Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2010/1744 Esas 2011/3032 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/1744
Karar No: 2011/3032
Karar Tarihi: 4.4.2011

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2010/1744 Esas 2011/3032 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan)21. Hukuk Dairesi         2010/1744 E.  ,  2011/3032 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi


    Davacı, murisinin davalılardan işverene ait işyerinde 23.12.1991 tarihinden bu mümkün görülmediği takdirde 23.12.1992 tarihinden 25.6.2004 tarihine kadar geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
    Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

    K A R A R
    Davacı, murisi eşi ..."un davalı Kurum tarafından verilecek maaş tazminat gibi tüm hak ve alacaklarına esas teşkil etmek üzere 23.12.1991 tarihinden bu mümkün olmadığı takdirde 23.12.1992 tarihinden ölüm tarihi olan 25.6.2004 tarihine kadar "Geçici Köy Koruyucusu" olarak çalıştığı hizmet sürelerinin sigortalılığa esas teşkil ettiğinin tespitini talep etmiş, dava SGK Başkanlığı (T.C. ...) ile İçişleri Bakanlığına yöneltilmiştir.
    Mahkemece davacının eşinin 2004 yılında ölmesi nedeniyle 2.6.2007 tarihinde yürürlüğe giren 5673 sayılı Yasadan yararlanmasının mümkün olmadığı, köy koruyucularının 5434 sayılı Emekli Sandığı kapsamında bulunmadıkları, 5510 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olamayacağı ve dul eşine aylık bağlanamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Davaya İş Mahkemesince bakılmış ise de bu davadaki ön sorun davanın hangi yargı yoluna tabi olacağı noktasındadır.
    Mahkemelerin görevi ve yargı yolu yasa ile belirlenip kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her saflasında mahkemece resen nazara alınır.
    Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacının eşi olan ..."un 15.3.1991 tarihli dilekçesi ile geçici köy koruyucusu olarak işe alınması için talepte bulunduğu, ancak 23.12.1991 tarihinde işe başladığına ilişkin dosyada herhangi bir belge bulunmadığı, Kilis İl Merkez Jandarma Komutanlığının yazısından Demirciler Köyü Geçici Köy Koruyucusu olarak 23.12.1992 tarihinde göreve başladığına ilişkin bir belgenin bulunduğu, 25.6.2004 tarihinde kalp krizi sonucu öldüğü anlaşılmaktadır.
    Davanın niteliğinin gereği olarak, öncelikle geçici köy korucularının hukuki statülerinin belirlenmesinde yarar bulunmaktadır. Yasama organı, ülkemizde terör eylemlerinin yoğunluk kazanması üzerine özellikle güvenlik güçlerinden ve jandarma karakollarından uzak yerleşim birimlerinde yaşamını sürdüren bireylerin mal ve can güvenliğinin korunmasında güvenlik güçlerine destek ve yardımcı olmak ve anında müdahaleyi gerçekleştirmek amacıyla 26.03.1985 gün ve 3175 sayılı, 28.12.2005 gün ve 5442 sayılı, 27.5.2007 gün ve 5673 sayılı Kanunları kabul ederek 442 sayılı Köy Kanununun 74’üncü maddesine fıkralar eklemiştir.
    Buna göre ;
    Madde 74 – Köy muhtarı ve ihtiyar meclisi mahsul zamanlarında çapulcular ve eşkiya türemiş ise yağmadan köy halkını korumak için köylünün eli silah tutanlarından lüzumu kadarını gönüllü korucu ayırarak bunların isimlerini bir kağıda yazıp kaymakama götürür. Kaymakamın müsaadesi olursa bu gönüllü korucular asıl korucularla beraber yağmacılara ve eşkiyaya karşı köy ve köylüyü korurlar.
    (Ek: 26/3/1985 - 3175/1 md.; Değişik: 27/5/2007 - 5673/1 md.) Bakanlar Kurulunca tespit edilecek illerde; olağanüstü hal ilanını gerektiren sebeplere ve şiddet hareketlerine ait ciddi belirtilerin köyde veya çevrede ortaya çıkması veya her ne sebeple olursa olsun köylünün canına ve malına tecavüz hareketlerinin artması hallerinde, valinin teklifi ve İçişleri Bakanının onayı ile yeteri kadar geçici köy korucusu görevlendirilmesi kararlaştırılabilir. Bu şekilde görevlendirilecek geçici köy korucusu sayısı 40.000 kişiyi geçemez. Bakanlar Kurulu bu sayıyı yüzde elliye kadar artırmaya yetkilidir. Görevlendirmeyi gerektiren hallerin ortadan kalkması durumunda veya idarî zaruret hallerinde görevlendirmeye ilişkin aynı usûl uygulanmak suretiyle geçici köy korucusu olarak yapılan görevlendirmelere son verilebilir.
    (Ek : 26/3/1985 - 3175/1 md.) Köy Korucuları ve Geçici Köy Korucularının görevde bulundukları süre içinde yaralanmaları, sakatlanmaları veya ölümleri halinde "2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun" hükümleri uygulanır.
    (Ek fıkra: 28/12/2005 - 5443/1 md, 27.5.2007-5673/1 md.) Hiçbir sosyal güvenlik kurumunun güvencesi altında bulunmayan geçici köy korucuları ile bunların eşleri, bakmakla yükümlü oldukları anne, baba ve çocuklarının muayene, tetkik ve tedavileri, 3816 sayılı Ödeme Gücü Olmayan Vatandaşların Tedavi Giderlerinin Yeşil Kart Verilerek Devlet Tarafından Karşılanması Hakkındaki Kanunda öngörülen şartlara bakılmaksızın anılan Kanun hükümlerine göre yeşil kart verilerek sağlanır. Bakmakla yükümlü oldukları anne, baba ve çocuklarının tespitinde 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda belirtilen esaslar uygulanır. Bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarihin öncesinde ve sonrasında asgari on yıl üzerinden tazminat alarak görevinden ayrılan veya bu Kanun hükümlerine göre aylık bağlanmış olan geçici köy korucuları ile bunların eşleri, bakmakla yükümlü oldukları anne, baba ve çocuklarının muayene, tetkik ve tedavileri hakkında da bu fıkra hükümleri uygulanır. (Ek cümle: 27/5/2007-5673/1 md.) Geçici köy korucularının ölümü sebebiyle eşlerine aylık bağlanması durumunda yukarıda belirtilen hak sahiplerine aynı şekilde muayene, tetkik ve tedavi yardımı yapılmasına devam olunur.
    (Ek fıkra: 27/5/2007-5673/1 md.) Geçici köy korucularına hizmetin devamı süresince her ay 11.500 gösterge rakamının memur aylıklarına uygulanan aylık katsayısı ile çarpımı sonucunda bulunacak miktarda ücret ödenir. Bu ücret, herhangi bir vergi ve kesintiye tâbi tutulmaksızın ve peşin olarak ödenir. Geçici köy korucuları arasından, toplam geçici köy korucusu sayısının yüzde onunu geçmeyecek şekilde tefrik edilen korucu başlarına geçici köy korucularına ödenen ücretin yüzde onu kadar ilave ücret ödenir. Ay sonundan önce kendi isteğiyle görevden ayrılanlar ile disiplin hükümlerinin uygulanması sonucu görevlerine son verilenler hariç olmak kaydıyla, görevlerine son verilen veya ölen geçici köy korucuları için önceden peşin ödenmiş olan ücretin kalan günlere isabet eden tutarı geri alınmaz.
    (Ek fıkra: 27/5/2007-5673/1 md.) Geçici köy korucularından güvenlik güçleriyle birlikte operasyonlara katılanların iaşeleri, birlikte operasyona katıldıkları güvenlik güçlerinin bağlı olduğu birimlerce ve bu birimlerin bütçesinden karşılanmak üzere sağlanır. Bu Kanunda belirtilen görevler ile tabii afetlerde ve diğer olağanüstü hal ve durumlarda emsallerine göre başarılı görev yaptıkları görülen veya büyük yararlılık gösteren geçici köy korucularına, Valinin teklifi ve İçişleri Bakanının onayı ile yılda bir defa aylık ücretlerinin iki katına kadar ödül verilebilir.
    Bir malî yılda bu şekilde ödül verilecek geçici köy korucusu sayısı, o ilde görevli geçici köy korucusu sayısının yüzde birini geçemez. Güvenlik güçleriyle birlikte operasyonlara katılan geçici köy korucularına herhangi bir vergi ve kesintiye tâbi tutulmaksızın her ay 400 gösterge rakamının memur aylık katsayısıyla çarpımı sonucu bulunacak tutarda ek tazminat ayrıca ödenir.
    (Ek fıkra: 27/5/2007-5673/1 md.) Geçici köy korucusu olarak çalıştırılanlar, bu çalışmalarından dolayı 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun uygulanmasında kısa ve uzun vadeli sigorta kolları açısından sigortalı sayılmazlar.
    (Ek fıkra: 27/5/2007-5673/1 md.) Bu maddeye göre geçici köy korucularına yapılacak harcamalar, ... bütçesine konulacak ödenekten bu Bakanlıkça karşılanır ve ödemeler il valilikleri tarafından yapılır.
    Dava konusu uyuşmazlık belirlenen çerçevede değerlendirildiğinde davacının murisinin İç İşleri Bakanlığı ile arasında hizmet akdi bulunmadığı ancak bu yasal düzenleme nedeniyle anılan bakanlıkla hukuki ilişkide bulunduğu, davanın mülga 506 sayılı Yasaya ve 1.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasanın 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalılığın tespitine yönelik olmadığı, davacının Köy Koruyucusu iken ölen murisinin ölümü nedeniyle T.C. Emekli Sandığı tarafından kendisine bağlanacak maaş, ödenecek tazminat gibi tüm hak ve alacaklarına esas teşkil etmek üzere murisinin 23.12.1991-25.6.2004 ölüm tarihine kadar T.C. Emekli Sandığı iştirakçisi olarak idari anlamda görev yaptığının tespitini istediği açıktır.
    5521 sayılı İş Mahkemeleri Yasasının 1.nci maddesinde, İş Mahkemelerinin görev alanı belirlenmiş olup İş Yasasına göre işçi sayılan kişilerle işverenler arasında hizmet akdinden veya İş Yasasına dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk (iş) davaları ile sendikaların açacakları ve bu sıfatla aleyhlerine açılacak hukuk davalarına; Sosyal Sigortalar Kurumu ile Sigortalılar veya yerine kaim olan hak sahipleri arasındaki uyuşmazlıklardan doğan itiraz ve davalara bakılacağı öngörülmüştür.
    Adli Mahkemeler idareyi bağlayıcı, bir eylem ve işleme zorlayıcı nitelikte karar veremeyeceğinden idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden dolayı açılacak davalar 2577 sayılı Yasa gereğince idari yargı yerinde çözümlenebilecektir.
    Davanın yasal dayanağı 442 sayılı Köy Kanunu ile 5434 sayılı Yasa olup, davanın SGK Başkanlığına (T.C. Emekli Sandığına) yöneltilmiş olması da davanın 5510 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği 1.10.2008 tarihinden önce 23.10.2007 tarihinde açılmış olduğu ve davacının tespitini talep ettiği süreler gözetildiğinde İş Mahkemesini görevli kılmamaktadır.
    Davaya bakmaya adli yargı yeri değil idari yargı yeri görevli olduğundan dava dilekçesinin yargı yolu bakımından reddine karar verilmesi gerekirken mahkemece işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, kamu düzenine ilişkin bu husus resen gözetilmeli ve temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının öteki itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 4.4.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.






    Hemen Ara