Esas No: 2011/17352
Karar No: 2012/5279
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/17352 Esas 2012/5279 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Dava, kadastro tespitine itiraz istemine ilişkindir. Davacılar, sınırlarını bildirdikleri köylerinde bulunan taşınmazların tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğunu iddia ederek adlarına tescilini istemişlerdir. Kadastro hakimliği, çekişmeli taşınmazların orman niteliğinde olup olmadığı hususunda bir araştırma yapmamış ve hükmün BOZULMASINA karar verilmiştir.
Kanun Maddeleri:
- Medeni Yasa'nın 713. maddesi
- 3402 sayılı Yasa'nın 30/2. maddesi
- 3116 sayılı Yasa
- 4785 sayılı Yasa'nın 1. ve 2. maddeleri
- 5658 sayılı Yasa
- 5304 sayılı Yasa'nın 14. maddesi
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar, katılanlar ve davalı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar asliye hukuk mahkemesine verdikleri dava dilekçesinde; sınırlarını bildirdikleri ... köyünde bulunan taşınmazların tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğunu iddia ederek Medeni Yasanın 713. maddesi hükmüne göre adlarına tescilini istemişlerdir. ... ve arkadaşları çekişmeli yerlerin tapuda kayıtlı oldukları iddiasıyla, 16.03.2009’da Orman Yönetimi, idarenin menfaatinin korunması iddiasıyla davaya katılmışlardır. Yargılama sırasında dava konusu taşınmazlarla ilgili kadastro tutanağı düzenlenince dosya görevsizlik kararıyla kadastro mahkemesine gönderilmiş, kadastro hakimliğince dava konusu 609 ada 2 ve 615 ada 25 nolu parseller bu dosyadan tefrik edildikten sonra; davacıların Adatepe köyü 543 ada 6 nolu taşınmazla ilgili davalarının reddi ile kadastro tespitinin iptaline, taşınmazın hali arazi vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, 555 ada 3 parselle ilgili açılan davanın kabulü ile kadastro tespitinin iptaline, taşınmazın arsa vasfıyla payları oranında davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacılar, katılan gerçek kişiler ve davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraz istemine ilişkindir.
Mahkemece, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir, şöyle ki; davacılar dava konusu taşınmazlara yönelik olarak Medeni Yasanın 713. maddesi hükmüne göre adlarına tescilini istemişler, bölgede yapılan arazi kadastrosu sırasında taşınmazlarla ilgili kadastro tutanakları düzenlenince malik haneleri açık olarak tutanakları mahkemeye gönderilmiştir. Mahkemece 3402 sayılı Yasanın 30/2. maddesi gereği ve Orman Yönetiminin de davaya katıldığı göz önünde bulundurularak çekişmeli taşınmazların orman niteliğinde olup olmadıkları hususunda bir araştırma yapılmamış, komşu taşınmazlara ait kadastro tutanak ve dayanak belgeleri ile katılan gerçek kişilerin dayandıkları tapu kayıtlarının ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ve krokileri, revizyon gördüğü tüm parsel tutanakları getirtilip sınırları taraf tanıkları ve tespit bilirkişilerinden sorularak yapılan keşifte uygulanmamış, dört sınır itibarıyla taşınmazlara uyup uymadıkları saptanmamıştır.
Dosya içeriğinden, çekişmeli taşınmazların bulunduğu bölgede daha önce orman tahdidi yapılıp yapılmadığı anlaşılamamaktadır. Mahkemece, bu hususta araştırma yapılmamıştır. Tahdit yapılmışsa; kural olarak, bir yerin orman olup olmadığı, kesinleşmiş
tahdit haritasının uygulanmasıyla çözümlenir. Ancak, bu sınırlandırmada 4785 sayılı Yasa hükümlerinin nazara alınmış olması halinde sağlıklı çözüme ulaştırır. Zira, 3116 sayılı Yasa sadece devlet ormanlarını belirlemiş olup; bu Yasaya göre, 4785 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği 13.07.1945 tarihinden önce yapılan sınırlandırmalar sonucu oluşup kesinleşen tahdit
haritaları, sınır dışında kalan taşınmazların orman niteliğini ve hukuki durumunu saptamakta yetersiz kalır. Bu şekildeki taşınmazların orman olup olmadığının 4785 ve 5658 sayılı yasalara göre çözümlenmesi gerekir. 4785 sayılı Yasanın 1. maddesi gereğince 2. maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar hiçbir işleme lüzum olmaksızın devletleştirilmiştir. Devletleştirilen ormanlardan bazıları sonradan yürürlüğe giren 5658 sayılı Yasa ile iadeye tabi tutulmuştur. İadenin koşulları Yasada gösterilmiştir.
Mahkemece, öncelikle taşınmazların bulunduğu bölgede orman kadastrosu yapılıp yapılmadığı araştırılmalı, orman sınırlandırılması 4785 sayılı Yasa hükümleri nazara alınarak yapılmış ve kesinleşmiş ise, haritası uygulanmak suretiyle; sınırlandırma, 4785 sayılı Yasa hükümleri nazara alınmadan 3116 sayılı Yasaya göre yapılmış ve taşınmaz, tahdit sınırları dışında kalıyor ise veya orman sınırlaması kesinleşmemiş ya da sınırlandırma hiç yapılmamışsa, mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı, katılanların dayandıkları tapu kayıtlarının ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ve krokileri, revizyon gördükleri tüm parsel tutanakları, komşu parsel tutanak ve dayanakları ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir harita mühendisi veya olmadığı takdirde bir tapu fen elemanından oluşacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlara ve çevre araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı yasalar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı; öncesi orman olan bir yer üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazların dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazların konumunu gösteren orijinal - renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli, tapu kaydının mevki ve sınırlar itibariyle taşınmazlara uyup uymadığı saptanmalı; uyuyor ise geçerli kapsamı tayin olunmalı; fen bilirkişi krokisi üzerine tapu kaydı sınırları kırmızı renkli kalemle gösterilerek keşfi izleme olanağı sağlanmalı, tapu kaydının uymadığı anlaşıldığı takdirde, dava konusu 543 ada 6 nolu parselin kullanılmayan, hali vaziyette olduğu belirlendiğinden, şimdi olduğu gibi davanın reddi ile hali arazi vasfıyla Hazine adına tapuya tesciline karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve Yasaya aykırıdır.
Kabule göre de; taşınmazların malik haneleri açık olduğu halde mahkemece “Kadastro tespitlerinin iptaline” denilmiş olması da doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacılar, katılanlar ve davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 05.04.2012 günü oybirliği ile karar verildi.Başkan