Esas No: 2012/4299
Karar No: 2012/5085
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2012/4299 Esas 2012/5085 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davanın konusu tapu iptali ve tescil istemidir. Çekişmeli taşınmazın öncesinin orman sayılan yer olduğu belirlenmiştir. Ancak, kaç m²'sinin orman alanında, kaç m²'sinin orman sayılmayan alanda kaldığı belirlenmemiş ve tapu kaydı eksik incelenmiştir. Yapılacak inceleme ve keşifle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli, 3116, 4785 ve 5658 sayılı Yasalar karşısındaki durumu saptanmalı ve tapu kaydının taşınmaza uyup uymadığı, uyuyorsa kapsamının orman sayılan yerlerden olup olmadığı belirlenmelidir. 1744 sayılı Yasaya göre, tapuda kayıtlı olsa dahi, öncesi orman olan yerlerin mülkiyeti tapu sahiplerine intikal etmez. Bu nedenle, davanın reddine karar verilmelidir. Kararda geçen kanun maddeleri: 3116 sayılı Yasa, 4785 sayılı Yasa, 5658 sayılı Yasa, 1744 sayılı Yasa, ve 3402 sayılı Yasa'nın 45. maddesinin ilgili fıkraları.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... katılan vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
... köyü 121 ada 1 parsel 2/B madde uygulaması nedeniyle Hazine adına tescil edilmiştir. Davacı, taşınmazın 6000 m2"sinin Şubat 1972 tarih 7 numaralı tapuda kayıtlı olduğunu, müdahil ise 4000 m2 kısmın kendisine ait olduğunu iddia ederek dava açmıştır. Mahkemece taşınmazın öncesinin orman sayılan yerlerden olduğu, daha sonra ise Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı ve bu işlemin kesinleştiği, öncesi orman olan yerde oluşturulan tapu kaydına değer verilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... katılan vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1948 yılında 3116 sayılı Yasaya göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ile daha sonra 1975 yılında 1744 sayılı Yasaya göre yapılarak dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2. madde uygulaması vardır. Genel arazi kadastrosu işlemi ise 1979 yılında yapılmış kesinleşmiştir.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme sonucu çekişmeli taşınmazın 1960 tarihli memleket haritasında kısmen orman sayılan yerlerden olduğu, bu nedenle gerçek kişilerin tutunduğu tapu kaydına değer verilemeyeceği gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmişse de yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir.
Şöyle ki; çekişmeli taşınmazın 1948 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosunda orman sınırları içinde kaldığı, daha sonra 1975 yılında 1744 sayılı Yasayla değişik 2. madde uygulama çalışmasında 121 ada 1 parsel numarası alarak Hazine adına orman sınırı dışına çıkarılan taşınmazın 10044 m2 bölümünün dava konusu edildiği, 121 ada 1 parsele tutanak düzenlenmediği, 3402 sayılı Yasanın 22/son maddesi gereğince tapu kütüğüne aynen aktarıldığı ve Hazine adına oluşturulan Nisan 1983 tarih 3 numaralı tapu kaydı revizyon gösterilerek Hazine adına tapuya tescil edildiği, davacı ... müdahil gerçek kişilerin tutunduğu, asliye hukuk mahkemesinin Haziran 1948 tarih 295-83 sayılı tescil kararı ile oluşan,...adına tapuda kayıtlı, Mart 1952 tarih 92 numaralı tapu kaydının taşınmaza uyduğu belirlenmişse de yapılan keşif ve uygulamada tapu kaydının ilk oluşumundan itibaren tescil kararı ve krokisi ile birlikte getirtilip gereği gibi uygulanmadığı, revizyonlarının araştırılmadığı, dairenin geri çevirme kararı üzerine 78400 m2 yüzölçümlü kök tapu kaydının 1000 m2 bölümünün kadastro sırasında komşu 119 ada 2 parsele revizyon gördüğü anlaşılmaktadır.
1744 sayılı Yasanın 2/1. maddesi gereğince nitelik kaybı nedeniyle orman rejimi dışına çıkartılan yer, orman tahdidinin kesinleştiği tarihten daha önceki zamanlarda tapuya kayıtlı olsa dahi, mülkiyeti her zaman tapu sahibine intikal etmez. Çünkü, 1744 sayılı Yasanın 2/2. maddesinde yazılı “Evvelce sınırlaması yapılmış ve fakat yukarıdaki fıkra hükümlerine (aynı maddenin birinci fıkrası) uymadığı .... anlaşılan sınırlamaların düzeltilmesi sonucu orman
sınırları dışına çıkartılacak yer, sınırlaması itirazsız kesinleşmiş tapulu arazi ise, mülkiyeti tekrar tapu sahiplerine intikal eder” hükmü, sadece ilk orman kadastrosunun yapıldığı tarihten daha önceki zamanlarda ve öncesi de orman olmayan yerler için oluşturulan tapu kayıtlarına ilişkindir. Taşınmazın öncesinin orman sayılan yer olması ve 1744 sayılı Yasanın 2/1. maddesi gereğince 15.10.1961 tarihinden önce nitelik kaybetmesi nedeniyle orman rejimi dışına çıkartılması halinde, o yer orman sınırı içine alınmadan önce tapuda kayıtlı olsa dahi, tapu kaydı özel mülkiyete konu olmayan orman sayılan yerde oluşturulduğu için yolsuz tescil niteliğinde olacağından, bu tapu kaydına değer verilemez ve o yerin mülkiyeti tapu sahiplerine intikal etmez.
Mahkemece taşınmazın öncesi itibarıyla kısmen orman sayılan yerlerden olduğu belirlenmişse de, kaç m2"sinin orman alanında, kaç m2"sinin orman sayılmayan alanda kaldığı belirlenmemiş, bunun yanı sıra dayanılan tapu kaydı ilk oluşumundan itibaren getirtilip,gereği gibi uygulanmadan eksik inceleme sonucu hüküm verilmiştir.
O halde; mahkemece, yöreye ait en eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ile davalıların tutunduğu Mart 1952 tarih 92 numaralı tapu kaydının müsbite evrakı arasında bulunan tescil kararı ve dayanağı olan kroki getirtildikten sonra, önceki bilirkişiler dışında serbest orman mühendisleri arasından seçilecek bir uzman orman yüksek mühendisi, bulunamadığı takdirde bir orman mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Yasalar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli, memleket haritası ve kadastro paftası ölçekleri eşitlenip birbiri üzerine aplike edilerek çekişmeli taşınmazın memleket haritasındaki konumu saptanmalı, memleket haritasındaki renkleri ve işaretleri aynen içeren yalnız büro incelemesine değil, araştırma ve uygulamaya dayalı yeterli rapor alınmalı, dayanılan tapu kaydının taşınmaza uyup uymadığı, uyuyorsa kapsamının orman sayılan yerlerden olup olmadığı belirlenmeli, tapu kaydının revizyonları araştırılmalı, sözü edilen kayıt taşınmazın orman sayılan kesimine uyuyorsa 1948 yılında orman sınırı içine alınmadan önce oluşan tapu kaydına değer verilemeyeceği ve o yerin mülkiyetinin tapu sahiplerine intikal etmeyeceği düşünülerek şimdi olduğu gibi davanın reddine karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ... katılan vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve yasaya uygun olmayan hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine 04.04.2012 günü oybirliği ile karar verildi.