20. Hukuk Dairesi 2012/4924 E. , 2012/5565 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ...’i temsilen oğlu ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerde 3402 sayılı Yasanın ek 4. maddesi uyarınca yapılan kadastro sırasında, ... ilçesi, ... köyü, 104 ada 106 parsel sayılı 18249,44 m² yüzölçümündeki taşınmaz, 6831 sayılı Yasanın 2/B maddesi gereği orman niteliğini kaybedip, orman kadastro komisyonlarınca orman alanı dışına çıkarılan yerlerden olduğu gerekçesiyle, tutanağın beyanlar hanesine 2/B madde ve davalı gerçek kişiler lehine kullanım şerhi verilerek Hazine adına tarla niteliğiyle tespit edilmiştir. Davacı ..., 03.05.2010 tarihli dilekçesiyle, dava konusu taşınmazın murislerinden intikal eden tapulu yeri olduğu iddiasıyla taşınmazın murisi ... oğlu ... adına tescilini, mülkiyet iddiasının reddi halinde ise davalı gerçek kişiler lehine verilen kullanım şerhinin iptali ile beyanlar hanesine kullanıcı olarak iskan tapusunun maliklerinin mirasçılarının yazılması istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, davanın reddine ve dava konusu ... ilçesi ... köyü, 104 ada 6 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ...’i temsilen oğlu ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 3402 sayılı Yasanın ek 4. maddesine göre yapılan kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tespit tarihinden önce 3116 sayılı Yasaya göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ile 3302 sayılı Yasaya göre 1992 yılında yapılıp 09.06.1993 tarihinde askı ilanı yapılarak 10.12.1993 tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulama çalışmaları bulunmaktadır.
Davacı ...’in oğlu olan ve avukat olmayan dava dışı ... davacı ...’i temsilen aldığı vekâletnameye dayanarak hükmü temyiz etmiş ise de, kural olarak bir hükmü temyiz hakkı davanın taraflarına aittir. Hükmü temyiz eden ...’in davada davacı veya davalı sıfatıyla taraf sıfatı bulunmamaktadır. Avukatlar dışında kalan kişilerin mahkemelerde dava açmalarına ve iş takip etmelerine imkan bulunmadığı gibi (Av.Y. m. 35) burada 3402 sayılı Yasanın 31/1. maddesinin uygulanması da mümkün değildir.
Avukat olmayan ve davada taraf olmayan ... isimli şahsın hükmü temyiz etme hak ve yetkisi bulunmadığından, temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dava dışı ...’in temyiz dilekçesinin REDDİNE, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 10/04/2012 günü oybirliği ile karar verildi.