20. Hukuk Dairesi 2012/398 E. , 2012/5624 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkin davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 09.11.2010 gün ve 10276-13908 sayılı bozma kararı özetle [8. Hukuk Dairesinin 13.03.2001 gün ve 2001/1406-1901 sayılı bozma kararında: “ Dava dilekçesindeki açıklamalar ve dosyadaki belgelere göre dava konusu taşınmaz kadastro çalışmaları sırasında tespit dışı bırakılan yerdir. Taşınmazın hangi tarihte ve ne sebeple tespit dışı bırakıldığı sorulmamıştır. Tespit dışı bırakılan bir yerin 3402 sayılı Yasanın 14 ve 17. maddeleri ile M.K.’nın 639/1. maddesi uyarınca tapuya tescil edilebilmesi için tespit dışı bırakılma tarihinden dava tarihine kadar 20 yıldan fazla süre ile tasarruf edilmiş olması gerekir. Mahkemece bu yön üzerinde durulmamıştır. Orman İdaresinin 22.05.1996 günlü karşılık yazısında taşınmazın bulunduğu Bitişik köyünde 1979 tarihinde orman sınırlandırma çalışmalarının yapıldığı ve bu işlemlerin 12.12.1980 tarihinde kesinleştiği, 6831 sayılı Orman Kanununun 2/B maddesi uyarınca nitelik kaybı sebebiyle orman dışına çıkarma işlemlerinin de 20.03.1990 tarihinde yapıldığı ve bu işlemlerin de 20.09.1990 tarihinde kesinleştiği açıklanmıştır. Cevabi yazıdaki bilgilere göre taşınmazın orman sınırlandırma haritasının içinde veya dışında olan bir yer olup olmadığı belirtilmediği gibi nitelik kaybı sebebiyle de orman dışına çıkarılan yerlerden olduğu hususunda da açıklama yapılmamıştır. Ormancı bilirkişi ... tarafından düzenlenen 16.12.1991 günlü raporda taşınmazın 6831 sayılı Orman Yasasının 1. maddesi ile orman dışına çıkarılan ve orman sayılmayan tarım ve kültür arazisi niteliğinde olduğu belirtildikten sonra raporun sonuç kısmında taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu açıklanmıştır. Bilirkişinin raporu taşınmazın niteliğini belirleme bakımından yetersizdir. Her ne kadar teknik bilirkişi taşınmazın kesinleşmiş orman sınırlandırma haritasının dışında kaldığını bildirmiş ise de, ormanla ilgili uyuşmazlıklarda uzman kişi ormancı bilirkişi olup, teknik bilirkişinin mütalaasına dayanılarak bir sonuca varılamaz. Ormancı bilirkişinin raporu taşınmazın orman sınırlandırma ve nitelik kaybı sebebiyle yapılan işlemler karşısında yetersizdir. Taşınmazın hangi tarihte tespit dışı bırakıldığı, tespit dışı bırakılma tarihindeki niteliğinin Kadastro Müdürlüğünden sorulması, ondan sonra yerel, teknik ve ormancı bilirkişiler aracılığıyla dava konusu taşınmaz başında keşif yapılmak suretiyle orman sınırlandırmasına ait harita ve tutanakların yerine uygulanması, dava konusu taşınmazın kesinleşmiş orman sınırlandırma kapsamında kalıp kalmadığı, hattın dahilinde kalan bir yer olup da nitelik kaybı sebebiyle orman dışına çıkarılan yerlerden olup olmadığı hususunun araştırılması, bu konuda ormancı bilirkişiden gerekçeli rapor alınması, taşınmaz orman sınırlandırma hattı dışında kalan bir yer ise tespit dışı bırakılma tarihinden dava tarihine
kadar kazanma süre ve koşullarının geçip geçmediğinin araştırılıp belirlenmesi, taşınmaz orman sınırlandırma hattı içerisinde kalıp da bilim ve fen bakımından nitelik kaybı sebebiyle 6831 sayılı Orman Kanununun 2/B maddesi uyarınca orman dışına çıkarılan yerlerden ise böyle bir yerin çıkarma işleminin kesinleştiği tarihten itibaren 20 yıldan fazla süre ile tasarruf edilmiş olması halinde kazanılabileceğinin düşünülmesi” gereğine değinilmiştir. Mahkemece 8. Hukuk Dairesinin 1406-1901 sayılı bozma kararına uyulduktan sonra davanın reddine karar verilmiş, hüküm Hazine ve davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1) Davacı vekilinin temyiz itirazları yönünden;
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve davalı taşınmazın 1972 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında orman niteliğiyle tapulama harici bırakıldığı, 1979 yılında yapılan orman kadastrosunda tahdit dışında bırakılmışsa da davanın açıldığı 1995 yılına kadar zilyetlik süresinin dolmadığı belirlenerek davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE,
2) Davalı Hazinenin temyiz itirazları yönünden;
Davacı ..., dava konusu taşınmazın Medeni Kanunun 713/1. maddesi gereğince adına tescil davası açmış, Hazine vekili de 713/6 maddesi uyarınca taşınmazın Hazine adına tescilini talep etmiştir. Mahkemece davacının davası reddedildiği halde, Hazinenin tescil talebi hakkında bir karar verilmemiş olup, Hazinenin tescil talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gereğine değinilmiştir.]
Mahkemece, dairenin 09.11.2010 gün ve 10276-13908 sayılı bozma kararına uyulduktan sonra davacının tescil talebi yönünden daha önce verilen red kararı onanmış bulunduğundan bu konuda tekrar karar verilmesine yer olmadığına, 04.02.2009 günlü fen bilirkişi raporunda (A) işaretli 403.73 m2 taşınmazın Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm Hazine tarafından vekalet ücretine yönelik temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medeni Yasanın 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 6831 sayılı Yasa gereğince yapılan orman kadastrosu 1744 sayılı Yasa ile değişik 2. madde uygulaması bulunmaktadır. Daha sonra 3302 sayılı Yasaya göre yapılıp 20.09.1990 tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2/B uygulaması vardır. 1972 yılında yapılan tapulama çalışmalarında orman niteliği ile tapulama harici bırakılmıştır.
Hükmüne uyulan bozma ilamına, kararın dayandığı gerekçeye , uzman bilirkişi raporlarına göre, (A) işaretli taşınmaz bölümünün Hazine adına tesciline karar verilmesinde ve gerçek kişinin reddedilen davası yönünden yönetimler lehine 1100.-TL vekalet ücretine hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, hüküm yerinde hangi davalı lehine vekalet ücreti takdir edildiğinin açıkça yazılmamış olması doğru değil ise de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu nedenle, hükmün 6. bendi yerine "Red sebebi ortak olan davalı ... Orman Yönetimi lehine AAÜT 3/2. maddesi gereğince takdir edilen 1100.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ... Orman Yönetimine verilmesine" sözleri yazılmak suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi göndermesiyle H.Y.U.Y.nın 438/7. maddesi gereğince düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, Harçlar Yasasının değişik 13/j maddesi uyarınca harç alınmasına yer olmadığına
11.04.2012 günü oybirliği ile karar verildi.