Esas No: 2011/17423
Karar No: 2012/4776
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/17423 Esas 2012/4776 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi ve davalı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
2008 yılında yapılan kadastro sırasında ... köyü 122 ada 56 parsel sayılı 69.942,28 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle çayır niteliği ile ... adına tespit edilmiştir. Orman Yönetiminin, 112 ada 56 parselin önceki zilyedi olan ...’ın Orman Yasasına muhalefet suçundan cezalandırıldığına ilişkin Narman Sulh Ceza Mahkemesinin 2002/48-2003/50 sayılı kararı ve tespit maliki ...’a ait Narman Sulh Ceza Mahkemesinin 2005/70-2006/33 sayılı mahkumiyet kararının bulunduğu yönündeki itirazı üzerine kadastro komisyonunca taşınmazın malik ve yüzölçüm bölümleri iptal edilerek tutanak aslı ve ekleri yetkisizlikle kadastro mahkemesine gönderilmiştir. Mahkemece, tespit maliki ...’a ait Narman Sulh Ceza Mahkemesinin 2005/70-2006/33 sayılı kararının Yargıtay tarafından bozulmakla 2009/12 esas numarasını aldığı ve yapılan yargılama sonucu ...’ın delil yetersizliğinden beraatine karar verildiği, temyiz incelemesi için Yargıtaya gönderildiği, bu dosyanın çekişmeli 122 ada 56 parselin fen bilirkişi tarafından düzenlenen krokili raporda (A ve B) ile işaretlenen kesimleri ile dava dışı 122 ada 55 parselin bir kesimini kapsadığı, ancak sulh ceza mahkemesindeki dosyada bilirkişilik yapan Orman Mühendisi ...’nun da katılımıyla orman bilirkişi kurulundan alınan rapor ile çekişmeli 122 ada 56 parselin orman sayılmayan yerlerden olduğunun belirlendiği, ...’ın taşınmazı ekip biçmediği, çayır otlarını biçerek kullandığı, ekonomik amacına uygun zilyetliğinin bulunmadığı, sınırda bulunan meradan açma yapıldığı, meralar üzerinde sürdürülen zilyetliğe değer verilemeyeceği gerekçesiyle çekişmeli taşınmazın mera niteliği ile sınırlandırılmasına karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi ve davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 3402 sayılı Yasanın 5304 sayılı Yasa ile değişik 4. maddesi uyarınca yapılan orman kadastrosu vardır.
Mahkemece yapılan inceleme, araştırma ve uygulama hükme yeterli değildir. Şöyle ki; mahkemece, çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu, davalı ...’ın taşınmazı ekip biçmediği, çayır otlarını biçerek kullandığı, ekonomik amacına uygun zilyetliğinin bulunmadığı, sınırda bulunan meradan açma yapıldığı, meralar üzerinde sürdürülen zilyetliğe değer verilemeyeceği gerekçesiyle çekişmeli taşınmazın mera niteliği ile
sınırlandırılmasına karar verilmiş ise de, taşınmaz başında yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi, kadastro tespit bilirkişileri ve tanıklar; çekişmeli taşınmazın bir kesiminin davalının babası..."a ait olduğunu, bir bölümünü de ..."dan satın aldığını, babasının ölene kadar nizasız ve fasılasız malik sıfatıyla çayır olarak kullandığını, 4 - 5 yıl önce ölümünden sonra mirasçıları arasında yapılan paylaşım sonucu çocuklarından ..."a kaldığını, o tarihten bu yana davalı ..."ın icara (kiraya) vermek suretiyle kullandığını, mera ve orman olmadığını bildirmişlerdir. Bilindiği üzere Yargıtayın kararlılık kazanan içtihatlarına göre taşınmazın çayır niteliği ile kullanılması (çayırların biçilmesi, korunması vb faaliyetler) ekonomik amacına uygun zilyetlik niteliğindedir. Taşınmazın büyüklüğü, doğal yapısı ve verimi itibariyle yeterli miktarda ot elde edilmeye elverişli ve bu amaçla da tasarruf edilen yerlerden olması çayırların zilyetlikle kazanımı için yeterlidir (Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 11.11.2008 gün 2008/5040-5630 sayılı kararı vb).
Diğer taraftan; ziraat bilirkişiden, çekişmeli taşınmazın tamamı yönünden rapor alınmamış, sadece (A), (B) ve (C) ile işaretlenen kesimleri hakkında rapor alınmış olup ziraat bilirkişi, taşınmazın bu bölümlerinin en az 25 - 30 yıldır tarım arazisi olarak kullanıldığını belirtmiştir. Bu durumda, mahkemenin gerekçesi dosyadaki bilgi ve belgelerle örtüşmemektedir. Ayrıca; mahkemece, yöntemine uygun şekilde mera araştırması yapılmamış, komşu köyden tanık ve yerel bilirkişi dinlenmemiştir. Bunlardan ayrı; davacı ... Yönetimi, Narman Sulh Ceza Mahkemesinin 2002/48-2003/50 sayılı mahkumiyet dosyasına tutunduğu halde mahkeme bu dosyada hükme dayanak yapılan orman ve fen bilirkişi raporları ekindeki krokiler uygulanmamış, yöntemine uygun şekilde orman araştırması yapılmamıştır.
Bu sebeple mahkemece, öncelikle yörede 4342 sayılı Yasa uyarınca ve öncesinde mera tahsis çalışması yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise tahsisli mera kayıtları, mera tahsis haritası ve mera norm kararları ile ekleri Tarım İl Müdürlüğü ve Özel İdare Müdürlüğünden sorulup istenmeli, en eski tarihli memleket haritası ile 1980-1985 yıllarına ilişkin memleket haritaları ile bu memleket haritalarının yapımında esas alınan hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı bulundukları yerlerden getirtildikten sonra önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek iki mühendis ve bir harita mühendisinden oluşturulacak üç kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte memleket haritaları, hava fotoğrafları ve amenajman planı; çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Yasalar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, AnaYasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan,, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; fen ve uzman orman bilirkişilerden, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritalarının ve hava fotoğraflarının ölçeğini kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeğinin de memleket haritaları ve hava fotoğrafları ölçeğine bilgisayar ortamında (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de gösterecek şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri, ayrıca Narman Sulh Ceza Mahkemesinin 2002/48-2003/50 sayılı mahkumiyet dosyasında hükme dayanak alınan bilirkişi raporları ekindeki krokinin ölçeği ile kadastro paftası ölçekleri eşitlenerek Narman Sulh Ceza Mahkemesinin 2002/48-2003/50 sayılı dosyasının kapsadığı alanı ayrı renkli kalemle kadastro paftası üzerinde gösterir şekilde bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli, bilimsel verileri bulunan yeterli
rapor alınmalı, keşifte, çekişmeli taşınmaz hakim tarafından gözlemlenmeli, taşınmaz üzerinde neler bulunduğu, (bitki örtüsü, ağaçların cinsi,sayısı, orman ağaçlarının toplumu dağınık mı bulundukları vb.) ayrıntılı olarak keşif tutanağına yazılmalı, komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı, çekişmeli yeri sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı, taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığı belirlenmeli, taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğunun tespiti halinde, ormanların tapu kaydı, vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı yoluyla kazanılamayacağı gözetilerek taşınmazın orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmelidir..
Çekişmeli taşınmazın, orman sayılmayan yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde, bu kez; ... hakkında 3402 sayılı Yasanın 14. ve 17. maddeleri gereğince imar-ihya ve zilyetlik yoluyla taşınmaz edinme koşullarının araştırılması gerekeceğinden, dava konusu taşınmazın bulunduğu yere ilişkin olarak 1980-1985 yıllarına ilişkin 1/20000 ve 1/25000 ölçekli stereoskopik hava fotoğrafları ile aynı yıllara ilişkin fotogonometri yöntemiyle düzenlenmiş harita bulundukları yerlerden getirtilmeli; ziraat mühendisi, harita mühendisi ve orman mühendisi ile birlikte hava fotoğrafları, topoğrafik harita ve kadastro paftası ile çakıştırıldıktan sonra mahalline uygulanmalı, stereoskop aletiyle incelenmeli, fen, ziraat ve orman bilirkişi tarafından taşınmaz üzerinde tam olarak hangi tarihten itibaren zilyetliğin başladığı belirlenmeli, komşu köyden tanık ve yerel bilirkişi dinlenmeli, yöreye ait var ise mera tahsis haritası, mera norm kararları ve belgeleri zeminde uygulanarak yöntemine uygun şekilde mera araştırması yapılmalı, taşınmazın mera niteliğinde olduğunun belirlenmesi halinde meralar üzerinde sürdürülen zilyetliğin süresi nereye kadar ulaşırsa ulaşsın hukuken değer taşımayacağı gözetilerek 3402 sayılı Yasanın 16/B maddesi uyarınca çekişmeli taşınmazın mera niteliği ile özel siciline yazılmasına karar verilmeli, taşınmazın mera niteliğinde olmadığının belirlenmesi halinde ise kadastro tespit tarihine kadar geçen zilyetlik süresinin iktisap için yeterli olup olmadığı üzerinde durulmalı, taşınmazın büyüklüğü, doğal yapısı ve verimi itibariyle yeterli miktarda ot elde edilmeye elverişli ve bu amaçla da tasarruf edilen yerlerden olup olmadığı yönünde ziraat bilirkişiden rapor alınmalı, zilyetlik olgusunun maddi olaylara dayalı olmasından hareketle, maddi olayların ancak tanık, bilirkişi ve benzeri anlatımlarla kanıtlanacağı gözetilmeli (H.G.K. 30/03/1994 gün ve 1993/8-939-1994/176 sayılı kararı), komşu parsellerin tutanak ve dayanakları uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; tarafların komşu köyden bildirecekleri zilyetlik tanıkları ile kadastro tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp, tespit tarihine kadar davalı kişi yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Yasanın 14. maddesi uyarınca, davalı kişi ile eklemeli zilyetler yönünden de tapu sicil ve kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden senetsiz belgesiz araştırması yapılıp, sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, yasanın getirdiği 40/100 dönüm sınırlamasının aşılıp aşılmadığı saptanmalı, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Orman Yönetimi ve ..."ın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine, 29.03.2012 günü oybirliğiyle karar verildi.