Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2010/1438 Esas 2011/3602 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/1438
Karar No: 2011/3602
Karar Tarihi: 18.04.2011

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2010/1438 Esas 2011/3602 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan)21. Hukuk Dairesi         2010/1438 E.  ,  2011/3602 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi


    Davacı,bağlanan yaşlılık aylığında SGK pirimlerinin hesaba katılmaması nedeniyle aylığının eksik ödendiğinden aylık fark alacağının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
    Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

    K A R A R

    Davacı 506 sayılı Yasanın Geçici 20. maddesi gereğince davalı Banka Özel Sandığı ve 506 sayılı Yasaya göre prim ödeyerek emekli olduğu halde aldığı yaşlılık aylığında SGK primlerinin hesaba katılmaması nedeni ile aylığının eksik ödendiğini belirterek fazlaya dair hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5000.00-TL aylık farkı alacağının tahsilini istemiştir.
    Mahkemece istemin reddine karar verilmiştir.
    Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacının davalı Bankaya ait sandıktan 1986 yılında Emekli olduğu, bağlanan yaşlılık aylığının 506 sayılı Yasaya tabi 1.1.2005-30.9.2007 tarihleri arasındaki çalışması nedeni ile 1.1.2005 tarihinden durdurulup, çalışmasının sona ermesini takip eden aybaşı olan 1.11.2007 tarihinden itibaren de davalı Banka-Sandığı tarafından yeniden bağlandığı görülmektedir.
    Uyuşmazlık davacının normal SSK primi ödeyerek çalıştığı 1.1.2005-30.9.2007 tarihleri arasındaki 2 yıl 9 aylık hizmetinin yeniden bağlanan emekli aylığında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği noktasındır.
    Bu yönüyle davanın yasal dayanağı davacının yaşlılık aylığına esas T.Garanti Bankası A.Ş. Memur ve Müstahdemleri Emekli ve Yardım Sandığı Vakfı Senedinin 67. maddesi ile aynı düzenlemeye paralel ve dava tarihinde yürürlükte olan 506 sayılı Yasanın 63. maddesidir. Vakıf senedinin 67/A maddesindeki ve 506 sayılı Yasanın 63/A maddesindeki yasal düzenlemelere göre ise, emeklilik aylığı almakta iken yeniden sigortalı olarak çalışmaya başlayanların talepleri halinde emekli aylıklarının çalışmaya başladıkları tarihte kesileceği, ve yeniden çalıştıkları süre zarfında 80. (78) maddeye göre prime esas kazançları üzerinden 78. (73) madde gereğince prim alınacağı, aylıkları kesilenlerden işten ayrılara emekli aylığı verilmesi için yazılı talepte bulunan sigortalıya aşağıdaki fıkra hükümlerine göre yeniden hesaplanacak emeklilik aylığının talep tarihini takip eden aybaşından başlanarak ödeneceği, bu sigortalılar için yazılı talep tarihine göre yeniden emekli aylığı hesaplanacağı ve bu aylığın önceden bağlanan veya yeniden yapılan hesaplamaya göre ödeneceği, hesaplanan yeni aylığın, eski aylıktan düşük olması halinde, eski aylığın esas alınacağı, ancak aylığı kesildikten sonra geçen prim ödeme gün sayılarının 65. (63) maddenin (A) fıkrasının (a) bendine göre aylık bağlama oranının tespitinde değerlendirileceği bildirilmiştir. Davacının birbirine paralel düzenlemeler içeren yasa hükümleri karşısında, sandıktan yaşlıklı aylığı almakta iken 506 sayılı Yasaya göre prim
    ödeyerek geçen çalışmalarının, yeninden bağlanacak yaşlılık aylığına katılması Anayasal sosyal güvenlik hukuku uygulamalarının doğal bir sonucudur. Bu çalışmanın sosyal güvenlik destek primine tabi bir çalışma olmayıp, 506 sayılı Yasanın 78. maddesi gereğince primi ödenen bir çalışma da olduğu gerçeği karşısında olayda 2829 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanmayacağı da ortadır.
    Yapılacak iş; davacının 1.1.2005-30.9.2007 tarihleri arasında tüm sigorta kollarına tabi olarak pirim ödenen sürelerinin, 01.11.2007 tarihinden itibaren yeniden bağlanan yaşlılık aylığı bağlama oranının tespitinde değerlendirilerek, bağlanacak olan yaşlılık miktarı ile şu anda yapılan ödemeleri arasında fark bulunup bulunmadığını Kurumdan sormak, farkın bu nedene dayalı olarak oluştuğunun tespiti halinde ise davacının talebi gereğince bir karar vermekten ibarettir.
    Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinnde davacıya iadesine 18.04.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Hemen Ara