Esas No: 2012/3731
Karar No: 2012/4883
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2012/3731 Esas 2012/4883 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Taraflar arasında, orman tahtidine itiraz davası vardır. Taşınmazın üç tarafının orman, bir tarafının deniz ile çevrili olduğu, bu nedenle orman bütünlüğü içinde olduğu saptanmıştır. Dava, Orman Yönetimi tarafından açılmış olup mahkemece davanın reddine karar verildiği halde, kararın düzeltilmesi istenmiş ve davalıların karar düzeltme talepleri reddedilmiştir. Taşınmaz tapuda kayıtlı olduğu için davanın reddi halinde özel mülkiyete açılması da söz konusu olmadığı gibi 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 17. maddesi kapsamında da düşünülemez. Kararda geçen kanun maddeleri: 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 1/E, 1/F ve 1/J maddeleri.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki orman tahtidine itiraz davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 23/11/2011 gün ve 2011/14470 - 2011/13206 sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmiş, süresi içinde davacı ... Yönetimi ve davalı ... ve arkadaşları tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
1) Dairemiz kararı bu konulara cevap teşkil edecek nitelikte olduğu gibi, tarafların dayandığı Urla Asliye Hukuk Mahkemesinin 1979/64-1980/101 sayılı Dava dosyasında Orman Yönetimi taraf olmadığından, Orman Yönetiminin katılımı olmaksızın oluşan tapu kaydı Yönetimi bağlamayacağı gibi, çekişmeli taşınmazın üç tarafının orman, bir tarafının da deniz ile çevrili olduğu, bu haliyle orman için açıklık niteliği taşıdığı ve orman bütünlüğü içinde olduğu sabit olduğundan davalılar ... ve ...’nun karar düzeltme istemlerinin REDDİNE, 6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi göndermesiyle H.Y.U.Y."nın 442. maddesi uyarınca takdiren 203.00.-TL. para cezasının düzeltme isteyenden alınmasına,
2) Davacı ... Yönetiminin karar düzeltme istemine gelince: Dairenin 23.11.2011 tarihli bozma kararında; dava, Orman Yönetimi tarafından açılmış olup mahkemece davanın reddine karar verildiği halde, “Mahkemece taşınmazın orman bütünlüğü içinde bulunduğu gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, özel mülkiyete açılmasını sağlayacak biçimde kabulü yolunda hüküm kurulması” denilmiş olması, bilgisayar yazım hatasından kaynaklanmakta olup, Dairenin 23.11. 2011 gün ve 2011/14470-13206 sayılı bozma kararındaki “Mahkemece taşınmazın orman bütünlüğü içinde bulunduğu gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, özel mülkiyete açılmasını sağlayacak biçimde kabulü yolunda hüküm kurulması” cümlesinin kaldırılarak, yerine “Mahkemece taşınmazın orman bütünlüğü içinde bulunduğu gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, özel mülkiyete açılmasını sağlayacak biçimde reddi yolunda hüküm kurulması” cümlesinin yazılması suretiyle daire kararının düzeltilmesine 02/04/2012 günüde oyçokluğu ile karar verildi.
Çekişmeli 1635 parsel sayılı 7973 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, 28/01/1982 tarihinde yapılan arazi kadastrosu sırasında asliye hukuk mahkemesinin 1974/64 - 1980/41 sayılı tescil kararının Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 10/08/1980 tarih ve 7945 - 7797 sayılı kararı ile onandığı, Hazine vekilinin tashihi karar talebinin 8. Hukuk Dairesinin 20/04/1981 tarih ve 1981/4931 - 4603 sayılı kararı ile ret edildiği ve kesinleştiği belirtilerek ... ve ... adlarına tespit edilmiş, kadastro komisyonun kararı kensinleşerek 15/10/1987 tarihinde tapuya tescil edilmiştir.
Yörede 1997 yılında orman kadastrosu yapılmış, 14/02/2007 tarihinde ilan edilmiş, ... vekili 13/08/2007 günlü dilekçesi ile dava konusu 1635 sayılı parselle birlikte bir çok parselin orman sayılan yerlerden olduğu iddiası ile orman tahdidine itiraz davası açmış; mahkemece 25/01/2010 günlü ara kararı ile tefrik kararı verilerek 1635 sayılı parselle ilgili davaya bu dosya üzerinden davası olunmuş,
Yerinde 30/10/2010 tarihinde keşif yapılmış, üç orman yüksek mühendisi bir ziraat yüksek mühendisi ve kadastro teknisyeninden oluşan bilirkişi heyeti 08/11/2010 tarihli gerekçeli raporlarında taşınmazın orman kadastrosu sırasında 60, 61 ve 62 nolu orman sınır noktaları ile belirlenen, orman sınırları dışında bırakıldığını, 1957 tarihli hava fotoğrafı ve 1962 tarihli memleket haritasında beyaz renkli orman dışı alanlar içinde bulunduğunu, eğimin %3 olduğunu, toprak yapısında humus ve kök kalıntısı bulunmadığını belirterek orman sayılmayan yerlerden olduğunu bildirmişlerdir.
Yerel mahkemece bilirkişi raporları esas alınarak davanın reddine karar verilmiş; Orman Yönetimi vekilinin temyizi üzerine, Dairemizin 23/11/2011 gün ve 2011/14470 - 13206 sayılı kararı ile özetle; taşınmazın üç yönden devlet ormanına, bir yönden de denize sınır olması nedeniyle orman bütünlüğü içinde yer aldığı, Asliye hukuk mahkemesin 1979/64 esas sayılı dosyasında Orman Yönetimi taraf olmadığı için yönetimi bağlamayacağı ve tescil kararının infaz edilmediği belirtilerek taşınmazın orman bütünlüğü içinde olduğu gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, özel mülkiyete açılmasını sağlayacak biçimde kabulü yolunda hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle hüküm bozulmuştur. Orman Yönetiminin, hüküm bozulduğu halde, "davanın reddine karar verilmesi" şeklindeki cümlenin maddi hata olduğunu belirterek, bu hatanın düzeltilmesi, davalılar vekilinin taşınmazın asliye hukuk mahkemesinin tescil kararına dayanılarak tesbit edildiğini, orman sayılmayan yerlerden olduğunu belirterek kararın düzeltilmesini talep etmeleri üzerine, Dairenin 02/04/2012 gün ve 2012/3731 - 4883 sayılı kararı ile davalıların karar düzeltme taleplerinin reddine, Orman Yönetiminin talebinin kabulüne, 23/11/2011 günlü bozma kararındaki cümlenin kaldırılarak yerine " Mahkemece taşınmazın orman bütünlüğü içinde bulunduğu gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, özel mülkiteye açılmasını sağlayacak biçimde reddi yolunda hüküm kurulması" cümlesinin yazılması suretiyle daire kararının düzeltilmesine oyçokluğu ile karar verilmiştir.
Dava, Orman Yönetimi tarafından açılan orman kadastrosuna itiraz davasıdır.
Mahkemece yöntemine uygun araştırma ve inceleme yapılmış, bilirkişi heyetinin gerekçeli raporlarından, çekişmeli taşınmaz ve çevresinin 1957 tarihli hava fotoğrafları ve 1962 tarihli memleket haritasında açık alanda kaldığı, orman sayılamayan yerlerden olduğu anlaşılmıştır. Asliye hukuk mahkemsinde görülen tescil davasında, Hazine davalı olarak taraftır. Tescil kararı, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinde onanarak kesinleşmiş, o tarihlerde yapılan arazi kadastrosu sırasında da kesinleşmiş tescil kararı dikkate alınarak davalılar adına tespit yapılıp, 15/10/1987 tarihinde tapuya tescil edilmiştir.
Tescil kararları inşaî - ihdasi (kurucu - yenilik doğurucu) kararlar olup, mülkiyet hakkı, bu kararların kesinleştiği anda kazanılır (YİBK 04/12/1998 gün ve 4/3 sayılı kararı). Bu nedenle, tescil kararının infaz edilmediği gerekçesi yerinde olmadığı gibi, kararın kesinleştiği 08/06/1981 tarihinden sonra 28/01/1982 tarihinde yapılan kadastro sırasında da tescil kararı uygulanarak taşınmaz davalılar adına tesbit edilmiş ve 15/10/1987 tarihinde tapuya tescil edilmiştir. Taşınmaz ve çevresi orman sayılamayan yerlerden olduğu için, tescil davasında Orman Yönetiminin davada taraf olmasına gerek görülmemiş, yapılan ilanlardan sonra da Orman Yönetiminin orman iddiasıyla bir müdahalesi olmamıştır.
6831 sayılı Orman Kanununun 1/E maddesinde "Sahipli arazide bulunan ve civarındaki ormanlarda tabii olarak yetişmeyen ağaç ve ağaçcık nevilerinin bulunduğu yerler" 1/F maddesinde "Orman sınırları içinde veya bitişiğinde tapulu, orman sınırları dışında ise her türlü tasarruf belgeleriyle özel mülkiyette bulunan ve tarım arazisi olarak kullanılan dağınık veya yer yer küme ve sıra halindeki her nevi ağaç ve ağaçcıklarla örtülü yerler", 1/J maddesinde "Funda ve makilerle örtülü orman ve toprak muhafaza karakteri taşımayan yerler" orman sayılmamıştır.
O halde, eski tarihli belgelerde dahi orman sayılamayan ve asliye hukuk mahkemesinin tescil kararı dikkate alınarak davalılar adına tespit edilip tapuya tescil edilen taşınmazın, tapu kaydını yok saymak, Anayasamızın 35. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin ek 1 sayılı protokolünün 1. maddesinde korunan mülkiyet hakkının ihlali niteliğindedir.
Taşınmaz tapuda kayıtlı olduğu için davanın reddi halinde özel mülkiyete açılması da söz konusu olmadığı gibi 6831 sayılı Orman Kanununun 17. maddesi kapsamında da düşünülemez.
Bu nedenlerle, davalılar vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü ile davanın reddine dair yerel mahkeme kararının onanması gerektiği görüşünde olduğumdan, karar düzeltme talebinin reddi yönündeki sayın çoğunluğun kararına katılmıyorum.