Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/8808 Esas 2022/6025 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/8808
Karar No: 2022/6025
Karar Tarihi: 21.06.2022

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/8808 Esas 2022/6025 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2021/8808 E.  ,  2022/6025 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVALILAR :


    Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen araç mülkiyetinin tescili olmadığı takdirde alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılmasına ve ilk derece mahkemesinin kararının bozulmasına karar verilmesi üzerine, ilk derece mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın reddine yönelik olarak verilen karar, davacı vekili tarafından duruşmalı, davalılardan ... vekili tarafından duruşmasız olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 21/06/2022 tarihinde davacı vekili Av. ... ile davalılardan ... vekili Av. ... geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekillerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı; davalılardan Bülent ile imzaladığı araç takas sözleşmesi gereğince, edimini yerine getirip aracını devrettiği; davalının edimini yerine getirmediğini, mülkiyeti davalı ...’e ait sözleşmeye konu araçların devrini yapmaktan imtina ettiğini, bunun üzerine davalı ... ile bu kez yeni bir sözleşme imzaladığını, işbu sözleşmeyle yine davalı ...’e ait bahse konu araçların her birinin kendisine 125.000 Euro ve 80.000 Euro bedel karşılığında satışının kararlaştırıldığını, satış bedelini nakden davalı ...’e ödediğini, ancak araçların devrinin yapılmadığını, araçların halen davalı ... adına tescilli olduğunu ileri sürerek; öncelikle sözleşmeye konu araçların adına kayıt ve tescilini, olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik ödediği 50.000 TL’nin reeskont faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep etmiş; ıslah dilekçesi ile terditli olarak ileri sürdüğü alacak talebini, araç satış bedeli olarak ödediği toplam 205.000 Euro karşılığı 584.250 TL’ye yükseltmiştir.
    Davalı ...; davacının ile imzaladığı takas sözleşmesi gereğince davacının edimini yerine getirmediğini, sözleşmenin konusuz kaldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Davalı ...; davaya konu sözleşmelerin resmi şekilde yapılmış olmaları nedeniyle geçersiz olduğunu, sözleşmelerin tarafı olmadığını, tarafına husumet yöneltilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
    İlk derece mahkemesince; davanın derdestlik nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
    İlk derece mahkemesi kararına karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
    Bölge adliye mahkemesince; ilk derece mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle, davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen karar, davacının temyizi üzerine; Dairece verilen 23/01/2020 tarihli ve 2019/1124 E. 2020/557 K. sayılı kararla;
    “...Somut olayda; davacı tarafından, daha önce 15.08.2014 tarihinde Beykoz 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2014/492 Esas sayılı dosyasında, aynı konuda, aynı taraflar arasında ve aynı dava sebebine dayanarak davanın açıldığı, eksik harcın tamamlanmaması nedeniyle 01.10.2014 tarihinde davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, hükmün Yargıtayca düzeltilerek onanmasına karar verilerek 01.12.2015 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
    Derdestlik, bir (olumsuz) dava şartıdır (HMK. m. 114/1-ı). Dolayısıyla, bir dava şartı noksan olmasına rağmen esasa girilmiş ve dava sırasında o dava şartı noksanlığı ortadan kalkmış ise, hüküm anında bütün dava şartları tamam olduğundan, davanın esası hakkında karar verilmelidir. Diğer bir anlatımla; dava, bir dava şartının başlangıçta noksan olduğu gerekçesiyle usulden reddedilemez. Bu nedenle, davanın açıldığı tarihte derdestlik halinin var olduğu kabul edilse dahi, bu durumun yargılama sırasında (önceki davada verilen hükmün temyiz edilerek kesinleştiği 01.12.2015 tarihinde) ortadan kalktığı, eş söyleyişle mahkemece hükmün verildiği 16.10.2018 tarihinde dava şartlarının tamam olduğu, dolayısıyla hüküm anında var olmayan derdestlik hali nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir...” gerekçesiyle bozulmuştur.
    Bozmaya uyan ilk derece mahkemesince; davacı ile davalı ... arasında imzalanan takas ve araç satış sözleşmesine konu edilen araçların davalı ... adına kayıtlı olduğu, sözleşmelerin tarafı olmayan davalı ...’e karşı husumet yöneltilemeyeceği, taraflarca sözleşmedeki edimleri yerine getirilmediği gibi yerine getirilmesinin mümkün de olmadığı, ödeme iddiasının da ispat edilemediği gerekçesiyle, davanın davalı ... yönünden husumetten, diğer davalı ... yönünden ise esastan reddine karar verilmiş; karar, davacı vekili ile davalılardan ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1) Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davalı ... vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2)Karayolları Trafik Kanunu'nun 20/d maddesi uyarınca; trafikte tescilli araçların satış ve devrine yönelik sözleşmelerin noterde yapılması zorunludur. Bu hükme aykırı olarak yapılan sözleşmeler hukuken geçersizdir. Geçersiz sözleşmeler taraflarına geçerli sözleşmelerde olduğu gibi hak ve borç doğurmaz. Taraflar verdiklerini sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri isteyebilirler.
    Somut olayda; davacının, davalı ... adına kayıtlı araçları davalı ...’ten bila tarihli harici satış sözleşmesi ile satın aldığı, satış bedeli olarak kararlaştırılan toplam 205.000 Euro’yu davalı ...’e ödediği, öyle ki sözleşme içeriğinde araçların “ hacizsiz temiz parası nakden ödenmiş olarak satın alındığı” ifadesine yer verildiği görülmüştür.
    Hal böyle olunca, ilk derece mahkemesince; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, davacı ile davalı ... arasında imzalanan davaya konu harici araç satış sözleşmesinin resmi şekilde düzenlenmemiş olması nedeniyle geçersiz olduğu, taraflarına geçerli sözleşmelerde olduğu gibi hak ve borç doğurmayacağı, ancak tarafların sözleşme gereği birbirlerine verdiklerini sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri isteme hakkına sahip oldukları, davacı tarafından 205.000 Euro’nun davalı ...’e araç satış bedeli olarak ödendiğinin sözleşme ile sabit olduğu dikkate alınarak, terditli olarak ileri sürülen alacak istemi yönünden, 205.000 Euro’nun dava tarihindeki TL karşılığının belirlenmesi ve taleple bağlı kalınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 371 inci maddesi uyarınca temyiz olunan ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, 3.815 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin yekdiğerinden alınıp yekdiğerine verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 21,40 TL bakiye temyiz harcının temyiz eden davalı ...'e yükletilmesine, 14/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.






    Hemen Ara