Esas No: 2012/4392
Karar No: 2012/5497
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2012/4392 Esas 2012/5497 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... ve davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... 21.12.2009 tarihli dilekçesiyle, ... ilçesi ... köyü 8367 ada 2 sayılı parselin tapu kaydında hiçbir kısıtlama olmadığı için, satın aldığını, iyi niyetle elinde bulundururken, Hazine tarafından parselin 6831 sayılı Yasanın 2/B madde uygulamasıyla Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu iddiasıyla açılan davanın kabulü ile parselin tapu kaydını iptaline ve 2/B gereği Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yer niteliğiyle davacı adına tesciline ilişkin Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/204 esas ve 2007/492 Karar sayılı kararının Yargıtay denetiminden de geçtikten sonra kesinleştiği, tapu kaydını iptali nedeniyle oluşan zararının fazlaya ilişkin bölümü saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000,00.-TL tazminat ve yargılama nedeniyle ödemek zorunda kaldığı 1576,20.-TL"nin tapu iptal kararın kesinleştiği tarihten sonra hesap edilecek Yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak kendisine verilmesini istemiş, mahkemece davanın KISMEN KABULÜNE, Borçlar Yasasının 43 ve 44 maddeleri de gözetilerek taktir edilen 82.239,15.-TL"nin 09.04.2009 gününden itibaren işleyecek Yasal faiziyle birlikte davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişi ve davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya ve dosya kapsamına göre dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptali nedeniyle, Medeni Yasanın 1007. maddesi gereğince açılan tazminata ilişkindir.
... köyü 8367 ada 2 parsel sayılı 625 m2 yüzölçmündeki arsa nitelikli taşınmaz 01.04.1997 tarihli imar uygulamasıyla, ... beldesi 708 ada 7 sayılı parseldeki 24.09.1987 tarihinde 400.000,00.-TL ye satın aldığı 1000/90740 payını nedeniyle ...adına kayıt edilip beyanlara 05.10.2006 tarihinde 2/B"lik olduğuna ilişkin şerh yazılmıştır. Hazine tarafından açılan dava sonunda Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.12.2007 gün ve 2006/204 esas ve 2007/492 karar sayılı 09.04.2009 tarihinde kesinleşen kararı ile tapu kaydı iptal edilip 2/B gereği Hazine adına kayıt edilmiştir.
Mülkiyet hakkı Anayasanın 35. maddesi ve bu maddeye uygun olarak çıkarılan Yasalarla korunduğu gibi, 5170 sayılı Yasa ile değişik Anayasanın 90. maddesi ile kanun hükmünde olduğu kabul edilen, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine ek 1. numaralı protokolün 1. maddesiyle de güvence altına alınmıştır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM), TURGUT VE DİĞERLERİ-TÜRKİYE davası kararında, devlet tarafından tazminat ödenmeksizin taşınmazın geri alınmasının, orantısız bir müdahale olduğunu ve söz konusu davada tazminat ödememeyi gerektirecek istisnai şartların bulunmadığına işaret ederek, kamu yararı ile bireysel haklar arasındaki adil dengenin kurulamamasını ihlal nedeni olarak saymış, KÖKTEPE-TÜRKİYE davasında ise, başvuranlara uygulanan mülkiyetten yoksun bırakma işlemine gerekçe olarak, gösterilen tabiatın ve ormanların korunması amacının 1 no.’lu ek protokol’ün 1. maddesi anlamında kamu yararı kapsamına girdiğine dikkat çekmekle birlikte, mülkiyetten yoksun bırakma halinde, ihtilaf konusu tedbirin arzu edilen dengeye riayet edip etmediğinin ve bilhassa da
başvuranlara orantısız bir yük yükleyip yüklemediğinin belirlenmesi için, iç hukukta öngörülen telafi yöntemlerinin dikkate alınması gerektiğini hatırlatarak, mülkün değerine karşılık gelen makul bir meblağın ödenmeden, mülkten mahrum bırakmanın aşırı bir müdahale teşkil edeceğini ifade etmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 1007. maddesinde (743 sayılı TKM m.917) yer alan “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan devlet sorumludur. Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder” hükmü gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak ise, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E., 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E., 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E., 2010/668 K. sayılı kararı),
Medeni Yasanın 1007. maddesinde düzenlenen sorumluluk türü, Borçlar Yasasının 41 ve devamı maddelerinde düzenlenen haksız fiil sorumluluğu, 55 ve devamı maddelerinde düzenlenen; adam çalıştıranın sorumluluğu ve diğer objektif sorumluluk halleri, 61 ve devamı maddelerinde düzenlenen; sebepsiz mal iktisap edenlerin sorumluluğundan farklı olup, Borçlar Yasasının 60. maddesindeki zamanaşımı, 105. maddesindeki munzam zarar ve 44. maddesindeki hakkaniyet indirimi ya da makul indirim kurallarının uygulama imkanı yoktur.
Tazminat miktarının belirlenmesinde öncelikli konu, tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliğinin ve değerinin belirlenmesi olup, araştırma yöntemi taşınmazın arsa yada arazi olmasına göre farklılık arz edecektir.
Somut olayda, tapusu iptal edilen taşınmazın arsa niteliğinde olduğu yönünde taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı gibi, mahkemenin kabulü de bu yöndedir. Uyuşmazlık bu taşınmazın değerinin saptanmasında kullanılan yöntem ve bu yöntem ile belirlenen değeri, dolayısıyla davacı tarafın zararının miktarı konusundadır.
Tapusu iptal edilen taşınmaz arsa niteliğinde olduğundan değerinin, tapu iptal kararının kesinleşme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması zorunludur. Bu itibarla emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi gereklidir.
Ne var ki, oluşturulan bilirkişi kurulunda emsal satışlarda uzman bilirkişi yer almadığı gibi, hükme dayanak yapılan bilirkişi raporlarında anlatılan yönteme uyulmadan ve yeterince emsal belirlenip karşılaştırma yapılmadan tapusu iptal edilen taşınmazlar değer biçilmiştir. Bu durumda taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınması, gerekli görülürse resen emsal getirtme yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla keşif yapılarak, denetlemeye olanak veren bilimsel verileri içeren rapor alınması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve yetersiz bilirkişi raporuyla hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı gerçek kişi ile davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatıran gerçek kişiye iadesine 10/04/2012 günü oybirliği ile karar verildi.