20. Hukuk Dairesi 2012/3481 E. , 2012/5013 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan 15.04.2009 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalılar ... ve bir kısım arkadaşları vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 15.03.2011 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden ... ve arkadaşları vekili Avukat M. ... geldi, diğer taraftan gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... Yönetimi 30.07.2002 tarihli dilekçesiyle, ... köyü 628 parsel sayılı taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu halde davalı gerçek kişiler adına tespitinin kesinleşerek yolsuz olarak tapuya kayıt edildiği, tapu kaydının iptali ve orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece davanın kabulüne, çekişmeli parselin tapu kaydının iptaline ve orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı ... ve bir kısım arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastroda gerçek kişi adına kesinleşen parselin tapu kaydın iptal ve tesciline ilişkindir.
Çekişmeli parselin bulunduğu yerde dava tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamıştır.
1983 yılında yapılan genel kadastroda 628 parsel sayılı 11000 m2 yüzölçmündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... ve arkadaşları adına tespit edilmiş, ... itirazının vazgeçme nedeniyle reddine ilişkin kadastro mahkemesinin 1987/697-167 sayılı kararının kesinleşmesiyle, tespit gibi 18.07.1988 tarihinde tapuya kayıt edilmiştir.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve eski tarihli memleket haritası, amenajman planı ve hava fotoğraflarının uygulanmasına dayalı araştırma inceleme ve keşif sonucu düzenlenen uzman bilirkişi raporuyla çekişmeli parselin orman sayılan yerlerden olduğu belirlenip, orman sayılan yerlerde kadastro yolu ile yolsuz oluşan tapu kaydının hukuki değerinin bulunmadığı, 5841 sayılı Yasanın 2. maddesiyle değişik 3402 sayılı Yasanın 12. maddesine eklenen üçüncü tümcesinde yer alan “İddia ve taşınmazın niteliğine ….” ibaresiyle, 5841 sayılı Yasanın 3. maddesiyle 3402 sayılı Yasaya eklenen 10. maddesinin tamamının, Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 tarih 2009/31 esas 2011/77 sayılı kararı ile iptal edildiği,
iptal kararının 23 temmuz 2011 tarih 28003 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdiği, 766 sayılı Yasanın 31/2. maddesi ve gerekse 3402 sayılı Yasanın 12/3 maddesinde, özel mülkiyete konu olamayacak, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler, başka deyişle “Kamu malı” savıyla açılacak davalarda 3402 sayılı Yasanın 12/3 maddesinde düzenlenen hak düşürücü sürenin uygulanamayacağı konusundaki Yargıtay kararları yerleşik içtihat halini aldığı (Örneğin: Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun 08.05.1987 tarih 1986/3 esas ve 1987/4 karar sayılı ilamı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 gün ve 2002/1-19 E. 2002/97 K.; 09.06.2004 gün ve 2004/1-335 E. 2004/354 K.; Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 09.12.2006 gün ve 2006/4206 – 4268; Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 11.03.2008 gün ve 2008/1911-3034; 20. Hukuk Dairesinin 03.04.2008 gün ve 2008/1564-5261 sayılı kararları gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik yoktur. Ancak; 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 16. maddesi ile 3402 sayılı Yasaya eklenen 36/A maddesinde “Kadastro işlemi ile oluşan tespit ve kayıtların iptali için devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından kayıt lehtarına karşı kadastro mahkemeleri ile genel mahkemelerde açılan davalarda davalı aleyhine vekâlet ücreti dahil, yargılama giderine hükmolunmaz.” ve 17. maddesi ile eklenen geçici 11. maddesine göre; “Bu kanunun 36/A maddesi hükmü, henüz infaz edilmemiş yargı kararlarındaki vekâlet ücreti dâhil yargılama giderleri için de uygulanır.” hükmü gereğince davalılar aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değil ise de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir. Bu sebeple, hüküm fıkrasında yer alan vekalet ücreti ve yargılama giderlerine yönelik iki, üç ve dört numaralı bentlerinin tamamen hükümden çıkartılarak bunun yerine “6099 sayılı Yasa ile 3402 sayılı Yasaya eklenen 36/A maddesi gereğince yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına” cümlesinin yazılması ve sonraki bent numaralarının buna göre yeniden düzenlenmesi suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi göndermesiyle H.Y.U.Y.’nın 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 16. Maddesi ile getirilen 3402 sayılı Yasanın 36/A maddesi gereğince, temyiz eden davalı taraf aleyhine temyiz harcına hükmedilmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatıran davalılara iadesine, davacı yönetim Yargıtaydaki duruşmaya gelmediğinden Yargıtaydaki duruşma için avukatlık ücretine hükmedilmesine yer olmadığına 03/04/2012 günü oybirliği ile karar verildi.