Esas No: 2011/10404
Karar No: 2012/5522
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/10404 Esas 2012/5522 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı gerçek kişiler, tapusunun rehin kaydı bulunmayan taşınmazlarının orman kadastrosu sınırları içinde bırakılıp Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı gerekçesiyle dava açmıştır. İlgili tapu kaydı mahkeme kararıyla iptal edilmiş ve Hazine adına tescil yapılmıştır. Davacılar tazminat talebinde bulunarak açtıkları dava reddedilmiştir. Ancak Yargıtay, tapu işlemlerinde yapılan hatalar nedeniyle Devletin kusursuz sorumluluğunu kabul etmiştir. Tazminat miktarının belirlenirken taşınmazın niteliği ve değeri hesaplanmalıdır. Devletin sorumluluğu Medeni Yasanın 1007. maddesi gereğince Hazine aleyhine açılacak dava ile giderilmelidir. Kanun maddeleri: Medeni Yasa Madde 1007, Borçlar Yasa Madde 41 ve devamı, Madde 55 ve devamı, Madde 61 ve devamı, Madde 125.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı gerçek kişiler tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı gerçek kişiler 06.11.2008 tarihli dava dilekçeleriyle ... köyü 464 sayılı parselin murislerinin tapulu malı olduğu halde, orman kadastrosu sınırları içinde bırakılıp, 6831 sayılı Yasanın 2/B uygulamasıyla Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı, bu işlemin iptali istemiyle açtıkları davanın Pendik Kadastro Mahkemesinin 1995/3 esasına kayıtlı dosyada red edildiği, Hazine tarafından açılan tapu iptal tescil davasının kabulüne ilişkin Pendik 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/393(395) esas ve 2006/181 karar sayılı kararının kesinleşmesiyle 60 yıllık tapu kaydının iptal edildiği, bu şekilde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Anayasa ile korunan mülkiyet haklarının ihlal edildiği ve zarara uğradıkları, dava tarihi itibariyle taşınmazlarının güncel değerinin hesaplanarak, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 7.000,00.- TL tazminatın davalı yönetimlerden tahsili ile kendilerine verilmesini istemiştir. Mahkemece Orman Yönetimi aleyhine açılan davanın husumetten REDDİNE, Hazine aleyhine açılan davanın ise sübut bulmadığından reddine karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişiler tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya ve dosya kapsamına göre dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptali üzerine tapuya güven ilkesi gereğince Medeni Yasanın 1007. maddesi gereğince açılan tazminata ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 3116 sayılı Yasaya göre 1942 yılında yapılıp kesinleşen orman tahditi vardır. Daha sonra 1981 ve 1985 yıllarında 1744 ve 2896 sayılı Yasalara göre yapılan aplikasyon ve 2. madde ve 2/B madde uygulamaları bulunmaktadır.
... köyünde 1964 yılında yapılan ve 01.03.1965 ila 30.03.1965 tarihinde ilan edilen genel kadastroda, ... köyü 464 parsel sayılı 9720 m2 yüzölçmündeki tarla nitelikli taşınmaz, senetsiz 366 yazım numaralı vergi kaydıyla ... ve ... adına tesbiti itirazsız kesinleşerek tapuya kayıt edilmiştir. İntikal ve satışlar sonunda parselin 2/3 payı ..., 42/2688 payı ..., 630/2688 payı ..., 224/8064 payı ..., 224/8064 payı ..., 224/8064 payı ise ... adına kayılı olduğu halde, Hazine tarafından ... ve arkadaşları aleyhine, ... köyü 464 sayılı parselin yörede 3116 sayılı Yasa hükümlerine göre yapılıp kesinleşen orman tahditi içindeyken, yine kesinleşmiş 2/B işlemiyle Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı, tapu kaydının iptali ve Hazine adına tescili istemiyle açılan davanın kabulüne, parselin tapu kaydının iptaline ve 2/B niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline ilişkin Pendik 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.05.2006 gün ve 2004/395-181 sayılı kararı, davalı tarfın temyizi üzerine, Yargıtay 20.Hukuk Dairesinin 26.06.2008 gün ve 2008/7258-9203 sayılı kararı ile onandıktan sonra süresi içinde karar düzeltme yolu kullanılmadığı için 29.07.2008 tarihinde kesinleşmesiyle, davalılar adına olan tapu kaydı 15.01.2009 tarih ve 728 yevmiye ile Hazine adına tapuya tescil işlemi yapılmıştr.
1) Dava Medeni Yasanın 1007. maddesi hükmüne göre tapu sicilinin tutulmasından kaynanaklanan zararın tazminine ilişkin olup, tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan devlet sorumlu olup, davanın davalı sıfatıyla Hazine aleyhine açılması gereklidir. Orman Yönetiminin davalı sıfatı bulunmayıp, aleyhine açılan davanın husumetten reddi doğru olduğundan, davacı gerçek kişinin bu yöne temas eden temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2) Davalı gerçek kişilerin Hazine aleyhine açılan davanın redine ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarına gelince; Mülkiyet hakkı Anayasanın 35. maddesi ve bu maddeye uygun olarak çıkarılan yasalarla korunduğu gibi, 5170 sayılı Yasa ile değişik Anayasanın 90. maddesi ile kanun hükmünde olduğu kabul edilen, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine Ek 1 Numaralı Protokolün 1. maddesiyle de güvence altına alınmıştır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), TURGUT VE DİĞERLERİ-TÜRKİYE Davası kararında, Devlet tarafından tazminat ödenmeksizin taşınmazın geri alınmasının, orantısız bir müdahale olduğunu ve söz konusu davada tazminat ödememeyi gerektirecek istisnai şartların bulunmadığına işaret ederek, kamu yararı ile bireysel haklar arasındaki adil dengenin kurulamamasını ihlal nedeni olarak saymış, KÖKTEPE-TÜRKİYE davasında ise, başvuranlara uygulanan mülkiyetten yoksun bırakma işlemine gerekçe olarak gösterilen tabiatın ve ormanların korunması amacının, 1 No.’lu Ek Protokol’ün 1.maddesi anlamında kamu yararı kapsamına girdiğine dikkat çekmekle birlikte, mülkiyetten yoksun bırakma halinde, ihtilaf konusu tedbirin arzu edilen dengeye riayet edip etmediğinin ve bilhassa da başvuranlara orantısız bir yük yükleyip yüklemediğinin belirlenmesi için, iç hukukta öngörülen telafi yöntemlerinin dikkate alınması gerektiğini hatırlatarak, mülkün değerine karşılık gelen makul bir meblağın ödenmeden, mülkten mahrum bırakmanın aşırı bir müdahale teşkil edeceğini ifade etmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 18.11.2009 gün ve 2009/4-383 E., 2009/517 K.; 16.06.2010 gün ve 2010/4-349 E. 2010/318 K sayılı kararlarında da vurgulandığı gibi; Tapu işlemleri kadastro tesbit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğundan ve tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda yapılan hatalardan T.M.K. m. 1007 anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Burada devletin sorumluluğu kusursuz sorumluluktur. Bu işlemler nedeniyle zarar görenler, Medeni Yasanın 1007. maddesi gereğince, zararlarının tazmini için Borçlar Yasasının 125. maddesinde öngörülen 10 yıllık zamanaşmıı süresinde Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilirler.
Medeni Yasanın 1007. maddesinde düzenlenen sorumluluk türü, Borçlar Yasasının 41 ve devamı maddelerinde düzenlenen haksız fiil sorumluluğu, 55 ve devamı maddelerinde düzenlenen; adam çalıştıranın sorumluluğu ve diğer objektif sorumluluk halleri, 61 ve devamı maddelerinde düzenlenen; sebepsiz mal iktisap edenlerin sorumluluğundan farklı olup, Borçlar Yasasının 60. maddesindeki zamanaşımı, 105. maddesindeki munzam zarar ve 44. maddesindeki hakkaniyet indirimi ya da makul indirim kurallarının uygulama imkanı yoktur.
Davanın niteliğine göre tazminat miktarının belirlenirken öncelikli konu, tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliğinin ve değerinin hesaplanması olup, arazi niteliğindeki taşınmaz başka deyişle tarım alanlarında net gelir esas alınarak, arsa niteliğindeki taşınmazlar içinde emsal karşılaştırması yapılarak değer belirlenmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeden Hazine aleyhine açlıan davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: 1) Yukarıda birinci bentde açıklanan nedenlerle; davacı gerçek kişilerin Orman Yönetimi aleyhine açılan davanın husumetten reddi yönündeki hükme yönelik tüm temyiz itirazlarının REDDİNE,
2) İkinci bentde açıklanan nedenlerle; davacı gerçek kişilerin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz hrcının istek halinde yatıran gerçek kişilere iadesine 10/04/2012 günü oybirliği ile karar verildi.