20. Hukuk Dairesi 2011/16386 E. , 2012/4799 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Yörede 2006 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında ... köyü 102 Ada 44 parsel sayılı 68592.45 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, ham toprak niteliğinde Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı, çekişmeli yerin kendisine ait tarım alanı olduğu iddiası ile dava açmıştır. Mahkemece davanın kabulüne, tespitin iptali ile çekişmeli taşınmazın davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir. Kararın Hazine tarafından temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesi tarafından bozulmuştur. Hükmüne uyulan 01/04/2010 tarih ve 2010/ 1772- 4338 sayılı bozma ilamında özetle; “Mahkemece çekişmeli yerin devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olmadığı ve davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesi ile hüküm kurulmuşsa da dosyada bulunan tarım bilirkişi raporlarının birbiri ile çelişkili olduğu ayrıca çekişmeli yerin sınırında orman bulunması nedeniyle orman olup olmadığının da araştırılması gerektiği açıklandıktan sonra yörede kesinleşen orman kadastrosu bulunup bulunmadığının sorularak bulunması halinde tahdit harita ve tutanaklarının; bulunmaması halinde ise memleket haritası, amenajman planı ve hava fotoğraflarının uygulanması suretiyle çekişmeli yerin orman sayılan yerlerden olup olmadığının belirlenmesi; orman olmadığının saptanması halinde ise zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığının belirlenmesi; tarım bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi" gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne; tespitin iptali ile taşınmazın davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş; karar Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tespit tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamıştır.
Mahkemece, davacı yararına zilyetlik yoluyla kazanma koşullarının oluştuğu kabul edilerek hüküm kurulmuşsa da yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Şöyle ki; tarım bilirkişisi raporunda taşınmazın dalgalı bir topografyaya sahip olup yer yer az ve orta, yer yer de dik eğimli olduğunu, halen ekili olmadığını; dik eğimli bölümlerde meyvecilik, az eğimli bölümlerde hububat tarımı yapılabilecek yerlerden olduğunu belirtmişse de taşınmazın tamamının ya da bazı bölümlerinin tarımda kullanılıp kullanılmadığı, kullanılıyor ise hangi süre ile ne surette kullanıldığını açıklamamıştır. Mahkemece, tek bir tutanak tanığı dinlenmiş, zilyetlik tanığı ise hiç dinlenmemiş; 3402 sayılı Yasanın 14. maddesinde hüküm bulan kısıtlamalar davacı ve varsa önceki bayiiler yönünden
araştırılmamıştır. Çekişmeli taşınmaza komşu durumda bulunan tüm parsellere ait tutanaklar ve varsa dayanakları getirtilerek yerel bilirkişi anlatımları da denetlenmemiştir. Bu nedenle mahkemece yeniden taşınmaz başında yapılacak olan keşifte zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; öncekiler dışında 3 tarım uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı, taşınmazın eğimli ve eğimsiz yerlerinin tamamın ya da bazı bölümünde ekonomik amacına uygun tarım yapılıp yapılmadığı, yapılıyorsa ne surette tarım yapıldığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; zilyetlik tanıkları ve tespit bilirkişilerinin tamamı taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Yasanın 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, varsa önceki bayiiler yönünden de tapu sicil ve kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı yasanın 03.07.2005 gün ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanma Yasası ile değiştirilen 14/2. maddesi gereğince sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, yasanın getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 29/03/2012 günü oybirliği ile karar verildi.