Esas No: 2013/21578
Karar No: 2013/27570
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2013/21578 Esas 2013/27570 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
... vekili avukat ... ... ile ... vekili avukat ... aralarındaki dava hakkında Manavgat 2. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 22.2.2011 tarih ve 301-131 sayılı hükmün Dairenin 6.12.2012 tarih ve 24962-28074 sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı avukatınca kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşuldu.
KARAR
Davacı, Türkiye’ye geldiği zaman kullanmak üzere bir araba satın alması için davalıya vekaletname verdiğini ve bu nedenle havale yolu ile para gönderdiğini, davalının daha önceden birlikte beğendikleri bir aracı satın aldığını söyleyerek fotoğrafını da kendisine gönderdiğini, Türkiye’ye geldiğinde satın alınan arabanın müvekkili davalının amcasının oğlunun adına kaydedilmiş olduğunu öğrendiğini, parasının iade edilmediğini, alacağının tahsili için başlatılan icra takibine de haksız itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptaline ve %40 icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacının Türkiye’ye geldiğinde kendisinden ödünç para aldığını, gönderilen havaleler ile borcunu ödediğini, araç almak üzere bir vekaletname verildiğini ancak bu aracın alınmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, icra takibine dayanak yapılan davacı tarafça davalı tarafa gönderilen paraların gönderme sebebinin havalelerde yer almadığı, davalının davacının kendisine olan borcunu ödemek amacı ile paraların gönderildiğini savunduğu, havalenin aksi ispat edilinceye kadar ödeme vasıtası olduğu, davacı tarafça havalelerin araç alımına ilişkin olarak gönderildiğini kanıtlar herhangi bir yazılı delil ibraz edilemediği, aynı zamanda yemin deliline de başvurulmadığı, vekaletnamenin yazılı delil başlangıcı niteliğinde kabul edilemeyeceği, bu haliyle ispat külfeti kendisinde olan davacının davasının ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hükmün davacı tarafından temyizi üzerine Dairemizin 06.12.2012 tarih ve 2012/24962 esas 2012/28074 karar sayılı kararı ile onanmasına karar verilmiş; davacı, bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Yabancı uyruklu olan davacının Türkiye’ye geldiğinde kullanmak üzere bir araç alması için 28.10.2009 tarihinde davalıyı vekil tayin ettiği, 10.08.2009 ila 04.12.2009
2013/21578-27570
tarihleri arasında Western Union havale yöntemiyle davalıya değişik tarihlerde ve muhtelif miktarlarda Euro gönderdiği konusunda taraflar arasında ihtilaf yoktur.
Uyuşmazlık paranın, vekil eden davacının davalı-vekile vekalet ilişkisi kapsamında mı gönderildiği yoksa davalının savunmasında belirttiği üzere ödünç sözleşmesi kapsamında davacıya verilen borç para mı olduğu bu bağlamda ispat yükünün havale gönderen davacıya mı yoksa gönderilen paranın bir borç ödemesi olduğunu iddia eden davalıya mı ait olduğu noktasında toplanmaktadır. Mahkemece; davalının savunması gerekçeli inkar olarak değerlendirilmiş ispat yükünün davacıda olduğu kabul edilerek yemin deliline de başvurulmadığından davacının davasının reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere vekâlet sözleşmesi karşılıklı güvene dayanan, içerisinde karşılıklı hak ve yükümlülükler barındıran bir sözleşmedir. Sözleşmenin en önemli unsurları arasında; vekilin talimata uygun hareket etme borcu, özen borcu ve hesap verme borcu gelmektedir. 818 sayılı BK’nın 392/1. madde hükmü uyarınca, müvekkilin istemi halinde vekil, vekâlet sözleşmesi konusu olan ve yapmış bulunduğu işin hesabını ona vermek durumundadır. Bu borç, sözleşmenin kurulması ile doğar ve mutlak surette sözleşmenin ifasına bağlı değildir, halin icabına göre sözleşmenin sona ermesinden sonra da devam edebilir. Buna göre vekil, talep üzerine veya talep olmaksızın yaptığı işin hesabını vermeye ve müvekkili nam ve hesabına edindiği her şeyi iade etmeye, iade edinceye kadarda almış olduğu şeyleri saklamaya zorunludur.
Somut olayın vekalet hükümleri çerçevesinde çözülmesi gerekir. Her iki yanın kabulünde olduğu üzere taraflar arasında vekalet ilişkisine dayalı sözleşme kurulmuş olup paranın bu ilişki içerisinde gönderildiğinin kabulü gerekmektedir. Hemen ifade edilmelidir ki; Yargıtay uygulamasında kararlılık gösteren ölçüye göre ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı iddia ve savunmada bulunan tarafa aittir. Davacının davalıya gönderdiği paranın araba alımı için verilen vekaletname kapsamında gönderilen bedel olduğu konusunda davacı yararına fiili karine vardır, bu karinenin yani normal durumun aksini iddia eden davalı ispat külfeti altındadır. Davalının hesabına gelen paranın davacıya verilen bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığını davalı kanıtlamalıdır. Mahkemece, ispat yükü ters çevrilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde Dairemizce verilen bu hususa ilişkin onama ilamı zuhule dayalı olup, mahkeme kararının bozulması gerekirken, sehven onandığı bu kez yapılan inceleme ile
2013/21578-27570
anlaşılmış olmakla, davalının karar düzeltme talebinin kabulüne, Dairemizin 06.12.2012 tarih ve 2012/24962 esas 2012/28074 karar sayılı “onama” ilamının kaldırılmasına, davacının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarda açıklanan nedenlerle davacının karar düzeltme talebinin kabulüne, Dairemizin 06.12.2012 tarih ve 2012/24962 esas 2012/28074 karar sayılı “onama” ilamının kaldırılmasına, temyiz edilen hükmün açıklanan nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA, 7.11.2013 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Havale bir ödeme vasıtası olup, var olan bir borcun ödendiğini gösterir. Bu karinenin aksini havaleyi gönderen şahsın ispat etmesi gerekir. Davalı savunmasında, paraların davacıya araba alınması için gönderildiği iddiasını kabul etmemiş, davacının kendisine olan borcunu ödemek amacı ile gönderildiğini savunarak gerekçeli inkarda bulunmuştur. Öte yandan banka dekontunda, paranın gönderiliş nedenine ilişkin olarak bir şerhin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu haliyle havale, paranın araç alımı için gönderildiğini ispata yeterli değildir. Somut olayda, davacının iddiasını kanıtlaması gerekir. Davacının icra takibine dayanak olan havalelerin araç alımına ilişkin olduğuna dair yazılı bir delil ibraz edemediği, aynı zamanda yemin deliline de başvurmadığı, bu haliyle davacının iddiasının ispatlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen kararın onanmasına dair Dairemiz kararının düzeltilmesi talebinin reddi gerekirken, karar düzeltme talebinin kabulü ile hükmün bozulması yönündeki sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyoruz.