20. Hukuk Dairesi 2011/17296 E. , 2012/5282 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı gerçek kişiler tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 19.12.2006 gün ve 2006/16317 - 17886 sayılı bozma kararında özetle: “Hükme esas alınan uzman orman bilirkişi kurulu düzenledikleri raporda çekişmeli taşınmazın yörede 1977 yılında yapılan orman kadastro çalışmasında orman sınırları dışında bırakıldığını, resmi belgelerde ise açık alanda kaldığını ve orman sayılan yerlerden olmadığını açıklamışlardır. Dairemizin 23.05.2006 tarihli iade kararı üzerine aynı uzman bilirkişiler tarafından düzenlenen 01.11.2006 tarihli ek raporda ise çekişmeli taşınmazın (A) harfli bölümünün kesinleşen orman sınırları dışında kaldığı ve orman sayılmayan yerlerden olduğu, (B) harfli bölümünün ise orman sınırları içinde kaldığı ve orman sayılan yerlerden olduğu açıklanarak buna ilişkin orman tahdit noktalarını gösteren kroki düzenlenmiştir. Aynı bilirkişi kurulunun düzenlediği iki rapor arasında kesinleşen orman tahdidinin uygulanmasına yönelik olarak çelişki bulunduğundan söz konusu raporlar esas alınarak hüküm kurulması doğru değildir.
Bu nedenle; mahkemece, öncelikle yörede 2859 sayılı Yasa ile yenileme kadastro çalışmaları yapılmadan önceki kadastro çalışmasına ilişkin ilk kadastro paftası dosyaya getirtilmeli, orman tahdit haritasının kadastro paftası üzerine aynen aktarıldığı hususu gözönüne alınarak, önceki bilirkişiler dışında bu konuda uzman Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde halen görev yapmayan orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı taktirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, kesinleşmiş tahdit haritası ve tapulama paftası ölçekleri denkleştirilerek sağlıklı bir biçimde zemine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıklarda olan en az 4 ya da 5 orman tahdit sınır (OTS) noktasını gösterecek biçimde çekişmeli taşınmazın tahdit hattına göre konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalı; bilirkişilere tahdit hattı ile irtibatlı müşterek kroki düzenlettirilmesi” gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulüne ve dava konusu ... mahallesi 973 ada 34 nolu parselin tapu kaydının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı gerçek kişiler tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalan tapu kaydının iptali ve tescili istemine ilişkindir.
Yörede 1978 yılında ilan edilerek kesinleşen orman tahdidi ve 2. madde çalışması bulunmaktadır.
Mahkemece bozmaya uyulduğu halde bozma gerekleri yerine getirilmemiştir. Şöyle ki; hükmüne uyulan bozma ilamında iki rapor arasında kesinleşen orman tahdidinin uygulanmasına yönelik olarak çelişki bulunduğundan yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, kesinleşmiş tahdit haritası ve tapulama paftası ölçekleri denkleştirilerek sağlıklı bir biçimde zemine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıklarda olan en az 4 ya da 5 orman tahdit sınır (OTS) noktasını gösterecek biçimde çekişmeli taşınmazın tahdit hattına göre konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanması gereğine değinilmiş, mahkemece çevre parsellerin tümü getirtilmeden, arazi kadastrosu 1952 yılında, orman kadastrosundan önce yapıldığından Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 30. maddesi ve “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esasların dikkate alınmadığı raporlara göre karar verilmiştir. Eksik araştırma ve incelemeye dayalı hüküm kurulamaz.
Orman Yönetimi kesinleşen orman kadastrosuna dayanarak dava açtığından 2 Eylül 1986 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 6831 sayılı Orman Yasasına Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Yasanın 2/B Maddesinin uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar birlikte değerlendirildiğinde orman kadastrosuna esas alınan hava fotoğrafları ile memleket haritaları ile desteklenen orman kadastro tutanaklarındaki anlatımlara değer verilerek uyuşmazlığın çözülmesi gerekir.
Mahkemece raporu hükme esas alınan bilirkişilerce, değinilen yöntemle araştırma yapılmış, çekişmeli taşınmazın orman kadastro tutanaklarına göre tamamının tahdit içinde kaldığı belirlenmiştir. Ancak yukarıda açıklandığı üzere uyuşmazlığın çözümünde en doğru yol gösterici orman kadastrosunun yapıldığı tarihi taşıyan hava fotoğrafı görüntüleridir. Bu nedenle; mahkemece, öncelikle çevre taşınmazlara ait kadastro tutanakları ve dayanakları getirtilmeli, dosya yeniden aynı bilirkişilere verilerek kendilerinden Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 30. maddesi ile “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslara göre araştırmanın yapıldığı ve taşınmazın hava fotoğrafına yansıyan görüntülerinin açıklattırıldığı rapor alınmalı, toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı gerçek kişilerin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 05/04/2012 günü oybirliği ile karar verildi.