Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/1311 Esas 2022/6210 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/1311
Karar No: 2022/6210
Karar Tarihi: 27.06.2022

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/1311 Esas 2022/6210 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2022/1311 E.  ,  2022/6210 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVALILAR :

    Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı; avukat olduğunu, davalının eşinin trafik kazası sonucu ölümü ile ilgili olarak kusurlulara karşı açılacak tazminat davası için davalı ile avukatlık ücret sözleşmesi imzaladığını, tazminat davasının kabulle sonuçlandığını, karar gereği hükmedilen tazminatın tahsili için icra takibi başlattığını, bu aşamada davalı tarafından haksız olarak azledildiğini, vekalet ücretinin tahsili için başlattığı takibin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek; vaki itirazın iptaline ve lehine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı; azilnamede ayrıntıları ile izah edilen nedenlerle davacıyı vekillik görevinden haklı olarak azlettiğini, davacının ücret talep edemeyeceğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile Sakarya 6. İcra Müdürlüğünün 2012/4013 takip sayılı dosyasındaki asıl alacak miktarı 29.235 TL kabul edilerek bu bedele ilişkin davalı borçlunun itirazının iptaline, takibin bu bedel üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, dair verilen karar, davalı tarafın temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 26/02/2015 tarihli ve 2014/14628 E.- 2015/5959 K. sayılı kararıyla; mahkemece, davalının yargılama sırasında ileri sürdüğü ve azilnamede açıkça belirttiği azil nedenleri üzerinde durulmadığı, davacının azlinin haklı olup olmadığını tartışılmadığı ve davacının yanlış takip ve davalar açarak davalıyı zarara uğrattığı tespit edilmesine rağmen davacı hakkında vekalet ücreti hesabı yapılan çelişkili bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm kurulduğu, hal böyle olunca, mahkemece, davalının savunmasında ve azilnamesinde bildirmiş olduğu azil nedenleri ile ilgili ayrı ayrı inceleme ve değerlendirme yapılmak suretiyle azlin haklı olup olmadığı irdelenerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanlış değerlendirmelerle yazılı şekilde hüküm kurulmuş olmasının usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle bozulmuştur.
    Bozma üzerine yapılan yargılama sonucunda mahkemece; davanın kısmen kabulüyle Sakarya 6.İcra Müdürlüğünün 2012/4013 takip sayılı dosyasındaki asıl alacak miktarı 3.966,97 TL kabul edilerek bu bedele ilişkin davalı borçlunun itirazının iptaline, takibin bu bedel üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine dair verilen karar, tarafların temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 05/12/2019 tarihli ve 2016/28973 E. - 2019/12149 K. sayılı kararıyla; bozmaya uyulduğu halde bozma ilamı doğrultusunda azil nedenleri üzerinde ayrı ayrı inceleme ve değerlendirme yapılmaksızın azlin haklı kabul edildiği, böylece bozma ilamının gereğinin yerine getirilmediği, öte yandan davacının hakettiği kabul edilen vekalet ücretinden davalıların zarara uğradığı kabul edilen miktarın mahsubu suretiyle HMK’nun 26. maddesine aykırı karar verildiği; tarafların, davalıların zararlarının tazmini amacı ile davacı avukat hakkında başlattıkları takibe itiraz üzerine Sakarya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/472 E. sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açtıklarını bildirmiş olup, mahkemece bu hususun da araştırılması gerektiğinden bahisle gerekçesiyle bozulmuştur.
    Bozmaya uyan mahkemece; davanın kısmen kabulüyle Sakarya 6.İcra Müdürlüğünün 2012/4013 takip sayılı dosyasındaki asıl alacak miktarı 20.925,97 TL kabul edilerek bu bedele ilişkin davalı borçlunun itirazının iptaline, takibin bu bedel üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2- Avukatın vekil olarak borçları, Türk Borçlar Kanunu'nun 505 (Mülga Borçlar Kanunu 389. madde) ve devamı maddelerinde gösterilmiş olup, vekil adı geçen Kanunun 506. maddesine (Mülga Borçlar Kanunu 390. madde) göre müvekkiline karşı vekaleti sadakat ve özen ile ifa etmekte yükümlüdür. Vekil, sadakat borcu gereği olarak müvekkilinin yararına olacak davranışlarda bulunmak, ona zarar verecek davranışlardan kaçınmak zorunluluğundadır. “Özen borcu” ile ilgili Avukatlık Kanunu'nun 34. maddesinde mevcut olan; “Avukatlar, yüklendikleri görevleri, bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık ünvanının gerektirdiği saygı ve güvene yakışır bir şekilde hareket etmekle yükümlüdürler.” şeklindeki hüküm ise, avukatlık mesleğinin bir kamu hizmeti olması nedeniyle, Türk Borçlar Kanunu'nun 506. maddesinde düzenlenen vekilin özen borcuna göre çok daha kapsamlı ve özel bir düzenlemedir. Buna göre avukat, üzerine aldığı işi özenle ve müvekkili yararına yürütüp sonuçlandırmakla görevli olduğu gibi, müvekkilinin kendisi hakkındaki güveninin sarsılmasına neden olacak tutum ve davranışlardan da titizlikle kaçınmak zorundadır. Aksi halde avukatına güveni kalmayan müvekkilin avukatını azletmesi halinde azlin haklı olduğunun kabulü gerekir. Gerçekten de avukat, görevini yerine getirirken gerekli özen ve dikkati göstermemiş, sadakatle vekaleti ifa etmemiş ise, müvekkilinin vekilini azli haklıdır. Avukatlık Kanununun 174. maddesinde, “Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.” hükmü mevcut olup, bu hükme göre azil işleminin haklı nedene dayandığının kanıtlanması halinde müvekkil avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü değildir. Dairemizin kökleşmiş içtihatlarına göre; haklı azil halinde, ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edilebilir. Buna karşılık haksız azil halinde ise avukat, hangi aşamada olursa olsun, üstlendiği işin tüm vekalet ücretini talep etme hakkına sahiptir.
    Somut olayda; mahkemece, davacı avukatın yanlış takip ve davalar açarak Kocaeli 5.İcra Müdürlüğünün 2011/3981 sayılı dosyasında davalının gereksiz yere 16.969 TL ödemesine sebebiyet verdiği, azlin haklı olduğu değerlendirilmiş olup, mahkemenin bu yöndeki kabulünde bir usulsüzlük bulunmamaktadır.
    Bu durumda mahkemece; davacı avukatın, davalılar adına takip ettiği Sakarya 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/373 Esas sayılı dava dosyasında 15/09/2009 tarihinde karar verildiği, kararın temyizi üzerine azil tarihinden sonra 11/06/2013 tarihinde onandığı, kaldı ki sonrasında ilgili davanın davalılarından ... (...) Sigorta A.Ş vekilinin karar düzeltme talebi kabul edilerek hükmün bozulduğu, haklı olduğu kabul edilen azilin yapıldığı tarihi itibariyle kesinleşmiş bir iş bulunmadığı nazara alınarak davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle kısmen kabulüne karar verilmiş olması, doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının tüm temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nın 428 inci maddesi gereğince davalılar yararına BOZULMASINA, fazla alınan 276,70 TL harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 357,37 TL harcın da istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, 6100 sayılı HMK'nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.






    Hemen Ara