Esas No: 2010/3960
Karar No: 2011/4465
Karar Tarihi: 10.05.2011
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2010/3960 Esas 2011/4465 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 4.4.1995- 8.2.2008 tarihleri arasında geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının davalı işverene ait araç işyerinde 4.4.1995 tarihinden 8.2.2008 tarihine kadar kesintisiz geçen ve kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, istemin kısmen kabulüyle davacının 1.11.2004-31.3.2005 ve 1.5.2005-8.2.2008 tarihleri arasında davalının yanında hizmet aktiyle çalıştığının tespitine karar verilmiş ise de; varılan bu sonuç eksik incelemeye dayalı olup usul ve yasaya aykırıdır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davalı işveren tarafından davacıya ait işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu ve ücret ödeme bordrosunun düzenlenip davalı Kuruma verilip verilmediğinin ve işyerinin Yasa kapsamına alındığı tarihin araştırılmadığı, davacının dava dışı başka işyerlerinden 1995-2004 yılları arasında bir kısım çalışmaların bildirildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda uyuşmazlık, fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10.maddesinde bu tür hizmet tesbiti davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında resmi belge ve yazılı delillerin bulunması sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması halinde somut bilgilere dayanması inandırıcı olmaları koşuluyla bordro tanıkları veya iş ilişkisini bilen komşu işyeri çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunlara destekleyen diğer tanıklarla dahi sonuca gitmek mümkündür. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olaya gelince; mahkemece açıklanan şekilde fiili çalışmanın varlığının yöntemince araştırılmadan sonuca gidildiği ortadadır. Gerçekten ifadesi hükme dayanak alınan tanıkların davacıyla birlikte bu işyerinde çalışan, kayıtlara geçmiş kişilerden olup olmadıkları belli olmadığından, tanık sözleri çalışma olgusu yönünden somut olgulara dayanmamakta soyut düzeyde kalmaktadır. Giderek, tanık sözlerinin inandırıcı güç ve nitelikte olduğu söylenemez.
Yapılacak iş; öncelikle davalı işverenin Kurumda bulunan sicil dosyalarını celbetmek, davalı işveren tarafından düzenlenmiş işe giriş bildirgesi, dönem ve ücret ödeme bordrolarını araştırmak, varsa davacı ile aynı işyerinde çalışan kayıtlı tanık beyanlarına başvurmak, kayıtlı tanık bulunamaz ise, zabıta marifetiyle tespit edilecek, davalı işverenin aracının çalıştığı durakta kayıtlı araç sahibi ve sürücülerin tespitiyle kayıtları celbedilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak, dinlenen tanıkların bu kişilerden olup olmadıklarını denetlemek, davalının araç tanıtım kartını celbetmek, aracın çalıştığı güzergahtaki durak başkanlığından aracın kayıtlı olup olmadığını sormak, davacı adına davalı aracında çalışırken kesilmiş trafik ceza tutanağı, yakıt fişi, araç bakım ve tamir servis fişi ...gibi yazılı delilleri davacıya açıklattırıp varsa dosyaya celbetmek ve çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/10. maddeleri gereğince kanıtladıktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
O halde, davalı Kurum ve işveren vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan ... iadesine, 10.05.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.