Esas No: 2021/3993
Karar No: 2022/4833
Karar Tarihi: 22.06.2022
Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2021/3993 Esas 2022/4833 Karar Sayılı İlamı
12. Ceza Dairesi 2021/3993 E. , 2022/4833 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
Hüküm : Davacının tazminat talebinin kısmen kabulü ile 70.000 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
İstanbul Anadolu 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 19.04.2018 tarih, 2017/316 - 2018/184 sayılı davacı lehine 9.130,74 TL maddi, 30.000 TL manevi tazminat takdir edilmesine ilişkin hükmünün davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf talebinde bulunulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesinin 10.07.2018 tarih, 2018/2333 - 2018/2249 sayılı istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararı davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 23.12.2019 tarih, 2019/13245 - 2019/12116 sayılı ilamı ile bozulmasına karar verildiği, Dairemizin bozma ilamına uyularak İstanbul Anadolu 3. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucu kurulan 13.07.2020 tarihli hükmün davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine CMK'nın 307/3. maddesi gereğince dosya Dairemize gönderilerek yapılan temyiz incelemesinde;
1- Davalı vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde;
Karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırının 72.070 TL olduğu ve silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 14.02.2011 – 14.09.2012 tarihleri arasında 578 gün gözaltında ve tutuklu kalan davacı lehine hükmedilen tazminat miktarının 70.000 TL olması nedeniyle hükmün davalı açısından kesin olduğu görülmekle;
Davalı vekilinin temyizinin katılma yolu ile yapılmadığı dikkate alınarak, 6100 sayılı HMK’nın 24.11.2016 tarih ve 6763 sayılı Kanunun 42. maddesi ile değişik 362. maddesinin 1/a bendinde yer alan temyiz sınırı ve hükmedilen tazminat miktarına göre hükmün kesin olması nedeniyle, davalı vekilinin temyiz istemin CMK'nın 298. maddesi gereğince isteme aykırı olarak REDDİNE;
2- Davacı vekilinin temyiz isteminin incelenmesine gelince;
Tazminat talebinin dayanağı olan İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/112 Esas – 2017/145 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 14.02.2011 – 14.09.2012 tarihleri arasında 578 gün gözaltında ve tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, beraat hükmünün 24.04.2017 tarihinde kesinleştiği, tutuklama tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı CMK'nın 142. maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye davanın açıldığı ve kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmakla;
Davacının 164.850 TL maddi, 1.000.000 TL manevi tazminatın gözaltına alınma tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile ödenmesi talebine ilişkin söz konusu davada, yerel mahkemece 9.130,74 TL maddi, 30.000 TL manevi tazminatın gözaltına alınma tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine hükmedilmesi üzerine davacı vekili ve davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince yapılan istinaf incelemesi sonucunda istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, Dairemizce yapılan incelemede hükmedilen manevi tazminat miktarının çok eksik olduğu gerekçesi ile hükmün bozulması karar verilerek dosyanın yerel mahkemeye gönderildiği, yerel mahkemece yapılan yargılama sonunda 70.000 TL manevi tazminatın gözaltına alınma tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verildiği anlaşılmakla,
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; ancak;
1- Yargıtayın görevi ülke genelinde uygulama birliğinin sağlanması ve benzer olaylarda aynı çözüm tarzının oluşturulmasıdır. Bu görev yerine getirilirken hukukun genel ilkeleri, ülkedeki pozitif hukuk normları ve uluslararası temel insan haklarına ilişkin kural ve kabullere uygun bir yorum ve uygulama benimsenmelidir.
Bu ilke yalnızca denetim mahkemeleri için değil, hüküm mahkemeleri için de geçerlidir. Hukuk devletinin en belirgin özelliği hiçbir kurum ve makam ayrımı gözetilmeden herkesin hukuk kurallarına uymasıdır.
Dairemizin yerleşik kararlarında da vurguladığı üzere, nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer gözetilmek suretiyle, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, belirlenen ölçütlere uymayacak ve emsal uygulamaların da altında olacak şekilde eksik manevi tazminata hükmolunması,
2- Dairemizin 23.12.2019 tarih ve 2019/13245 Esas - 2019/12116 Karar sayılı bozma ilamı öncesi, 19.04.2018 tarihli maddi tazminata ilişkin hükmün açıkça onanmadıkça kesinleşmiş sayılamayacağı gözetilmeden, bozma sonrası yapılan yargılama sonunda maddi tazminat konusunda karar verilmemesi,
Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin ve davacı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5271 sayılı CMK'nın 302/2. madde ve fıkrası gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 22.06.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.