20. Hukuk Dairesi 2012/3959 E. , 2012/5272 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi Orman Yönetimi ve Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 2006 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında ... köyü 101 ada 1 parsel sayılı 144 hektar, 2578.37 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, orman niteliğinde Hazine; ve 101 ada 11 parsel sayılı 5773.42 m2 yüzölçümündeki taşınmaz ise, tarla niteliği ile belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı gerçek kişi adına tespit edilmiştir. Hazine çekişmeli taşınmazların 1937 tarih 922 numaralı 15 hektar yüzölçümlü mera nitelikli vergi kaydı kapsamında ve mera niteliğindeki yerlerden olduğu iddiasıyla dava açmıştır. Orman Yönetimi, 11 parselin orman olduğu iddiasıyla davaya katılmıştır. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 101 ada 1 parselin tamamı ile 101 ada 11 parselin bilirkişi krokisinde (11B) harfi ile gösterilen 1772.85 m2’lik bölümünün orman niteliği ile Hazine; 11 parselin (11A) harfi ile gösterilen 4000.57 m2’lik bölümünün tespit gibi davalı gerçek kişi adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm Orman Yönetimi ve Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 5304 sayılı Yasanın 3. maddesi ile değişik 3402 sayılı Yasanın 4. maddesi hükümlerine göre orman kadastrosu yapılmıştır.
1) İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve çekişmeli 101 ada 1 parsel sayılı taşınmaz ile 101 ada 11 parselin bilirkişi krokisinde (11B) harfi ile gösterilen 1772.85 m2’lik bölümünün, uzman orman bilirkişi kurulu tarafından resmi belgelere dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada orman sayılan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, Hazinenin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile hükmün onanması gerekmiştir.
2) Orman Yönetiminin 101 ada 11 parselin bilirkişi krokisinde (11A) harfi ile gösterilen 4000.57m2’lik bölümüne yönelik temyiz itirazlarına gelince; mahkeme tarafından (11A) ile gösterilen bölümün orman sayılmayan yerlerden olduğunu bildiren orman bilirkişi kurulu raporu esas alınarak hüküm kurulmuşsa da delillerin değerlendirilmesinde hataya düşülmüştür. Şöyle ki; bu yer bir yönden aynı ada 12 parsel, diğer yönlerden ise orman parseline bitişiktir. 12 parselli ilgili olarak kadastro mahkemesinin 2006/ 211 esas sayılı dava dosyasında yapılan yargılama sonucunda bu taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğuna karar verilmiş ve karar kesinleşmiştir. Çekişmeli 11 parselin (11A) harfli bölümü bu hali ile 6831 sayılı Yasanın 17/2. maddesinde düzenlenen orman içi açıklığı niteliği taşımaktadır.
Orman içi açıklıklardan yararlanabilmek için zorunlu olarak orman kullanılacaktır. Bu kullanım nedeniyle yeni açma, genişletme, yangın oluşması önlenemeyecek ve orman bütünlüğü bozulacaktır.
Ayrıca, bu tür taşınmazların öncesinin orman olma zorunluluğu yoktur. Zira, öncesi orman olan ve ormandan açılan taşınmazlar, 6831 sayılı Yasanın 1. maddesi ve Yargıtay uygulamaları gereği oluşan kesin içtihatlara göre zaten orman sayılmaktadır. 17. maddede tanımı yapılan olgu, öncesi orman iken açılan yerlerle beraber ayrıca [HANGİ NEDENLE
OLURSA OLSUN ORMAN İÇİ AÇIKLIKLARIN KAZANILAMAYACAĞI İLKESİNİ İÇERMEKTEDİR VE AMACI ORMAN BÜTÜNLÜĞÜNÜ KORUMAKTIR]. Bu tür yerlerin 15.07.2004 günlü Resmi Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 26/a maddesi gereğince orman olarak sınırlandırılması gerekir.
Yasa koyucu ayrı bir kavram oluşturmuş ve hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıklarda tarım ve inşaat ile özel mülke dönüşme yolunu kapamıştır. Bu itibarla, dava konusu taşınmazın memleket haritasında açık alanda gözükmesi bu olguyu değiştirmez. Etrafı ormanla çevrili olan taşınmazlar özel mülke dönüşüp, tarım ve inşaata açıldığında orman bütünlüğünün bozulacağı tartışmasızdır. Dairemizin bu yoldaki kararları Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ve yerleşik kararlar halini almıştır [Y.H.G.K.’nun 10.12.1997 gün ve 1997/20-830/1034, 10.12.1997 gün ve 1997/20-808/1039, 22.10.2003 gün ve 2003/20-665/614 sayılı ve yine orman kadastrosunun kesinleştiği tarihten sonra 20 yıldan fazla süre geçse dahi orman içi açıklık konumunda olan taşımazların zilyedlik yoluyla kazanılamayacağı konusundaki 11.10.2004 gün ve 2004/7-531-582 sayılı kararları].
Tapu ve zilyetlik yoluyla kişi ve kurumların ormandan toprak kazanmasını sağlayan 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları da Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.
Ayrıca; Bu tür yerler yasa gereği orman sayıldığı için, orman içi açıklık ve boşlukların zilyetlik yolu ile kazanılmasına yasal olanak yoktur. Dolayısıyla bu yollarla ormandan toprak kazanımından söz edilemez.
Mahkemece değinilen yönler gözetilerek Orman Yönetiminin davasının (11A) bölümü yönünden de kabulü gerekirken, dava konusu taşınmazın özel mülke dönüşmesini sağlayacak biçimde davanın kısmen reddi yolunda hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: 1) Yukarıda 1. bentde açıklanan nedenlerle Hazinenin temyiz itirazlarının reddi ile 101 ada 1 parselin tamamı ve 101 ada 11 parselin (11B) harfli bölümü hakkında kurulan hükmün ONANMASINA, Harçlar Yasasının değişik 13/j maddesi uyarınca harç alınmasına yer olmadığına,
2) Yukarıda 2. bentde açıklanan nedenlerle Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile 101 ada 11 parselin (11A) harfli bölümü hakkında kurulan hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 05/04/2012 günü oybirliği ile karar verildi.