Yargıtay 7. Ceza Dairesi 2021/10973 Esas 2022/15885 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Ceza Dairesi
Esas No: 2021/10973
Karar No: 2022/15885
Karar Tarihi: 08.11.2022

Yargıtay 7. Ceza Dairesi 2021/10973 Esas 2022/15885 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Cizre 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nin mahkumiyet hükmü kurduğu sanıkların kaçakçılık suçu işledikleri iddiasıyla açılan dava dosyalarının birleştirilmesi ve delillerin birlikte değerlendirilmesi gerektiği belirtilerek hüküm bozuldu. Sanıkların eylemlerinin 5607 sayılı Yasa'nın farklı maddeleri kapsamında değerlendirilmesi gerektiği ve 5237 sayılı TCK'nun 53. maddesinde öngörülen hak yoksunluklarının uygulanırken, 7242 sayılı Kanun ile yapılan değişikliğin ve Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararının dikkate alınması gerektiği vurgulandı. İddianamede eşyanın müsaderesinin talep edilmediği gözetilmeksizin müsadere kararı verilmesi ve uygulanan maddenin yanlış gösterilmesi sebebiyle hüküm bozuldu. Kanun maddeleri ise şöyle: 5607 sayılı Yasa'nın 3/5, 3/10, 4/2, 3/22, 5/2, 3/18, 5237 sayılı TCK'nun 7. maddesi, 7242 sayılı Kanunun 62 ve 63. maddeleri, 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi.
7. Ceza Dairesi         2021/10973 E.  ,  2022/15885 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : 5607 sayılı Yasaya muhalefet
    HÜKÜM : Hükümlülük, müsadere

    Yerel mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
    1-Sanıklar ..., ... ve ... hakkındaki kamu davasının iletişimin tespiti kapsamında kayıt altına alınan konuşmalara dayalı olarak haklarında ayrı soruşturma ve kovuşturma yürütülerek Cizre 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2020/456 Esas, 2020/608 Karar sayılı kararı ile haklarında mahkumiyet hükmü kurulan ve mahkumiyetleri Dairemizce 22/02/2022 tarih, 2022/2146 Esas ve 2022/3171 Karar sayılı karar ile bozulan sanıklar Sait Özkan ve Yaşar Özkan ile birlikte kaçakçılık suçunu işledikleri iddiasıyla açıldığının anlaşılması karşısında; aralarında hukuki ve fiili irtibat bulunduğu anlaşılan dava dosyalarının birleştirilmesi, Uludere Sulh Ceza Mahkemesince verilen iddianameye dayanak iletişim tespit kararlarının dosya arasına alınması ve delillerin birlikte değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi;
    2-Suç tarihi ve ele geçen eşyanın niteliğine göre sanıkların eylemlerinin 11/04/2013 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6455 sayılı Yasa ile değişik 5607 sayılı Yasanın 3/18 ve 4/2. maddeleri kapsamında kaldığı, ancak suç tarihinden sonra ise 28/06/2014 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Yasa ile değişik 5607 sayılı Yasanın 3/18-son cümle delaletiyle anılan Yasanın 3/5, 3/10, 4/2, 3/22. madde ve fıkraları kapsamında bulunduğu;
    Hükümden sonra 15.04.2020 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Yasanın 62. maddesi ile değiştirilen 5607 sayılı Yasanın 5/2. maddesine eklenen fıkra uyarınca kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık uygulamasının olanaklı hale geldiği anlaşılmakla,
    Suç tarihinde yürürlükte olan 6455 sayılı Yasa ile değişik 5607 sayılı Yasa ile 6545 ve 7242 sayılı Yasalar ile değiştirilen 5607 sayılı Yasanın 3/18. maddesinin yollamasıyla 3/5, 3/10, 4/2, 3/22, 5/2. maddeleri somut olaya uygulanarak belirlenen sonuç cezalar karşılaştırılmak suretiyle sanıkların hukuki durumunun tayin ve takdiri ile 5237 sayılı TCK'nun 7. maddesi ve 7242 sayılı Yasanın 63. maddesi ile 5607 sayılı Yasaya eklenen geçici 12. maddenin 2. fıkrası gözetilerek sonucuna göre uygulama yapma görevinin de yerel mahkemeye ait bulunması zorunluluğu,
    2-24.11.2015 tarihli 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi'nin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile 5237 sayılı TCK'nun 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, anılan maddenin yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
    Hapis cezaları ertelenmeyen sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK'nun 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, aynı maddenin 1. fıkrasının (c) bendinde yazılı sanıkların kendi altsoyları üzerindeki velayet hakları ile vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan koşullu salıverilmelerine, altsoyları dışında kalanlarla ilgili bu hak ve yetkilerden ise cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmalarına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
    3-5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinde öngörülen hak yoksunlukları uygulanırken, 15.04.2020 tarihli ve 31100 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanunun 10. maddesi ile anılan maddede yapılan değişiklik ve Anayasa Mahkemesi'nin TCK'nun 53. maddesindeki hak yoksunluklarına ilişkin 24/11/2015 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararı nedeniyle, anılan maddenin yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
    4-İddianamede dava konusu eşyanın müsaderesinin talep edilmediği gözetilmeksizin ek savunma hakkı da tanınmadan müsadere kararı verilmesi ve eşyanın müsaderesi sırasında uygulama maddesi olan TCK'nun 54/4. madde ve fıkrası yerine TCK'nun 54. maddesinin gösterilmesi suretiyle CMK'nun 232/6. maddesine muhalefet edilmesi,
    Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ..., ... ve ...'un temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 08/11/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.





    Hemen Ara