Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2019/13596 Esas 2022/4993 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
12. Ceza Dairesi
Esas No: 2019/13596
Karar No: 2022/4993
Karar Tarihi: 23.06.2022

Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2019/13596 Esas 2022/4993 Karar Sayılı İlamı

12. Ceza Dairesi         2019/13596 E.  ,  2022/4993 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
    Katılanlar : Kültür ve Turizm Bakanlığı, Erdemli Belediye Başkanlığı
    Suçlar : 2863 sayılı Kanuna aykırılık, imar kirliliğine neden olmak, 3621 sayılı Kıyı Kanununa aykırılık
    Hüküm : Birleşen dosyada;
    3621 sayılı Kıyı Kanuna muhalefet, 2863 sayılı Kanuna muhalefet ve imar kirliliğine neden olma suçlarından ;
    CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca ayrı ayrı beraat
    Asıl dosyada; 2863 sayılı Kanunun 65/b, TCK’nın 62, 52/1-4, 51/1-3, 53. maddeleri gereğince mahkumiyet

    2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm katılan Kültür ve Turizm Bakanlığı vekili, katılan ... vekili ve sanık müdafii tarafından; beraate ilişkin hükümler katılanlar vekilleri tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    I- Katılan Kültür ve Turizm Bakanlığı vekilinin, imar kirliliğine neden olma suçundan; katılan ... vekilinin, 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın beraatine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince:
    Mağdur kavramı gibi kanunda açıkça tanımlanmamış olan “suçtan zarar görme” kavramının, gerek Ceza Genel Kurulu, gerekse Özel Dairelerin yerleşmiş kararlarında; “suçtan doğrudan doğruya zarar görmüş bulunma hali” olarak anlaşılıp uygulandığı, buna bağlı olarak da dolaylı veya muhtemel zararların, davaya katılma hakkı vermeyeceğinin kabul edildiği, bu hususun, Ceza Genel Kurulunun 11/04/2000 gün ve 65–69, 22/10/2002 gün ve 234–366, 04/07/2006 gün ve 127–180, 03/05/2011 gün ve 155–80, 21/02/2012 gün ve 279–55, 15/04/2014 gün ve 599-190, 28/03/2017 gün ve 214-206 sayılı kararlarında; “dolaylı veya muhtemel zarar, davaya katılma hakkı vermez” şeklinde açıkça ifade edildiği ve Ceza Genel Kurulunun 25/03/2003 gün ve 41–54 sayılı kararında da “tazminat ödenmesi, itibar zedelenmesi ve güven kaybı” gibi dolaylı zararlara dayanarak kamu davasına katılmanın olanaklı olmadığının kabul edilmesi karşısında; 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan zarar gören ve mahkemece davaya katılmasına karar verilen Kültür ve Turizm Bakanlığı vekilinin, imar kirliliğine neden olma suçundan sanık hakkında tesis edilen hükmü temyiz etme hak ve yetkisi bulunmadığı; katılan ... Başkanlığının, 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan açılan davaya katılma ve tesis edilen hükmü temyiz etme hak ve yetkisi bulunmadığı anlaşılmakla, katılanlar vekillerinin temyiz itirazlarının 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek 1412 sayılı CMUK'nın 317. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak REDDİNE,
    II- Sanık müdafii ile katılan Kültür ve Turizm Bakanlığı vekili ve katılan ... vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;
    Sanık hakkında asıl dosyada, Adana Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 31.07.2008 tarih 4075 sayılı kararı ile 2. derece arkeolojik sit alanında yer alan Kızkalesi beldesi 9 pafta 789 nolu parselde 02.08.2012 tarihli yapı tatil zaptı ile ruhsata aykırı ve izinsiz olarak, ilave inşaat yapıldığı, ahşap ve pvc den mamül ek inşaat yapılarak motel odası yapıldığı, ayrıca gölgelik ve ahşap kabin yapıldığının tespit edildiği, yine 23.10.2012 tarihli yerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen raporda; suça konu 9 pafta 789 parsel ile bu parselin batısında ve güneyinde bulunan Devletin tasarrufu altında kalan taşınmazların Adana Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 31.07.2008 tarih 4075 sayılı kararı ile 2. derece arkeolojik sit alanında yer aldığı, yerinde yapılan incelemede projeye aykırı olarak ilave motel odaları, WC ve duş yapıldığı, Devletin hüküm ve tasarrufu altında kalan ve aynı zamanda arkeolojik sit alanında kalan yerin beton dökülerek üzerinin kapatıldığı ve kafeterya tarzında kullanıldığı, yine Devletin hüküm ve tasarrufu altında kalan kıyıda ana kayalar düzeltilerek beton döküldüğü, şezlong ve şemsiyeler konularak kullanıldığı, 789 parselin güneydoğusundaki devletin hüküm ve tasarrufu altında kalan yerde 12 adet pvc mamülden yapılmış soyunma ve giyinme kabinlerinin yapıldığının belirtildiği ve buna istinaden 21/03/2013 tarihli iddianame ile 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan kamu davası açıldığı, birleşen dosyada ise sanık hakkında 30.07.2013 tarihli tutanakta; 674 parselin bir kısmında otel otoparkı, istinar duvarı, çim çiçeklik yapıldığı, yine devletin hüküm ve tasaarufu altında kalan yere istinar duvarı, çim çiçeklik, wc kabinleri ve düzenleme yapıldığı, kıyı kenar çizgisi içinde kalan yerde beton düzenleme yapılarak şezlong şemsiye yeri yapıldığı, etrafının ise istinar duvarı ile örüldüğünün tespit edildiği, sanığın aşamalardaki savunmasında suça konu oteli Sabah İnş. Nak. Tur. Otel. San. Ltd şti adına 27.03.2011 tarihinde ...Ltd. Şti temsilen ...’dan devraldığını, ahşap yapıları sökülebilir olarak kendisini yaptığını ancak betonarme olanları ve diğerlerini kendisinin yapmadığını, onları oteli daha önce işleten ...’nun yaptığını belirttiği, dosya kapsamındaki belgelere göre suça konu otelin sanıktan önce ...LTD. Şti adına ... ve Ata ... tarafından işletildiği, ... şirketi adına İsmail Elkıran adlı kiracıdan alt kira sözleşmesi ile ... tarafından 01.04.2010 tarihinde kiralanmış olduğu, hatta Kızkalesi Belediye Başkanlığının 02.08.2012 ve 07.08.2012 tarihli cevabi yazılarında ... hakkında 17.02.2011 tarih 2011/12 sayılı yapı tatil zaptı düzenlendiğinin belirtildiği, belirtilen yapı tatil zaptının dosya kapsamına alınmadığı ve adı geçen şahısların tanık olarak dinlenmediği, mahallinde icra edilen keşif neticesinde düzenlenen bilirkişi raporlarında suça konu izinsiz müdahalelere yönelik teknik verilere dayalı değerlendirme yapılmadığı anlaşılmakla;
    Öncelikle inşaat mühendisleri ve arkeologlardan oluşan üçlü bilirkişi heyeti eşliğinde mahallinde yeniden keşif icra edilerek kullanılan malzemelerin cinsi, yıpranma durumu, renk solmaları, paslanma ve karbonlaşma gibi teknik veriler, dosya kapsamına alınacak 17.02.2011 tarih 2011/12 sayılı yapı tatil zaptı ve sanık müdafii tarafından dosyaya sunulan Erdemli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 04.01.2010 tarih 2009/142 D. İş sayılı raporu, dinlenecek tanık beyanları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek, asıl dosya ve birleşen dosyada belirtilen dava konusu izinsiz müdahalelerin yapılış zamanı ve hangilerinin sanığın oteli devraldığı tarihinden sonra sanık tarafından yapıldığının tek tek tereddüte mahal bırakmayacak şekilde tespit edilmesi, dava zamanaşımı süresi içerisinde gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğinin belirlenmesi, aynı taşınmaz üzerinde, ilk iddianamenin kabulü tarihine kadar gerçekleşen her bir inşai ve fiziki müdahalenin, aynı suç işleme kararının icrası kapsamında değerlendirilebileceği, ilk iddianamenin kabulü tarihinde ise hukuki kesintinin gerçekleşmesi nedeniyle bu tarihten sonra yapılacak olan her müdahalenin ayrı bir davaya konu olacağı da dikkate alınarak asıl ve birleşen dosyada sanık tarafından gerçekleştirildiği sonucuna varılacak olan eylemler yönüyle TCK'nın 43. maddesinde düzenlenen zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı hususunun tartışılması, gerektiği gözetilmeksizin eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesisi,
    Kabule göre de;
    1- Suça konu müdahaleler nedeniyle sit alanında zarar doğup doğmadığının tereddütsüz şekilde belirlenmesi, buna göre sit alanında bu nitelikte bir zarar doğduğunun anlaşılması durumunda, başka herhangi bir husus araştırılmaksızın sanığın, 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/1-1. cümlesi uyarınca cezalandırılması, davaya konu tüm izinsiz uygulamaların kaldırılmış olması ve zararın da söz konusu olmaması halinde manevi unsur yokluğundan sanığın beraatine karar verilmesi, zarara neden olmayan inşai ve fiziki müdahale niteliğinde olduğunun tespiti halinde ise, bünyesinde koruma, uygulama denetim büroları kurulan idarelerden izin almaksızın veya izne aykırı olarak izinsiz inşai ve fiziki müdahalede bulunanların, 2863 sayılı Kanunun 65/4. maddesi gereğince cezalandırılması gerekeceğinden, bu kapsamda, suça konu taşınmazın bulunduğu yerde suç tarihi itibariyle Büyükşehir Belediye Başkanlığı, İl Özel İdaresi veya İlçe Belediye Başkanlığı bünyesinde koruma, uygulama denetim bürosu kurulup kurulmadığı ve eğer kurulmuş ise suça konu taşınmazın bulunduğu yerin, suç tarihi itibariyle koruma uygulama ve denetim bürosunun yetki alanı kapsamında kalıp kalmadığı araştırılarak, sonucuna göre 2863 sayılı Kanunun 6498 sayılı Kanun ile değişik 65/4. maddesi veya aynı Kanunun 65/1-2. cümlesi uyarınca sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiğinin gözetilmemesi,
    2- Ödenmeyen adli para cezasının hapis cezasına çevrileceği ihtarı yapılırken dayanak kanun maddesi olan TCK’nın 52/4 maddesinin belirtilmemesi,
    3- TCK'nın 51/1. maddesi uyarınca iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkum edilen kişinin cezasının ertelenebileceği, adli para cezasının ertelenmesinin mümkün olmadığı gözetilmeksizin, erteleme müessesesinin adli para cezasını da kapsayacak şekilde uygulanması,
    4- Sanığın denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi halinde ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verileceği ihtarı yapılırken dayanak kanun maddesi olan TCK'nın 51/7. maddesinin belirtilmemesi,
    5- Hakkında tayin edilen hapis cezası ertelenen sanığın, TCK’nın 51/8. maddesi uyarınca denetim süresi iyi halli olarak geçirildiği takdirde, cezanın infaz edilmiş sayılacağı hususunun kararda gösterilmemesi,
    Kanuna aykırı olup, katılan vekilleri ve sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 23/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.








    Hemen Ara