Esas No: 2010/3962
Karar No: 2011/4469
Karar Tarihi: 10.5.2011
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2010/3962 Esas 2011/4469 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, yetim aylığının 17.3.2008 tarihi itibariyle aynen bağlanmasına ve ödenmeyen aylıkların ödenmesine, haksız olarak tahsil edilen 1.146,00 TL"nin 15.9.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Davacı, eşinden boşanması nedeniyle babasının sigortalılığından 01.01.2002 tarihi itibarıyla 506 sayılı Yasa kapsamında ölüm aylığı bağlandığını, davalı Kurumun sonradan 3201 sayılı Yasaya göre ev kadını olarak Bağ-Kur"a borçlanarak Bağ-Kur"dan yaşlılık aylığı aldığını gerekçe göstererek ölüm aylığını kestiğini ve borç çıkarttığını, fiilen çalışmadığı ve borçlanarak emekli olması nedeniyle, 506 sayılı Yasanın geçici 91. maddesi kapsamına girmediğini ileri sürerek, Kurum işleminin iptalini, aylığının bağlanmasını ve haksız olarak geri alınan aylıklarının yasal faizi ile iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, istek gibi davanın kabulüne karar vermiştir.
Davanın yasal dayanağı, 506 sayılı Yasanın geçici 91/2. maddesidir. Maddede yer alan, “ kendi çalışmalarından dolayı gelir ve aylık alan kız çocuklarının ölüm aylığının kesileceği” hükmünün, sosyal güvenlik yasalarına göre bizzat çalışarak aylığa hak kazananlar yönünden uygulanacağı ve aylıklarının kesileceği uyuşmazlık konusu değildir.
Uyuşmazlık, fiili çalışmaya dayanmayan nedenle yaşlılık aylığı alan dul kız çocuğunun babasından aldığı ölüm aylığının kesilip kesilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Mahkemenin vardığı sonuç, herşeyden önce çalışarak yaşlılık aylığı bağlananlar ile fiilen çalışması olmadan yaşlılık aylığı bağlananlar arasında, izahı olanaklı olmayan bir eşitsizlik yaratmaktadır. Kaldı ki, sosyal güvenlik hukukumuzda fiili çalışması ile emekli olanlar veya fiili çalışması olmadan emekli olanlar şeklinde bir ayrım veya tanımlama yoktur. Yasa metninin böyle bir eşitsizliği amaçlamadığı, “kendi çalışmalarından” sözcüğünün sigortalının kendi sigortalılığına dayalı olarak bağlanacak gelir ve aylıklarını amaçladığı anlaşılmaktadır. Sigortalının hak sahibi olarak babasından aldığı ölüm aylığı dışında, kocasından, çocuklarından da ölüm aylığı veya geliri alması olanaklıdır.Yasa, temelde davacının kendisinin çalışması veya yaşlılık aylığına hak kazanması durumunda artık sigortalının, anasının veya babasının desteğine ihtiyacı kalmadığını kabul etmektedir.Aksine yorum, aktüeryal dengeler bakımından da olumsuz sonuçlara yol açar.
Mahkemece, davacının kendi çalışmasına dayanan bir aylık veya gelir almaması nedeniyle, babasından aldığı ölüm aylığının kesilemeyeceği kabul edilmiş se de bu sonuç usul ve yasaya aykırı olmuştur.
O halde davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 10.5.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.