Esas No: 2019/6478
Karar No: 2022/16108
Karar Tarihi: 08.11.2022
Yargıtay 7. Ceza Dairesi 2019/6478 Esas 2022/16108 Karar Sayılı İlamı
7. Ceza Dairesi 2019/6478 E. , 2022/16108 K.Özet:
Karar, 5607 sayılı Kanuna muhalefet suçu nedeniyle verilen hükümden kaynaklı temyiz başvurusu üzerine değerlendirilmiştir. Temyiz incelemesi sonucunda, sanık lehine olan 7242 sayılı Yasa’nın hükümlerinin ve etkin pişmanlığın uygulanmasına dair olanakların göz önünde bulundurulması gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca, CMK’nun basit yargılama usulüne ilişkin hükümlerinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesine objektif koşullar bakımından engel hali bulunmaması da kararda vurgulanmıştır. Sonuç olarak, kararın bozulması gerektiği sonucuna varılmıştır. Kararda geçen kanun maddeleri ise şöyle sıralanmıştır:
- 5607 sayılı Kanunun 3/22. maddesi
- 5607 sayılı Kanunun 5/2. maddesi
- 5237 sayılı TCK'nun 7. maddesi
- 7242 sayılı Yasanın 63. maddesi
- 5607 sayılı Yasaya eklenen geçici 12. maddenin 2. fıkrası
- 5271 sayılı CMK’nun 251/1. maddesi
- 5237 sayılı TCK’nun 51. maddesi
- TCK’nun 54/4. madde ve fıkrası
- TCK’nun 54/1. madde ve fıkrası
- CMK’nun 232/6. maddesi.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 5607 sayılı Kanuna muhalefet
HÜKÜM : Hükümlülük, müsadere
Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
1- Hükümden sonra 15.04.2020 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Yasanın 61. maddesi ile 5607 sayılı Yasanın 3/22. maddesine eklenen "Eşyanın değerinin hafif olması halinde verilecek cezalar yarısına kadar, pek hafif olması halinde ise üçte birine kadar indirilir." şeklindeki düzenlemenin sanık lehine hükümler içermesi, yine aynı Yasanın 62. maddesi ile değiştirilen 5607 sayılı Yasanın 5/2. maddesine eklenen fıkra uyarınca kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık uygulamasının olanaklı hale geldiği anlaşılmakla, 5237 sayılı TCK'nun 7. maddesi ve 7242 sayılı Yasanın 63. maddesi ile 5607 sayılı Yasaya eklenen geçici 12. maddenin 2. fıkrası gözetilerek ilgili hükümlerin yasal koşullarının oluşup oluşmadığının saptanması ve sonucuna göre uygulama yapma görevinin de yerel mahkemeye ait bulunması zorunluluğu,
2- Sanığın eyleminin suç tarihinde yürürlükte bulunan 5607 sayılı Yasanın 3/5. madde ve fıkrası kapsamında olduğu ve atılı suç için altı aydan iki yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası öngörüldüğü halde, teşdiden hüküm kurulduğu ve gerekçesi belirtilmeden temel cezanın 1 yıl hapis ve 5 gün adli para cezası olarak belirlenmesi,
3- 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Yasa ile 5607 sayılı Yasanın 3/5. maddesinde yapılan değişiklik öncesi anılan maddede öngörülen hapis cezası üst haddinin 2 yıl olduğu gözetilerek;
Anayasa Mahkemesi'nin 25/06/2020 tarihli, 2020/16 Esas ve 2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile 17/10/2019 tarih ve 7188 sayılı Kanunun 24. maddesi ile yeniden düzenlenen ve 5271 sayılı CMK’nun 251/1. maddesinde hüküm altına alınan basit yargılama usulüne ilişkin aynı Yasanın geçici 5/1-d bendinde yer alan “...kovuşturma evresine geçilmiş...” ibaresinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmesi, aynı şekilde 16.03.2021 tarihli, 31425 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi'nin 14.01.2021 tarih ve 2020/81 E., 2021/4 K. sayılı kararı ile yargılama aşamasında olup, henüz kesinleşmiş hükümle sonuçlanmamış dosyalar yönünden, ceza miktarı üzerinde fail lehine etki doğuracağı, bu nedenle belirli bir tarih itibariyle hükme bağlanmış olan dosyalarda basit yargılama usulünün uygulanmamasının Anayasa'nın 38. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle 7188 sayılı Yasanın 31. maddesiyle eklenen Geçici 5. maddenin (d) bendinde yer alan "...hükme bağlanmış..." ibaresinin iptal edildiği de dikkate alınmak suretiyle, TCK'nun 7. ve CMK’nun 251. maddeleri uyarınca dosyanın “Basit Yargılama Usulü” yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
4- 28.06.2014 tarih ve 29044 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 72. maddesi ile 5271 sayılı CMK'nun 231/8. maddesinde yapılan değişiklikten önce işlenen suçlarla ilgili olarak, CMK'nun 231. maddesi uyarınca verilmiş hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın sanık hakkında yeniden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesine engel teşkil etmeyeceği gibi kasıtlı suçtan mahkumiyet de sayılamayacağı gözetilerek, sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesine objektif koşullar bakımından engel hali bulunmadığı ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul ettiği cihetle; dava konusu kaçak eşya için kaçak eşyaya mahsus tespit varakası düzenlettirilmesinin ardından tespit edilecek "eşyanın ithalinde öngörülen gümrük vergileri ve diğer eş etkili vergiler ile mali yükler toplam tutarı" olan miktarın sanığa kamu zararı olarak bildirilmesi ve sonucuna göre, gerektiğinde Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/9. madde ve fıkrası da gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, ''Daha önce sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilip denetim süresi içinde yeniden suç işlediği anlaşılmakla ileride tekrar suç işlemekten çekineceği hususunda mahkememizde olumlu kanaat oluşmadığından'' şeklindeki yasal olmayan gerekçe ile sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5237 sayılı TCK.nun 51.maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
5- Dava konusu eşyanın müsaderesi sırasında uygulama maddesi olan TCK.nun 54/4. madde ve fıkrası yerine TCK.nun 54/1. madde ve fıkrasının gösterilmesi suretiyle CMK.nun 232/6. maddesine muhalefet edilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 08/11/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.