20. Hukuk Dairesi 2011/16954 E. , 2012/4939 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında .../B. ... mahallesi 236 ada 41, 42, 43, 47, 237 ada 5, 7, 8, 232 ada 36 ve 101 ada 22 parsel sayılı taşınmazlardan, 232 ada 36 parsel maliki tespit edilemediği için, diğer parsellerin tümü ise Mehmet oğlu ... zilyetliğinde olduğu beyanlar hanesine şerh verilerek, Eskişehir Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 14.01.2000 gün ve 1040 sayılı kararı ile kabul edilen Kocatepe Tarihi Siti içinde kaldığı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla edinilemeyecek yerlerden olduğundan söz edilerek 2863 sayılı Yasanın 11. maddesi gereğince tarla ve bahçe niteliği ile Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı gerçek kişi, taşınmazların kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle adına tapuya tescilini istemiştir. Mahkemece dava konusu taşınmazların birinci ve ikinci derecede arkeolojik sit alanı dışında olduğu, üzerinde kültür varlığının bulunmadığı ve tarla vasfında olduğu anlaşıldığından davanın kabulüyle dava konusu parsellerin davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamıştır.
1) Davalı Hazinenin 232 ada 36 parsele yönelik temyiz itirazları bakımından; İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre, adına tescil kararı verilen kişi yararına 3402 sayılı Yasanın 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, oybirliği ile karar verildi.
2) Davalı Hazinenin 236 ada 41, 42, 43 ve 47, 237 ada 5, 7 ve 8 ile 101 ada 22 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Davacının davası zemine yöneliktir. Davalı Hazine tarafından muhdesata yönelik olarak bir dava açılmamış, dava konusu taşınmazlar kadastro tutanaklarında belirtilen hukuksal nedenlere dayanılarak davalı Hazine adına tesbit edilmiştir. Davacı taraf, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak çekişmeli taşınmazların adına tescili gerektiğini öne sürüp dava açmıştır.
Kültür Bakanlığı Eskişehir Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 14.01.2000 gün ve 1040 sayılı kararıyla; Afyon ve Kütahya İllerinin sınırlarında kalan ve 22.10.1981 gün ve 17492 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Bakanlar Kurulunun 31.08.1981 gün ve 8/3580 sayılı kararı gereğince, ekli haritada Dumlupınar ve Kocatepe Tanıtma Merkezlerinin 500 metrelik bantla bir birine bağlanması ile oluşturulan Başkomutanlık Tarihi Milli Parkının Dumlupınar kısmının, Bursa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 03.04.1990 gün ve 1067 sayılı kararına uygun olarak, tarihi sit alanı olarak tescil edildiği; ancak, Kocatepe kısmının değerlendirilmediğine değinilerek, Başkomutanlık Milli Parkının ... İli sınırlarında kalan Dumlupınar kısmının tescili ile ilgili Bursa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 03.04.1990 gün ve 1067 sayılı kararının geçerli olduğu ve Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun 19.04.1996 gün ve 421 sayılı kararına göre işlem yapılması uygun görülmüştür.
Mahkemece sit alanlarını belirleyen haritaların uygulanmasına dayalı araştırma, inceleme ve keşif sonucu düzenlenen uzman bilirkişi raporuyla çekişmeli parsellerin, Başkomutanlık Milli Parkı"nın Kocatepe bölümü için ilan edilen ve tescil edilen sit alanı içinde kaldığı; ancak, davacı taraf yararına kadastro tesbit gününden önce, 3402 sayılı Kadastro Yasasının 14. maddesi hükmünde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçe gösterilerek davanın kabulü yönünde hüküm kurulmuşsa da, 2873 sayılı Milli Parklar Yasasının 15. maddesi ile bu yasa kapsamına giren yerlerin özel mülkiyete konu teşkil edecek biçimde tapuya tescili ve zilyetlikle yoluyla kazanılması olanağı bulunmadığı gözetilerek, davanın reddine karar verilmesi gerekirken (Hukuk Genel Kurulunun 09.11.1988 gün ve 1988/8-542 E.- 893 K., Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 05.05.2003 gün ve 2002/8569 E.- 2003/3161 K., 12.07.2005 gün ve 2005/3703 E.- 2005/5342 K., 7. Hukuk Dairesinin 17.02.2004 gün ve 2003/3655 E.- 2004/440 K. ve 1. Hukuk Dairesinin 02.07.2008 gün ve 2008/6404 E.-2008/8270 K. sayılı kararları bu yöndedir), davanın kabulü yolunda hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: 1) Yukarda 1. bendde açıklanan nedenlerle, davalı Hazinenin 232 ada 36 parsele yönelik temyiz itirazının reddi ile bu parsele ilişkin hükmün ONANMASINA,
2) Yukarda 2. bendde açıklanan nedenlerle, davalı Hazinenin 236 ada 41, 42, 43, 47, 237 ada 5, 7, 8 ve 101 ada 22 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 02/04/2012 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
Dava konusu taşınmazların kadastro tespitlerinden önce 2873 Sayılı Milli Parklar Kanununun 3. maddesi gereğince Bakanlar Kurulu tarafından ilan edilen milli park alanında kalması nedeniyle Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 14.01.2000 gün 1040-1041 sayılı kararları ile Kocatepe Tarihi Sit Alanı olarak tescil edildiği toplanan deliller ve dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Taraflar arasında bu konuda uyuşmazlık da bulunmamaktadır.
2873 Sayılı Kanunun 15. maddesi gereğince milli park alanında kalan taşınmazların zilyetlikle kazanılması mümkün değil ise de, kanunun 5. maddesinde milli park alanları içerisinde kalan gerçek ve tüzel kişilere ait taşınmazların kamulaştırılacağı öngörülmüştür.
Bu hükümden kanunun kazanılmış haklara dokunmadığı, yeni yasa ve düzenleyici kuralların geriye yürütülemeyeceği ve tamamlanmış hukuki durumları etkilemeyeceği, onlar üzerinde hukuki sonuç doğurmayacağı anlaşılmaktadır. Ayrıca; taşınmazlar 5663 sayılı Yasa ile değişik 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 11. maddesi kapsamına giren yerlerden de değildir. Dosya içeriğinden taşınmazların milli park alanı olarak ilan edildiği tarihe kadar davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla mülk edinme koşullarının gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan nedenlerle yerel mahkemenin kararı doğru olup ONANMASI görüşü ile çoğunluğun BOZMA kararına katılmıyorum.