Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2010/2685 Esas 2011/4247 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/2685
Karar No: 2011/4247
Karar Tarihi: 03.05.2011

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2010/2685 Esas 2011/4247 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2010/2685 E.  ,  2011/4247 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk(İş)Mahkemesi

    Davacılar murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
    K A R A R
    1-HUMK"nun 427. maddesindeki parasal sınırları değiştiren 5219 sayılı yasanın 2/c maddesi ile 21.7.2004 tarihinden itibaren verilecek kararlarda 40.000.000 TL olan kesinlik sınırı 1.000.000.000 TL’ye (1.000,00-YTL) çıkarılmıştır. Diğer bir deyişle 21.7.2004 tarihinden itibaren verilen kararların temyiz edilebilmesi için hüküm altına alınan miktarın 1.000.000.000.TL (1.000,00-YTL)’yi geçmesi gerekir.
    HUMK’na 5236 sayılı yasanın 19.maddesi ile eklenen Ek-4.maddeye göre ise “Görev, kesin hüküm, istinaf, temyiz, Yargıtay’da duruşma, senetle ispata ve sulh mahkemelerindeki taksim davalarında muhakeme usulünün belirlenmesine ilişkin maddelerdeki parasal sınırlar; her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilân edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların on milyon lirayı (10,00-YTL) aşmayan kısımları dikkate alınmaz.”
    2008 yılında bu parasal sınır 1.250,00YTL.olarak uygulanmıştır. Öte yandan 20.11.2008 gün ve 27060 sayılı sayılı Resmi Gazetede ilan edilen Maliye Bakanlığı’na ait 387 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde, 2008 yılı için belirlenen yeniden değerlendirme oranı % 12 olarak öngörülmüştür. Buna göre, 2009 yılında mahkemelerce verilecek kararların temyiz edilebilmesi için, temyize konu dava değerinin 1.400,00-TL.’sini geçmesi gerekir.
    İnceleme konusu karar, bu tarihten sonra verilmiş ve somut olayda, hüküm altına alınan maddi tazminat miktarına göre, temyiz konusu dava değeri ihtiyari dava arkadaşı olan davacılardan ... bakımından 427,33-TL, ... bakımından yararına hüküm altına alınan 65,42-TL’dir.
    Bu durumda anılan davalılar yararına maddi tazminata ilişkin olarak kurulan hüküm kesin nitelik taşıdığından 1.6.1990 gün ve 1989/3 E. 1990/4 K. Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı da göz önünde tutularak davalının: davacılardan ... ve ... lehine hükmolunun maddi tazminata yönelik temyiz dilekçesinin reddine,
    2-Dava, 27.09.1995 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
    Mahkemece, ölümle sonuçlanan olayın iş kazası olduğunun tespiti için açılan davanın zaman aşımını kestiği kabul edilmek suretiyle davacıların maddi ve manevi tazminat istemlerinin ilamda belirtildiği şekilde kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm davacılar ile davalı tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava konusu ölüm olayının 27.09.1995 tarihinde meydana geldiği, davacılar murisinin davalının işçisi olduğu, davalı tarafça süresinde zamanaşımı def"in bulunulduğu uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık uygulanması gerekli zaman aşımı süresinin ne olduğu ve zaman aşımı süresi içerisinde davanın açılıp açılmadığı noktasındadır.
    İşverenin iş kazalarından doğan tazminat sorumluluğu B.K.’nun 332. maddesi gereğince hizmet akdinden doğan işçiyi koruma ve gözetme yükümlülüğüne ve 1475 sayılı eski İş Kanunun 73. , 4857 sayılı yeni İş Kanunun 77. maddesinde öngörülen iş güvenliği ve işçi sağlığına ilişkin yükümlülüklerine aykırı davranmasından kaynaklanmaktadır. Sorumluluğun yasal dayanağı itibariyle işverene karşı dava açılan B.K.’nun 125 maddesinde öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Öte yandan zaman aşımının hangi hallerde kesileceği Borçlar Kanunun 133. Maddesinde sayılı olup, kısmi dava açılana kadar davacıların zaman aşımını kesici bir işlemlerinin bulunmadığı açıktır. Davacıların sigortalının ölümü ile sonuçlanan olayının iş kazası olduğunun tespiti için açtıkları ve kesinleşen davanın, tazminat isteminin dayanağı olan hukuki ilişkinin tespitini amaçlamadığından maddi ve manevi tazminat istemli davada zaman aşımı keseceğinin kabulü mümkün değildir.
    Somut olayda, zararlandırıcı sigorta olayının 27.09.1995 tarihinde meydana geldiği davanın ise 02.04.2007 tarihinde açıldığı ortadadır. Hal böyle olunca, B.K.’nun 125 maddesinde öngörülen 10 yıllık zaman aşımı süresinin dolmasından sonra davanın açıldığı ortadadır.
    Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgulara aykırı biçimde davanın zaman aşımı nedeniyle reddi yerine yazılı şekilde tazminata karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde taraflara iadesine ,03.05.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara