Esas No: 2013/17464
Karar No: 2013/27564
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2013/17464 Esas 2013/27564 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, bir bankanın avukatlığını yapmış, haksız yere azledilmiş ve vekalet ücreti ödenmemiştir. Feragat edilen kısım yönünden dava reddedilmiş, bakiye yönünden ise davacının haklılığı kabul edilmemiştir. Davacının temyiz başvurusu reddedilince, karar düzeltmesi istemiş ve yapılan inceleme sonucunda, haklı azil nedeniyle davanın tümden reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek mahkeme kararı bozulmuştur. Avukatlık Kanunu'nun 34. ve 174. maddeleri kararda açıklandığı gibi vekilin özen borcu ve haklı azil durumunda vekalet ücreti talebi hakkında bilgilendirme yapılmıştır.
"İçtihat Metni"
... ile ... vekili avukat ... aralarındaki dava hakkında ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 4.6.2012 tarih ve 33-194 sayılı hükmün Dairenin 21.3.2013 tarih ve 23674-7149 sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı avukatınca kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşuldu.
KARAR
Davacı, 26.03.1999 ve 26.08.2002 tarihli vekaletnameler uyarınca davalı bankanın avukatlığını yaptığını, icra ve dava dosyalarını takip ettiğini, davalı tarafından haksız azledildiğini ve vekalet ücretinin ödenmediğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 20.000-TL alacağın tahsilini istemiş, ıslah ile talebini arttırmıştır.
Davalı, davalının görevini özenle yerine getirmediğini, azlin haklı olduğunu savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, azlin haksız olduğu kabul edilerek, feragat edilen kısım yönünden davanın feragat nedeniyle reddine, bakiye yönünden ise davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı tarafından temyizi üzerine Dairemizin 21.03.2013 tarih ve 2012/23674 esas 2013/7149 karar sayılı kararı ile onanmasına karar verilmiş; davacı, bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
1-Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre davacının sair karar düzeltme taleplerinin reddi gerekir.
2-Avukatın, vekil olarak borçları Borçlar Kanununun 389 ve devamı maddelerinde gösterilmiş olup, vekil, adı geçen Kanunun 390. maddesine göre müvekkiline karşı vekaleti sadakat ve özenle ifa etmekte yükümlüdür. Vekil, sadakat borcu gereği olarak müvekkilinin yararına olacak davranışlarda bulunmak, ona zarar verecek davranışlardan kaçınmak zorunluluğundadır. “Özen borcu” ile ilgili Avukatlık Kanununun 34. maddesinde mevcut olan, “Avukatlar, yüklendikleri görevleri, bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık ünvanının gerektirdiği saygı ve güvene yakışır bir şekilde hareket etmekle yükümlüdürler.” şeklindeki hüküm ise, avukatlık mesleğinin bir kamu hizmeti olması nedeniyle, Borçlar Kanununun 390. maddesinde düzenlenen vekilin özen borcuna göre çok daha kapsamlı ve özel bir düzenlemedir. Buna göre avukat, üzerine aldığı işi özenle ve müvekkili yararına yürütüp sonuçlandırmakla görevli olduğu gibi, müvekkilinin kendisi hakkındaki güveninin sarsılmasına neden olacak tutum ve davranışlardan da titizlikle kaçınmak zorundadır. Aksi halde avukatına güveni kalmayan müvekkilin avukatını azletmesi halinde azlin haklı olduğunun kabulü gerekir.
Gerçekten de avukat, görevini yerine getirirken gerekli özen ve dikkati göstermemiş, sadakatle vekaleti ifa etmemiş ise, müvekkilinin vekilini azli haklıdır. Avukatlık Kanunu’nun, 174. maddesinde, “Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.” hükmü mevcut olup, bu hükme göre azil işleminin haklı nedene dayandığının kanıtlanması halinde müvekkil avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü değildir. Dairemizin kökleşmiş içtihatlarına göre haklı azil halinde ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp, kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edilebilir. Zira vekalet ilişkisi bir bütün olup azil, taraflar arasındaki tüm dava ve takiplere sirayet edeceğinden, azlin haklı olduğunun kabul edilmesi halinde, davacının azil tarihi itibariyle sonuçlanıp kesinleşmeyen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edebilmesi mümkün değildir. Buna karşılık haksız azil halinde ise avukat, hangi aşamada olursa olsun, üstlendiği işin tüm vekalet ücretini talep etme hakkına sahiptir.
Bu açıklamalardan sonra dava konusu olaya bakılacak olursa; yukarıda açıklandığı üzere haklı azil halinde avukat ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp, kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edilebilir. Mahkemece aldırılan bilirkişi raporundan azil tarihi itibariyle davacı tarafından sonuçlandırılıp kesinleşen işlerin bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, davacının bu işler nedeniyle vekalet ücreti talep edebileceği gözetilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, haklı azil nedeniyle davanın tümden reddedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde Dairemizce verilen bu hususa ilişkin onama ilamı zuhule dayalı olup, mahkeme kararının bozulması gerekirken, sehven onandığı bu kez yapılan inceleme ile anlaşılmış olmakla, davacının karar düzeltme talebinin kabulüne, Dairemizin 21.03.2013 tarih ve 2012/23674 esas 2013/7149 karar sayılı “onama” ilamının kaldırılmasına, davacının bu yöndeki temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle davacının sair karar düzeltme taleplerinin reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle davacının karar düzeltme talebinin kabulüne, Dairemizin 21.03.2013 tarih ve 2012/23674 esas 2013/7149 karar sayılı “onama” ilamının kaldırılmasına, temyiz edilen hükmün açıklanan nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 50.45 TL temyiz harcın istek halinde iadesine, 7.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.