Esas No: 2015/13842
Karar No: 2015/6725
Karar Tarihi: 29.12.2015
Yargıtay 21. Ceza Dairesi 2015/13842 Esas 2015/6725 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Tebliğname No : KYB - 2015/367745
Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 04.11.2015 gün ve 2015/22488/71183 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 04.11.2015 gün ve KYB.2015/367745 sayılı ihbarnamesi ile;
Dolandırıcılık ve resmi resmi belgede sahtecilik suçlarından sanık .........’nun, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 157/1 (2 kez), 52/1 ve 204/1(2 kez) maddeleri uyarınca 2 kez 1 yıl hapis ve 100,00 Türk lirası adli para cezası ve 2 kez de 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Ankara 14. Asliye Ceza Mahkemesinin 15/01/2015 tarihli ve 2013/359 esas, 2015/16 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre, sanığın birlikte inşaat işleri yaptığı kardeşi olan katılan ......... adına 29/08/2008 düzenleme tarihli, 30/10/2008 ve 30/12/2008 ödeme günlü iki ayrı senedi asansör yapımı karşılığında ....... İnşaat isimli firmaya verdiği, senet alacaklısının katılan hakkında icra takibi yapması sonucunda katılanın şikayeti üzerine başlatılan soruşturmada, sanığın senetlerdeki imzaların kendisine ait olduğunu ikrar etmesi ve bilirkişi raporu ile imzaların sanığa ait olduğunun belirlenmesi şeklinde gerçekleşen somut olayda, Ankara 14. Asliye Ceza Mahkemesince iki ayrı senet tanzim edildiği gerekçesiyle her bir senet için ayrı sahtecilik ve dolandırıcılık suçundan hüküm kurulmuş ise de suça konu senetler üzerindeki düzenleme tarihlerinin 29/08/2008 olarak belirtilmesi ve senetlerin farklı zamanlarda düzenlendiğine ve adı geçen firmaya verildiğine dair kesin delil bulunmadığının anlaşılması karşısında, sanığın eyleminin kül halinde 5237 sayılı Kanun"un 157/1 ve 204/1. maddelerinde öngörülen dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını oluşturacağı, ancak sahte belge sayısı dikkate alınarak anılan Kanun"un 61. maddesi uyarınca temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak tayini gerektiği gözetilmeden, iki senet tanzim edilmesi nedeniyle iki ayrı sahtecilik ve dolandırıcılık suçu oluştuğu kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca, anılan kararın bozulması istenilmiş olmakla, Dairemize gönderilen dosya incelenerek gereği görüşüldü:
7201 sayılı Tebligat Kanununun 10. maddesi; "Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartiyle her yerde tebligat yapılması caizdir. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır." hükmünü amirdir. Aynı Yasanın 21. maddesinin 2. fıkrasında ise; "Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır." denilmektedir.
İncelenen dosya içeriğine göre; sanık her ne kadar Cumhuriyet savcısı huzurunda verdiği 19.04.2013 günlü ifadesinde; .............adresini beyan etmiş ise de, kovuşturma sırasında yakalama emri üzerine Erzurum 4. Asliye Ceza Mahkemesince alınan 02.10.2014 günlü savunmasında .......... adresini beyan etmiştir. Ayrıca sanığın müteaddit defalar ....................... adresinden arandığı halde temin edilemediği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Sanığın bilinen en son adresi, savunmasında beyan ettiği ..........................adresi olup, 7201 sayılı Tebligat Kanununun 10. maddesi uyarınca, gerekçeli kararın öncelikle bilinen en son adrese tebliğe çıkarılması, bu şekilde tebliğinin mümkün olamaması halinde ancak Tebligat Kanununda sayılan diğer tebliğ yöntemlerinin denenmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, yokluğunda verilen hükmün, sanığın bilinen en son adresi olan ................... adresi yerine, doğrudan mernis adresine tebliğ edilmesinin usulüne uygun olmadığı cihetle, hüküm henüz kesinleşmemiş olup, kesinleşmeyen hükmün, olağanüstü bir yasa yolu olan kanun yararına bozma yasa yolu ile incelenmesi mümkün olmadığı cihetle, kanun yararına bozma istemine atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce bu aşamada yerinde görülmediğinden, istemin CMK"nun 309. maddesi uyarınca REDDİNE, dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 29.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.