Esas No: 2011/334
Karar No: 2011/3111
Karar Tarihi: 04.04.2011
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2011/334 Esas 2011/3111 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Davacı ... vekili Avukat ... ile davalılar 1-... 2-... 3-... 4-... 5-... 6-... vekili Avukat ... aralarındaki tazminat davası hakkında Gündoğmuş Asliye Hukuk (İş) Mahkemesinden verilen 18.06.2009 gün ve 25-55 sayılı kararın Onanmasına ilişkin Dairemizin 27.09.2010 gün ve 16758-9027 sayılı ilamına karşı davalılar vekili tarafından süresi içinde karar düzeltme yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
K A R A R
İstek nitelikçe maddi yanılgının düzeltilmesi istemine ilişkindir.
İş mahkemelerinden verilen kararlar ve buna bağlı Yargıtay ilamına karşı karar düzeltme yolu bulunmamaktadır. Ne var ki; Yargıtay onama ve bozma kararlarında maddi yanılgı bulunması halinde usuli kazanılmış haktan söz edilemeyeceği, giderek maddi yanılgının düzeltilmesi gerektiği Yargıtay"ın oturmuş ve yerleşmiş içtihatlarındandır.
Davacılar, murisleri ...’in davalılar murisi işyerinde hizmet akdi ile çalışırken üzerine kaya düşmesi nedeniyle meydana gelen iş kazası sonucu ölümü nedeniyle maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuşlardır.
Mahkemece, Ceza davasında alınan işgüvenliği uzmanlarınca düzenlenen bilirkişi raporu esas alınarak, müteveffanın 2/8, işveren ...’in 3/8 oranında kusurlu oldukları, olayda 3/8 oranında da kaçınılmazlığın etkisi bulunduğu kabul edilerek, davalılar murisinin 3/8 kusuru üzerinden alınan bilirkişi hesap raporuna göre Bağ-Kur tarafından bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değeri düşülerek davacı eş ... için 15.806 TL maddi 1000 TL manevi, çocuk Münevver için 676 TL maddi, çocuk ...için 77 TL maddi, çocuk... için 1902 TL maddi, çocuk Süleyman için 2911TL maddi tazminat, tüm çocuklar için 250 şer TL manevi tazminata hükmolunmuştur.
Davalılar temyizi üzerine Dairemizin 27.09.2010 gün ve 2009/16758Esas 2010/9027 Karar sayılı kararı ile hükmün onanmasına karar verilmiştir.
Karar düzeltme isteminde bulunan davalılar, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 22.01.2009 gün ve 2008/9510 Esas, 2009/354 sayılı Kararı ile olayın hizmet sözleşmesinden kaynaklanması nedeniyle iş mahkemesinin görevli olduğunun kesinleştiğini, kusur oranının mahkemece yeniden tesbitinin gerektiğini ileri sürerek incelemede rastlanacak diğer kanıtlarda değerlendirilerek hükmün bozulmasını talep etmişlerdir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacılar murisinin davalılar murisine ait bahçede kazma kürekle kaya temizleme işinde gündelikçi olarak çalıştığı, üzerine kaya düşmesi neticesinde ezilerek öldüğü, sanığın yargılama sırasında ölmesi nedeniyle ceza davasının düşürülmesine karar verildiği, davalılar murisinin beyanına göre hizmet akdinin söz konusu olduğu, esasen, davacıların dava dilekçesinde ve Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin bozma ilamında da olayın hizmet sözleşmesinden kaynaklandığı sonucuna varıldığı anlaşılmaktadır.
506 sayılı Yasa"nın olay tarihinde yürürlükte bulunan 27. ve müteakip maddelerinde işverenin iş kazasını en geç iki gün içinde Sosyal Sigortalar Kurumuna bildirmekle yükümlü olduğu, haber verme kağıdındaki bildirilen olayın iş kazası sayılıp sayılmayacağı hakkında gerekirse Kurum’ca soruşturma yapılabileceği ve varılan sonucun en geç üç ay içinde ilgililere yazı ile bildirileceği, ilgililerce yetkili mahkemeye başvurularak Kurum kararına itiraz olunabileceği, itiraz halinde Kurum kararının ancak mahkeme kararının kesinleşmesi ile kesin hale geleceği bildirilmiştir. Öte yandan Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından karşılanmayan zararın ödetilmesine ilişkin davalarda (tazminat davaları) öncelikle zararlandırıcı sigorta olayının iş kazası niteliğinde olup olmadığı, haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için Kurum tarafından hak sahiplerine bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin belirlenen tazminattan düşülmesi gerektiği Yargıtay"ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir.
Somut olayda, Sosyal Sigortalar Kurumunun olaydan haberdar edilmediği anlaşılmaktadır. Bu bakımdan tazminat davasının niteliği göz önünde tutularak öncelikle hak sahiplerine Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından iş kazası nedeniyle 506 sayılı Yasa"nın 23. ve 92. maddelerine göre aylık bağlanıp bağlanmadığının araştırılması, bağlanmış ise, bildirilen miktarın tazminattan düşülmesi, gelir bağlanmamış ise bu yön hak sahiplerinin tazminat hakkını doğrudan etkileyeceğinden hak sahiplerine gelir bağlanması için Sosyal Sigortalar Kurumuna başvurması, taleplerinin kurumca kabul edilmemesi halinde Sosyal Sigortalar Kurumu ve hak alanını etkileyeceğinden işveren aleyhine tesbit dava açması için önel verilmesinde yasal zorunluluk olduğu açıktır.
Öteyandan, olayın iş kazası sonucu meydana geldiğinin belirlenmesi halinde de, Bağ-Kur tarafından bağlanan ölüm aylıklarının rücu davasına konu olup olmadığı, her iki Kurum tarafından ayrı ayrı bağlanan ölüm aylığı ve iş kazası ölüm gelirlerinin 506 sayılı yasanın 92. maddesine göre birleştirilmesinin söz konusu olup olmayacağı da araştırılmalıdır.
Mahkemece açıklanan doğrultuda işlem yapılmaksızın Sosyal Sigortalar Kurumu"nun taraf olmadığı tazminat istemli bu davada olayın iş kazası olduğunun kabulüyle, bu yönde ceza davasında alınan bilirkişi raporu esas alınarak sonuca gidilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Davalıların temyiz itirazlarının kabulüyle mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle bozulması gerekirken, Dairemizce maddi hata sonucu, davalıların temyiz itirazların reddiyle karar onanmıştır.
Hal böyle olunca davalıların karar düzeltme talepleri, maddi hata talebi olarak kabul edilmeli ve Dairemizin 27.09.2010 tarihli onama kararı kaldırılmalı ve mahkeme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Dairemizin 27.09.2010 günlü 2009/16758 Esas, 2010/9027 Karar nolu onama kararının kaldırılmasına, mahkemenin 18.06.2009 tarihli kararının BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 04.04.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.