Esas No: 2010/12054
Karar No: 2011/4491
Karar Tarihi: 10.05.2011
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2010/12054 Esas 2011/4491 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetten doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle, davalılardan ... aleyhine açılan davanın reddine, 48.532.06TL maddi ve manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte diğer davalılardan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davacılar ile davalılardan ... İnşaat Turz.San.Tic.A.Ş, ... Alm.İnş.Malz.San.Tic.Ltd.Şti vekillerince istenilmesi ve davacı vekilince de duruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 10.05.2011 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı vekili Avukat ... geldi. Davalılar adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü ve aşağıda karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere, temyizin kapsamı ve temyiz nedenlerine göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava 09.10.2003 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu %. 15,20 oranında sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece davalılardan ... Makine Mühendisleri Odası Başkanlığına yönelik davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, davacının maddi tazminat ve manevi tazminat isteminin ise kısmen kabulü ile davalılar ... İnş. AŞ ile ... Alüminyum İnş. Malz. Dek. San. Tic. Ltd. Şti ’den müştereken müteselsilen tahsiline karar verilmiş ve bu karar süresinde davacı vekili ile aleyhine hüküm kurulan davalılar vekillerince temyiz edilmiştir.
Davacının iş kazası sonucu % 15,20 oranında sürekli iş göremezliğe uğradığı olayda davacının kusurunun bulunmadığı, davalı asıl işveren ... İnş. AŞ’nin % 50, davalı alt işveren ... Alüminyum İnş. Malz. Dek. San. Tic. Ltd. Şti.’nin ise % 50 oranında kusurlu olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile sigortalıya verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, davacının sürekli iş göremezlik oranı, işçinin yaşı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, hükmedilecek tutarın manevi tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği de söz götürmez.
Bu ilkeler gözetildiğinde davacı yararına hüküm altına alınan 30.000,00-TL manevi tazminatın fazla olduğu açıktır.
Maddi tazminata gelince:Uyuşmazlık, tazminatın belirlenmesinde esas alınacak ücrete ilişkindir. Davacının vasıflı işçi olduğu dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden belli olmaktadır. Öte yandan vasıflı işçinin asgari ücretle çalışmasının hayatın olağan akışına ve yaşam deneyimlerine uygun düşmeyeceği, giderek, sigorta müfettişinin asgari ücret üzerinden yapmış olduğu saptamanın ve işyeri kayıtlarının gerçeği yansıtmadığı açık-seçiktir. Yerel Mahkemenin emsal araştırması yapılmakla birlikte, davacının dava dilekçesinde beyan ettiği ücretinin kendisini bağlayacağından bahisle emsal ücrete göre daha düşük olan ancak asgari ücretin üzerinde bulunan aylık 400,00-TL net ücretin davacının olay tarihindeki ücreti olduğuna ilişkin değerlendirmesi bu nedenle yerindedir.
Ne var ki; maddi tazminatın belirlenmesi sırasında, 06.05.2010 tarihli hesap raporunun, olay tarihinde ücretin aylık net 400,00-TL olduğu kabul edilerek hesaplamanın yapıldığı 1. seçeneğinde bulunan zarar yerine, asgari ücretle çalışıldığı kabul edilerek hesaplamanın yapıldığı 2. seçeneğinde bulunan zarar miktarının karara esas alınmak suretiyle davacının karşılanmayan maddi zararının belirlenmesi isabetsizdir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın ve özellikle davacı yararına manevi tazminatın takdirinde ve maddi tazminatın hesabına esas alınacak ücrette yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davacı yararına takdir edilen 825.00TL. duruşma Avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde davacı ile temyiz eden davalılara iadesine,
10.05.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.