,00-YTL) çıkarılmıştır. Diğer bir deyişle, 21.07.2004 tarihinden itibaren verilen kararların temyiz edilebilmesi için hüküm altına alınan miktarın 1.000.000.000.-TL (1.000,00.-YTL)’yi geçmesi gerekir.
HUMK.’na 5236 sayılı Yasa’nın 19. maddesi ile eklenen Ek-4. maddeye göre ise, “görev, kesin hüküm, istinaf, temyiz, Yargıtay’da duruşma, senetle ispata ve sulh mahkemelerindeki taksim davalarında muhakeme usulünün belirlenmesine ilişkin maddelerdeki parasal sınırlar, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların, o yıl için 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığı’nca her yıl tespit ve ilân edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların on milyon lirayı (10,00.-YTL) aşmayan kısımları dikkate alınmaz.”
Bu parasal sınır 2006 yılında 1.090.00 TL, 2007 yılında 1.170.00 TL, 2008 yılında 1.250.00 TL, 2009 yılında 1.400.00 TL olarak belirlenmiştir.
İnceleme konusu karar 31.12.2009 tarihinde verilmiş ve davacı yararına 1.400.00 TL manevi tazminata hükmedilmesine ilişkin karar kesin nitelik taşıdığından 01.06.1990 gün ve 1989/3 Esas, 1990/4 Karar sayılı YİB kararı göz önünde tutularak davalının davacı yararına manevi tazminata hükmedilmesine ilişkin karara yönelik temyiz dilekçesinin kararın kesinlik sınırları içinde kalması nedeniyle reddine karar verilmelidir.
2-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenlere göre davalı ... Genel Müdürlüğünün aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
3-Dava, davacının iş kazası sonucu uğradığı maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile; 27.001,66 TL maddi ve 1.400,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 24/10/1997 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazla istemin reddine,davacının fark alacak talepleri atiye terk edildiğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, Sosyal Güvenlik Kurumunca davacının işgöremezlik oranının %12,1 olarak tesbit edildiği, taraf vekillerinin bu orana itirazı üzerine Sosyal Güvenlik Kurumu Yüksek Sağlık Kurulundan alınan 22.06.2007 tarihli raporda işgöremezlik oranının %12,1 olduğunun belirlendiği, bu orana davacının itiraz etmesi üzerine Adli Tıp 3. İhtisas Kurulundan alınan 30.06.2008 tarihli raporda işgöremezlik oranının %17,2 olduğunun tesbit edildiği, davacının iş kazası sonucu oluşan hastalığının sağ diz hareket kısıtlılığı, sağ diz femur kırığı olduğu,manevi tazminatın takdiri ve maddi tazminatın hesabında Adli Tıp Kurumunca tesbit edilen %17.2 oranının esas alındığı, SGK Başkanlığından %17.20 oranına göre gelir bağlanması halinde bu orana göre bağlanacak gelirin en son peşin sermaye değeri sorularak bildirilen miktarın gerçek zarardan düşülerek karşılanmayan zararın belirlendiği olayda işverenin %70, kazalı işçinin %30 oranında kusurlu bulundukları anlaşılmaktadır.
5510 sayılı Yasa’nın 95. maddesine göre "Bu Kanun gereğince, yurt dışında tedavi için yapılacak sevklere, çalışma gücü kaybı, geçici iş göremezlik ödeneklerinin verilmesine ilişkin raporlar ile iş kazası ve meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücü veya çalışma gücü kaybına esas teşkil edecek sağlık kurulu raporlarının usûl ve esaslarını, bu raporları vermeye yetkili sağlık hizmeti sunucularının sahip olması gereken kriterleri belirlemeye, usûlüne uygun olmayan sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgeleri düzenleyen sağlık hizmet sunucusuna iade edecek belirlenen bilgileri içerecek şekilde yeniden düzenlenmesini istemeye Kurum yetkilidir.Usûlüne uygun sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgeler ile gerekli diğer belgelerin incelenmesiyle; yurt dışında tedavi için yapılacak sevklere, vazife malullük derecesini, iş kazası veya meslek hastalığı sonucu tespit edilen meslekte kazanma gücünün kaybına veya meslekte kazanma gücünün kaybı derecelerine ilişkin usûlüne uygun düzenlenmiş sağlık kurulu raporları ve diğer belgelere istinaden Kurumca verilen karara ilgililerin itirazı halinde, durum Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanır.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar, Sağlık Bakanlığı ile Kurumun birlikte çıkaracağı yönetmelikle düzenlenir.
Kural olarak Yüksek Sağlık Kurulunca verilen karar Sosyal Güvenlik Kurumunu bağlayıcı nitelikte ise de diğer ilgililer yönünden bir bağlayıcılığı olmadığından Yüksek Sağlık Kurulu Kararına itiraz edilmesi halinde inceleme Adli Tıp Kurumu giderek ATK Genel Kurulu aracılığıyla yaptırılmalıdır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun 28.06.1976 günlü, 1976/6-4 sayılı Kararı da bu yöndedir.
Yapılacak iş, Sosyal Güvenlik Kurumunca Malüliyet Dairesi Başkanlığınca ve Sosyal Güvenlik Kurumu Yüksek Sağlık Kurulundan alınan 22.06.2007 tarihli rapor ile tesbit edilen %12,1 sürekli işgöremezlik oranı ile Adli Tıp 3. İhtisas Kurumundan alınan 30.06.2008 tarihli rapor ile tesbit edilen %17,2 sürekli iş göremezlik oranı arasındaki çelişkiyi Adli Tıp Genel Kurulundan alınacak rapor ile gidermek ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı ... Genel Müdürlüğünün bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,bozma nedenine göre davalının hesap raporuna yönelik sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 11.05.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.