Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2010/3816 Esas 2011/4343 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/3816
Karar No: 2011/4343
Karar Tarihi: 05.05.2011

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2010/3816 Esas 2011/4343 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2010/3816 E.  ,  2011/4343 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    Davacı, davalı işveren nezdinde Eylül-1998-08.11.2000 tarihleri arası çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
    K A R A R
    Dava, davacının Eylül 1998-08.11.2000 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tesbiti istemine ilişkindir.
    Mahkemece istemin kabulü ile,davacının 01.09.1998-08.11.2000 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde sigortalı olarak çalıştığının tespitine,diğer hizmetleri ile birleştirilmesine,sigortalı gösterilen kısımların dışlanmasına karar verilmiştir.
    Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 08.11.2000 tarihinde ... işyeri sicil numaralı davalı işyerinde işe girdiğine dair işe giriş bildirgesinin 07.11.2000 tarihinde Kuruma verildiği,davacının 08.11.2000-31.08.2007 tarihleri arasında ... işyeri sicil numaralı işyerinden tam bildirildiği, davalı işyerinin 08.11.2000 tarihinde 506 sayılı Yasa kapsamına alındığı,işyerine ait dönem bordrolarında davacıdan başka çalışanın bulunmadığı anlaşılmaktadır.
    Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı yasanın 79. maddesi bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli, daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat kazanabilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ilc çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527,30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
    Somut olayda,zabıta aracılığı ile tesbit edilen tanıkların bir kısmının talep edilen dönemle ilgili bilgi veremediği, bir kısmının ise talep edilen dönem itibariyle tanıklıklarına itibar edilemeyeceği gözetilmeden ve davacının çalışmasını doğrulayan tanık Faysal"ın komşu işyeri sahibi veya çalışanı olup olmadığı belgelendirilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
    Yapılacak iş; davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği ve davalı işyeri dönem bordrolarında davacıdan başka kayıtlı çalışan olmadığı gözetilerek,davacının çalışmasını doğrulayan tanıkların komşu işyeri çalışanı veya işvereni olduğuna ilişkin belgeleri getirtmek, davacı ile aynı dönemlerde komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş başkaca çalışanlarını veya işverenleri tesbit edip beyanlarına başvurmak ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar vermektir.
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden ilgiliye iadesine, 05.05.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara