Esas No: 2011/17614
Karar No: 2012/5359
Karar Tarihi: 09.04.2012
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/17614 Esas 2012/5359 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi müdahil davacı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 03/03/2011 gün ve 2010/16044 - 2011/2139 sayılı bozma kararında özetle; ""Davacı ... Yönetimi, ... Köyünde 5403 Sayılı Yasa ile değişik 3402 sayılı Yasanın 4. maddesi gereğince orman sınırlandırılması yapıldığını ve 101 ada 1 parsel sayılı taşınmazın orman olarak sınırlandırıldığını, ancak; 101 ada 1 parsel içinde bulunan ve ekli 12 adet krokide taralı olarak gösterilen taşınmazların orman sınırları dışında bırakıldığını, taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğunu iddia ederek orman sınırlandırılmasının iptali ile taşınmazın orman sınırları içine alınmasını ve 101 ada 1 parsele eklenerek orman vasfı ile Hazine adına tescilini talep etmiştir. Kadastro sırasında çekişmeli 154 ada 14, 41, 43 ve 45 parsel sayılı taşınmazlar nitelik, yüzölçümü ve malik haneleri boş bırakılarak ve 2007/6 esas sayılı dava dosyası ile itirazlı oldukları bildirilerek sınırlandırılmış ve zilyetleri tespit edilmiştir. Hazine, çekişmeli taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğu iddiası ile davaya müdahil olmuş ve taşınmazların orman vasfı ile Hazine adına tapuya tescilini talep etmiştir. Mahkemece davanın reddine çekişmeli taşınmazların tespitteki niteliğiyle kararda gösterildiği şekilde zilyetleri adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1) Orman Yönetimi temyiz itirazları yönünden;
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığa göre yerinde görülmeyen Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının REDDİNE,
2) Hazinenin temyiz itirazlarını gelince;
Mahkemece çekişmeli taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli değildir. Söyle ki; dava orman yönetimi tarafından orman iddiasıyla açılmış ise de yargılama sırasında hazine davaya katıldığına göre davalılar yönünden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle mülk edinme koşulların araştırılması zorunludur.
Mahkemece böyle bir araştırma yapılmamıştır.
Bu nedenle, çekişmeli 154 ada 14, 43 ve 45 yönünden yeniden yapılacak keşifte tarım uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp,çekişmeli taşınmazların zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; mahalli bilirkişi, tutanak bilirkişileri ve zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tespit tarihine kadar gerçek kişiler yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Yasanın 14. maddesi uyarınca, davalılar yanında, murisler yönünden de tapu sicil ve kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı yasanın 03.07.2005 gün 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanma Yasası ile değiştirilen 14/2. maddesi gereğince sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, yasanın getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin eksik araştırma ve incelemeye dayanarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
Çekişmeli 154 ada 41 sayılı parsel yönünden ise ulaşılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Raporu hükme dayanak alınan ziraat bilirkişi raporunda taşınmazın 20 yıldır kullanılmadığı bildirilmiştir. Zilyetliğin iktisap sağlayabilmesi için aralıksız sürmesi gerekir. Uzun süreli kullanmama terk anlamı taşır. Taşınmazın 20 yıl gibi uzun bir süre kullanılmamış olması karşında zilyetliğin iradi olarak terk edildiğinin kabulü zorunludur. Bu nedenle; 154 ada 41 sayılı parsele yönelik katılan Hazinenin davasının kabulü gerekirken yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup açıklanan nedenlerle katılan Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASI"" gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın reddine, ... ili, ... ilçesi, ... köyü, ... mevkiinde kain 154 ada 14 parsel sayılı, 3464,72 m2 yüzölçümündeki taşınmazın tespitin iptali ile tarla niteliğiyle İlyas kızı 1940 doğumlu, ..., ... kızı 1965 doğumlu ..., ... kızı 1966 d.lu ..., ... ... kızı 1962 d.lu ..., ... oğlu 1981 doğumlu ..., ... kızı 1987 doğumlu ..., ... oğlu 1989 doğumlu ... Deveci adlarına 1/7 hisse payı oranında tapuya tesciline,
... ili, ... İlçesi, ... köyü, ... mevkiinde kain 154 ada 41 parsel sayılı, 4869,01 m2 yüzölçümündeki taşınmazın tespitin iptali ile tarla niteliği ile ... oğlu 1957 doğumlu ... adına tapuya tesciline,
... ili, ... ilçesi, ... köyü, ... mevkiinde kain 154 ada 43 parsel sayılı, 2131,84 m2 yüzölçümündeki taşınmazın tespitin iptali ile tarla niteliğiyle ... oğlu 1939 doğumlu ... Teker adına tapuya tesciline,
... ili, ... ilçesi, ... köyü, ... mevkiinde kain 154 ada 45 parsel sayılı, 1572,42 m2 yüzölçümündeki taşınmazın tespitin iptali ile tarla niteliğiyle ... oğlu 1941 doğumlu ... adına tapuya tesciline, karar kesinleştiğinde dosyanın Tapu Sicil Müdürlüğü’ne gönderilmesine karar verilmiş, hüküm davacı müdahil Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tesbitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Yasanın 5304 sayılı Yasa ile değişik 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parsel orman alanı dışında bırakılmıştır.
1) İncelenen Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, müdahil davacı Hazinenin 154 ada 43 parsel yönünden yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA karar vermek gerekmiştir.
2) Hazinenin 154 ada 41 parsele yönelik temyiz itirazının incelenmesinde; dairenin bozma ilamından önce davanın kısmen kabul kısmen reddine dair kurulan hüküm Orman Yönetimi ve Hazine tarafından temyiz edilmiş, davalı gerçek kişiler hükmü aleylerine olan bölümler için temyiz etmemişlerdir. Bu durumda; mahkemece, 154 ada 41 parsel yönünden yapılan kesin bozmaya uyulmakla müdahil davacı Hazine lehine usulî kazanılmış hak oluştuğundan Hazinenin adı geçen parsel hakkındaki davasının kabulune karar verilmesi gerekirken, usulî kazanılmış hak ilkeleri dikkate alınmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
3) Hazinenin dava konusu 154 ada 14 ve 45 parsellere yönelik olan temyiz itirazlarına gelince; çekişmeli 14 parsel hakkında inceleme yapan ziraat mühendisi Dursun Okur"un raporunda taşınmazın % 8 eğimli, sulama imkanı bulunmayan ve 40-50 yıldır tarım yapılan, keşif tarihinde buğday ekili, 2. sınıf tarım arazisi olduğunu belirttiği halde, bozma sonrasında inceleme yapan ziraat mühendisi İlker Arslan raporunda; 14 parsel sayılı taşınmazın % 8 eğimli, sulama imkanı bulunmayan ve 20 yıldır tarım yapılmayan, keşif tarihinde ekili olmayan, 2. sınıf tarım arazisi olabilecek durumda olduğunu söylemiştir. Mahkemece; bu çelişki üzerinde durularak giderilmediği gibi, bozma ilamına uylmasına rağmen çekişmeli 154 ada 45 parsel hakında da ziraat incelemesi yapılmamıştır. Bu nedenle; 154 ada 45 parsel üzerinde ziraat incelemesi yapılmak ve 154 ada 14 parsel yönünden de ziraat raporları arasındaki çelişkiyi gidermek amacıyla taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiğinden, önceki bilirkişiler dışında tarım uzmanı ziraat bilirkişi aracılığı ile taşınmazlar başında yeniden keşif ve toprak incelemesi yapılması ve zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte tarım uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda bilimsel ve ayrıntılı rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar gerçek kişiler yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Yasanın 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, murisler yönünden de tapu sicil ve kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı yasanın 03.07.2005 gün 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanma Yasası ile değiştirilen 14/2. maddesi gereğince sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, yasanın getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, oluşacak sonuç çerçevesinde bir hüküm kurulmalıdır.
Ayrıca; davacı ... Yönetiminin isminin karar başlığında yazılmaması da doğru değildir.
SONUÇ: 1) Yukarıda bir numaralı bentde açıklanan nedenlerle; müdahil davacı Hazinenin 154 ada 43 parsel yönünden yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,
2) Yukarıda 2 numaralı bentde açıklanan nedenlerle; Hazinenin 154 ada 41 parsele yönelik temyiz itirazının kabulü ile hükmün usulî kazanılmış hak ilkeleri çerçevesinde BOZULMASINA,
3) Yukarıda 3 numaralı bendte açıklanan nedenlerle; Hazinenin 154 ada 14 ve 45 parsellere yönelik olan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 09/04/2012 gününde oybirliği ile karar verildi.