Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2009/9810 Esas 2010/3349 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2009/9810
Karar No: 2010/3349
Karar Tarihi: 25.3.2010

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2009/9810 Esas 2010/3349 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Bu karar, ziynet eşyalarının iadesiyle ilgili bir tazminat davasına ilişkindir. Davacı, davalı kocası tarafından alınan ziynet eşyalarının iadesini istemiştir. Ancak mahkeme, davacının bu iddiasını kanıtlayacak delil sunamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Ancak Yargıtay, davalının iddiasını kanıtlamakla yükümlü olduğu sonucuna vararak kararın bozulmasına karar vermiştir. Kanuna göre, kanunda aksine bir hüküm yoksa, taraflar hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür (Türk Medeni Kanunu'nun 6. Maddesi). Ispat yükü, iddia eden kişiye düşer ve ileri sürdüğü olayları kanıtlamak zorundadır. İddiasından kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kişi, iddia ettiği olayı kanıtlamak zorundadır.
(Kapatılan) 6. Hukuk Dairesi         2009/9810 E.  ,  2010/3349 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi(Aile Mahkemesi Sıfatıyla)

    Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tazminat davasına dair karar davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
    Uyuşmazlık, ziynet eşyalarının iadesine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacı vekili, dava dilekçesinde, davacıya ait ziynet eşyalarının davalı koca tarafından alınması nedeniyle davalıda kaldığını belirterek dava dilekçesine ekli listede yazılı ziynet eşyalarının aynen iadelerini mümkün olmaz ise bedelleri olan toplam 5.750 TL’nin davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı,davanın reddini savunmuştur.Mahkemece,davacının dava konusu altınların davalı tarafından alındığına ilişkin delil sunamadığı gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiştir.
    Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir. Davacı kadın dava konusu edilen ziynet eşyasının davalıda kaldığını ileri sürmüş, davalı koca ise onun tarafından götürüldüğünü savunmuştur. Hayat deneylerine göre olağan olanın bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Başka bir anlatımla bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Diğer taraftan ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir.
    Davacı, dava konusu ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını, ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, ispat yükü altındadır.Olayda, davalı kocanın davacı kadını darp etmesi nedeniyle sulh ceza mahkemesince cezalandırılmasına karar verildiği,bu darp olayından sonra tarafların ayrıldığı,davacı tanıklarının beyanlarından ise,davacı kadının baba evine sığındığı ve üzerinde düğünde takılan altınların bulunmadığı anlaşılıp, davalı tarafça, davacıya düğünde ziynet takılmadığı ya da davacının dava konusu edilen nitelikte ziynetlerinin bulunmadığı savunulmamıştır. Bu durumda toplanan davacı delilleri, davayı iptale yeterli değil ise de dava dilekçesinin deliller bölümünde her türlü delil ibaresinin bulunması karşısında, davacının yemin deliline de dayandığı kabul edilerek ziynetlerin elinden alındığı, götürülmesine engel olunduğu, davalı tarafta kaldığı konusunda davalıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 25.3.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara