Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2021/7428 Esas 2021/5268 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/7428
Karar No: 2021/5268
Karar Tarihi: 07.10.2021

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2021/7428 Esas 2021/5268 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2021/7428 E.  ,  2021/5268 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı mirasçısı ... vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-

    Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacı ..., davalı ... ile ortak mirasbırakanları olan mirasbırakan annesi ..."e ait Ankara-Maltepe"de bulunan 7 parseldeki 6 nolu bağımsız bölümün yarı payı ile İskenderun-Gözcüler beldesinde bulunan 13 parsel sayılı taşınmazın tamamının mirasbırakanın vekili sıfatıyla hareket eden davalı damadı ... tarafından karısı olan diğer davalı ..."e satış suretiyle muvazaalı olarak temlik edildiğini, işlemlerde kullanılan vekaletnamenin mirasbırakanın ölümünden 13 gün önce hile ile alındığını ve kötüye kullanıldığını ileri sürerek tapu kaydının miras payı oranında iptali ile adına tescilini istemiştir.
    Davalılar, davalı ..."in uzun yıllar mirasbırakanla ilgilenip bakımını sağladığını, mirasbırakanın çocukları arasında paylaştırma yaptığını, işlemlerin mirasbırakanın iradesine uygun olduğunu belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, dava "muris muvazaası" olarak nitelendirilerek muvazaanın olgusunun gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar Dairece; “…Ne var ki, dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçiminden; davanın, "vekaletnamenin hile ile alındığı ve kötüye kullanıldığı" iddiasına dayanılarak açıldığı anlaşılmaktadır….Somut olayda; davaya konu Ankara Maltepe"deki 7 parsel sayılı taşınmazda bulunan 6 nolu meskenin yarı payının mirasbırakan ... adına kayıtlı iken, mirasbırakanın 02.07.2014 tarihli vekaletnameyle vekil kıldığı damadı ... tarafından mirasbırakanın kızı(vekil ..."nın karısı) ..."a satış suretiyle temlik edildiği görülmekte olup; davaya konu Hatay İskenderun"daki 13 parsel nolu diğer taşınmazın tapu kaydı ve resmi akit tablosu dosyaya getirtilmediği için temlikinin ne şekilde yapıldığı denetlenememektedir...Hal böyle olunca; öncelikle davaya konu taşınmazlardan Hatay İskenderun"da bulunan 13 nolu parselin tedavüllü tapu kaydının ve resmi akit tablosunun tapu müdürlüğünden getirtilmesi; ondan sonra, her iki taşınmaz hakkında "vekaletnamenin hile ile alındığı ve kötüye kullanıldığı" iddiası yönünden yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde araştırma ve değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu davanın "muris muvazaası" davası olarak nitelendirilip yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsizdir.…” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden, davacı ...’in bozma kararından sonra 28.10.2020 tarihinde öldüğü, geride mirasçı olarak eşi ... ve oğlu ...’in kaldığı; mirasçı Haluk’un yargılama sırasında 17.02.2021 günlü duruşmaya katılarak davaya karşı koyduğu, başka bir ifadeyle davaya muvafakat etmediği anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere dava, subjektif hakkına tecavüz edildiğini iddia eden kimsenin meşru hak ve menfaatlerinin korunması için mahkemeden hukuki koruma istemesidir. Mahkemeden hukuki koruma isteyen kimse de davacıdır.
    Bunun yanında her gerçek kişi, yaşadığı sürece taraf ehliyetine sahiptir. Dava devam ederken taraflardan birinin ölmesi halinde, ölen kişinin taraf ehliyeti son bulur. Genel olarak mirasbırakanın alacakları, hakları ve malları mirasçıya geçer. Bu nedenle dava sırasında taraflardan birisi ölürse, istek şahsa bağlı bir hak değilse dava mirasçılar tarafından yürütülür.
    Dava devam ederken davacının ölmesi halinde mirasçıları arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan mirasçıların tümünün davayı birlikte yürütmeleri gerektiği 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 60. maddesi gereğidir.
    HMK"nın 55.maddesine göre de, taraflardan birinin ölümü halinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunda belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Mirasçılardan bazısı duruşmaya gelmezse, gelen mirasçıya, gelmeyen mirasçıların olurlarının alınması ya da 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 640. maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması için süre verilir. Temsilci atanırsa davaya temsilci huzuru ile devam edilir.
    Ne var ki, mahkemece yargılamanın görülebilirlik koşulu olan taraf teşkili sağlanmadan sonuca gidilmiştir.
    Hal böyle olunca, taraf teşkilinin sağlanması zorunlu bulunduğundan, mirasçılardan Haluk’un davaya onay vermediği gözetildiğinde TMK’nın 640. maddesi uyarınca mirasbırakan ...’in terekesine atanacak temsilci aracılığı ile yargılamanın sürdürülmesi gerekirken taraf teşkili sağlanmadan sonuca gidilmesi doğru değildir.
    Davacı mirasçısı ... vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07/10/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.






    Hemen Ara