Esas No: 2019/11353
Karar No: 2022/4962
Karar Tarihi: 23.06.2022
Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2019/11353 Esas 2022/4962 Karar Sayılı İlamı
12. Ceza Dairesi 2019/11353 E. , 2022/4962 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme
Hüküm : TCK'nın 136/1, 43/2, 53/1-2-3. maddeleri gereğince mahkumiyet
Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanık ...’ın, mağdur ... ile adı geçen mağdurun nişanlısı olan diğer mağdur ...’a ait kişisel veri niteliğindeki cep telefonu numaralarını, kullanıcısı olduğu cinsel içerikli sahte Facebook hesabında, mağdurların rızasına aykırı şekilde yayımlaması biçiminde sübut bulan eyleminin, TCK’nın 43/2. madde ve fıkrası kapsamında zincirleme şekilde verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu oluşturduğuna ilişkin yerel mahkemenin kabulünde dosya kapsamına göre bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin sübuta, haksız tahrik hükmünün ve takdiri indirim maddesinin uygulanmamasına ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- 10.01.2013 tarihli şikayet dilekçesinin içeriği ve dosya kapsamına göre; 07.01.2013 olan suçun işlendiği tarihin gerekçeli karar başlığına yazılmaması suretiyle CMK’nın 232/2-c. madde, fıkra ve bendine uyulmaması,
2- TCK'nın 136/1. madde ve fıkrasında bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası öngörülmüş iken, anılan madde ve fıkrada, suç tarihinden sonra ve karar tarihinden önce 06.03.2014 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6526 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 4. maddesi ile yapılan değişiklikle ceza miktarının iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası olarak belirlenmiş olması karşısında, TCK'nın 7/2. madde ve fıkrası gereğince, suçun işlendiği zamandaki kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunun ilgili tüm hükümlerinin somut olaya ayrı ayrı uygulanması ve her iki kanuna göre hükmedilecek sonuç cezalar belirlendikten sonra sanığın lehine olan kanunun tespiti ile lehe kanunun bir bütün halinde uygulanması ve bu durumun kararın gerekçesine yansıtılması suretiyle hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, temel cezanın asgari hadden hükmolunduğu açıklandıktan sonra, suç tarihinde yürürlükte bulunan ve sanığın lehine olan düzenleme nazara alınmaksızın, sanık hakkında TCK'nın 136/1. madde ve fıkrası uyarınca 2 yıl hapis cezası tayin edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
3- Kabul ve uygulamaya göre de:
a) TCK'nın 61/1. madde ve fıkrasında yer alan ölçütler nazara alınarak, aynı Kanunun 3/1. madde ve fıkrası gereğince işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddede öngörülen alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmedilmesi gerekirken, temel cezanın asgari hadden tayin edilmesine karar verilmesi,
b) T.C. Anayasa Mahkemesinin, TCK'nın 53. maddesine ilişkin olan 2014/140 Esas - 2015/85 Karar sayılı iptal kararının 24.11.2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış olması nedeniyle iptal kararı doğrultusunda TCK'nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, aynı Kanunun 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı yönünden sanığın kazanılmış hakkının infazda gözetilerek saklı tutulmasına, 23.06.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.