Esas No: 2010/3868
Karar No: 2011/4355
Karar Tarihi: 05.05.2011
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2010/3868 Esas 2011/4355 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı,yaşlılık aylığını kesen Kurum işleminin iptaline,aylığının devamına,geri alınan bedelin iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, 3201 sayılı Yasa"ya göre, yurt dışı hizmetlerini borçlanan ve buna bağlı kendisine yaşlılık aylığı bağlanan davacının vergi kaydının devam ettiği gerekçesiyle yaşlılık aylığının kesilmesine ilişkin Kurum işleminin iptali ile yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine ve fuzulen ödendiği gerekçesiyle davacıdan tahsil edilen 6.095,00TL"nin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile iadesi istemine ilişkindir.
Mahkemece; davacının 01.11.2008 tarihinden itibaren bağlanan yaşlılık aylığının geçerli olduğunun tespitine,Kurum işleminin iptaline,davacıdan geri alınan 6.095,00 TL’nin 29.09.2009 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, Kurum tarafından davacıya 01.11.2008 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlandığı, 3201 sayılı Yasa uyarınca aylık bağlananların çalışmaya başlamarı halinde aylığının kesileceğinin belirtildiği gerekçesiyle vergi kaydı devam ettiği için aylığının kesildiği ve yersiz ödenen 6.094,26TL" nin davacıdan istendiği, davacının da 29.09.2009 tarihinde 6.095,00TL"yi fuzuli ödeme adı altında Kuruma ödediği,davacının 01.02.1991 tarihinden itibaren vergi kaydının devam ettiği, 17.05.1981-01.06.1983 tarihleri arasında Almanya"da geçen 734 günlük hizmetini 23.09.2008 tarihinde borçlandığı,01.11.2008 tarihinden itibaren davacıya yaşlılık aylığı bağlandığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık, yurtdışında geçen çalışmaların borçlanılması sonucu sigortalıya maaş bağlandıktan sonra, sigortalının Türkiye’de sosyal güvenlik kurumlarına tabi olacak şekilde çalışması durumunda 3201 sayılı Yasa"nın 6/B maddesi uyarınca yaşlılık aylığının kesilip kesilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan, uyuşmazlık döneminde yürürlükte bulunan, 3201 sayılı Yasa"nın 5754 sayılı Yasa"nın 79. maddesi ile değişik 6/B maddesine göre;”bu Yasa hükümlerinden yararlanmak suretiyle aylık bağlananlardan tekrar yurt dışında yabancı ülke mevzuatına tabi çalışanlar, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği alanlar ile Türkiye"de sigortalı çalışmaya başlayanların aylıkları, tekrar çalışmaya başladıkları veya ikamete dayalı bir ödenek almaya başladıkları tarihten itibaren kesilir.”
Mahkemece, davacının Türkiye’de 01.02.1991 tarihinden itibaren kendi adına ve hesabına bağımsız faaliyette bulunduğu, vergi dairesinde kayıtlı olduğu, kaydının devam ettiği ve dolayısıyla sigorta kapsamında çalıştığı göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olmuştur.
Ne varki, hüküm tarihinden sonra yürürlüğe giren 5997 sayılı Yasa"nın 15. maddesi ile 3201 sayılı Yasa"nın 6/B maddesi değiştirilerek “Türkiye"de sigortalı olarak çalışmaya başlayanlar hakkında 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun sosyal güvenlik destek primine tabi olarak çalışılmasına ilişkin hükümleri uygulanır.”hükmü getirilmiş, madde hükmü 19.06.2010 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Yasa"nın açık hükmü karşısında ancak bu tarihi takip eden aybaşından sonra zamanında destek primi ödenmişse bu durumda geriye doğru destek primi ödeyerek,maaş bağlanmasını isteyemez.
Mahkemece, dava dilekçesinde talep edilen dönem gözetilerek davanın reddine karar vermek gerekirken bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 05.05.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.