Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2022/2295 Esas 2022/4956 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
12. Ceza Dairesi
Esas No: 2022/2295
Karar No: 2022/4956
Karar Tarihi: 23.06.2022

Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2022/2295 Esas 2022/4956 Karar Sayılı İlamı

12. Ceza Dairesi         2022/2295 E.  ,  2022/4956 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
    Suç : Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması
    Hüküm : CMK'nın 231/11. maddesine göre açıklanan; TCK'nın 133/1-3, 62, 52, 50, 52, 52/4. maddeleri gereğince mahkumiyet

    Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    Dairemizin 26.01.2022 tarihli tevdii kararı uyarınca, katılan vekiline gerekçeli kararın sanığın temyiz dilekçesi ile birlikte usulüne uygun olarak tebliğ edildiği ve katılan adına vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmadığı belirlenerek yapılan incelemede:
    Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçundan sanık hakkında yapılan yargılama sonucunda, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 133/1-3, 62, 52. maddeleri gereğince 1 ay hapis ve 3.600,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231/5. maddesi gereğince sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, aynı maddenin 8. fıkrası uyarınca 5 yıllık denetim süresine tabi tutulmasına dair Üsküdar 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 11.05.2012 tarihli ve 2011/1496 Esas - 2012/836 Karar sayılı kararının 09.10.2012 tarihinde kesinleşmesini müteakip sanığın denetim süresi içinde 27.09.2014 tarihinde TCK'nın 86/2. maddesinde tanımlanan kasten yaralama suçunu işlediği ve Çorlu 1. Asliye Ceza Mahkemesinin bu suçtan sanığın mahkumiyetine karar verdiği, hükmün 05.06.2015 tarihinde kesinleştiği ve ihbar üzerine dosya yeniden ele alınarak önceki hükmün 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231/11. maddesi gereğince açıklanmasına dair İstanbul Anadolu 55. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.03.2016 tarihli ve 2015/914 Esas - 2016/171 Karar sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
    Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
    1- Sanık ...’in, katılan ...’ın çalışanı olduğu firmaya reklam hizmeti tedarik ederken, hizmetleri yeterli görülmeyip, kendisine iş verilmemesi nedeniyle gerek firma gerek firma çalışanlarını hedef aldığı dönemde, kendi ikrarına da konu olacak şekilde MSN aracılığıyla gerçekleşen görüntülü ve sesli görüşmeyi kaydederek, TCK’nın 133/1. madde ve fıkrasındaki kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda;
    Katılanın, duruşmanın, 14.12.2011 tarihli oturumunda alınan; “…sanık yine internet ortamında işi devrettiği bayanın ortamdaki konuşmalarını kaydetmiş benimle ilgili olarak ta karşılıklı cep telefondunda yaptığımız konuşmaları kaydetip bunları montajlayarak internetteki kurduğu sitede yayınladı…” biçimindeki iddiasının aksine, sanığın, duruşmanın 11.05.2012 tarihli oturumunda alınan; “…beni işten çıkardılar, parasız kaldım, sonrasında yine müşteki ile ortak çalışan benim kuzenim olan İsmail … ve eşi Emine … ile internet ortamında görüntülü olarak görüşüyorduk, görüşme bitti zannederek bu kişiler müşteki ile konuşmaya başladılar, ben de bu görüntü ve sesleri kayda aldım, benim ve annemin aleyhine olumsuz şeyler konuşulmuştu, bu görüntüleri hiçbir yerde yayınlamadım…” biçimindeki savunması karşısında,
    Maddi gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenebilmesi, sübuta ve suç vasfına ilişkin tereddütlerin giderilmesi amacıyla; iddianameye konu edilen görüntülü ve sesli kayıt sanıktan temin edilip, bir bilirkişiye inceletilerek, katılana ait konuşmaların hangi tarihte, nerede, kimler arasında geçtiğini ve içeriğini denetime olanak verecek şekilde açıklayan rapor düzenlettirilmesi, kayıtta montaj olup olmadığı hususu taraflardan sorulup, gerektiğinde uzman bir kriminal ses laboratuvarından rapor alınması, toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek, iddia ve savunmanın doğruluk derecesi açıklığa kavuşturulduktan sonra sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,
    2- Kabul ve uygulamaya göre de:
    a) Sanık hakkında temel ceza belirlenirken, TCK’nın 133/1. madde ve fıkrasının yanında uygulama alanı bulunmayan aynı Kanunun 133/3. madde ve fıkrasının da yazılması suretiyle CMK'nın 232/6. madde ve fıkrasına uyulmaması,
    b) Sanığın sübutu kabul edilen 5237 sayılı TCK'nın 6352 sayılı Kanunun 80. maddesi ile yapılan değişiklikten önceki 133. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçu için temel ceza miktarının “iki aydan altı aya kadar hapis cezası” olarak belirlendiği gözetilmeden, sanığa hapis cezası yanında adli para cezası da hükmedilmesi,
    c) CMK'nın 231. maddesinin 11. fıkrası uyarınca, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanık hakkında durumunun değerlendirilerek kısmi infaz veya koşulların varlığı halinde TCK'nın 50. ve 51. maddelerinin uygulanması suretiyle yeni bir mahkumiyet hükmü kurulabileceği gözetilmeksizin, denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suç işleyen ve kendisine yükümlülük yüklenmeyen sanık hakkında, yasal zorunluluk hali de bulunmadığı halde, sanığın 5 ay hapis ve günlüğü 20,00 TL’den 150 gün karşılığı 3.000,00 TL yerine hesap hatası sonucu 3.600,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve netice hapis cezasının gerekçeden yoksun şekilde 5 ay yerine 1 ay hapis cezası olarak tayinine ilişkin önceki hükmün aynen açıklanması ile yetinilmesi yerine, açıklanması geri bırakılan hükümle birlikte verilen 5 ay hapis cezasının açıklanan hükümde günlüğü 20,00 TL’den 3.000,00 TL yerine hesap hatası sonucu 6.000,00 TL adli para cezasına çevrilmesi ve adli para cezası ile ilgili önceki hükümdeki hesap hatası düzeltilerek doğrudan hükmedilen adli para cezasının 3.000,00 TL olarak belirlenmesi,
    d) Sanığa isnat edilen eylemin, 5237 sayılı TCK'nın 6352 sayılı Kanunun 80. maddesi ile yapılan değişiklikten önceki 133. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçuna ilişkin olduğu, kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçu için TCK'nın 6352 sayılı Kanunun 80. maddesi ile yapılan değişiklikten önceki 133. maddesinin 1. fıkrasında temel ceza miktarının “iki aydan altı aya kadar hapis cezası” olarak belirlendiği; 5271 sayılı CMK'nın, 17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanunun 24. maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan “Basit Yargılama Usulü” başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan; “Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanunun geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan “01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19.08.2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 Esas - 2020/33 Karar sayılı ve 16.03.2021 tarihli 31425 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 14.01.2021 tarihli ve 2020/81 Esas - 2021/4 Karar sayılı iptal kararları ile “...kovuşturma evresine geçilmiş..., ...hükme bağlanmış...” ibarelerinin, aynı bentte yer alan “...basit yargılama usulü...” yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle;
    Kovuşturma evresine geçilmiş veya hükme bağlanmış olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanunun 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan kesinleşmiş hükümler haricindeki düzenlemelerin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanununda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; “mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararlarının neticeleri itibariyle maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK'nın 7. maddesi ile CMK'nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle, sanık lehine olan uygulamanın belirlenerek yerine getirilmesi ve gereği için dosyanın, “Basit Yargılama Usulü” yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
    Bozmayı gerektirmiş olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, aynı Kanunun 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı yönünden sanığın kazanılmış hakkının infazda gözetilerek saklı tutulmasına, 23.06.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.









    Hemen Ara