Esas No: 2012/3717
Karar No: 2012/4767
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2012/3717 Esas 2012/4767 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Dava, genel arazi kadastrosu sırasında çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla Orman Yönetimi tarafından açılmıştır. Mahkeme, çekişmeli taşınmazın bölümleri hakkında farklı kararlar vermiş, Yargıtay 20. Hukuk Dairesi tarafından bozulmuştur. Bozma ilamına uyulmasına rağmen yeterince incelenmediği için karar tekrar bozulmuştur. Taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu yapılmış, ancak dava nedeniyle kesinleşmemiştir. Dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir. Mahkeme, davanın bir bölümünü reddederken, diğer bölümünün orman niteliğinde olduğuna karar vermiştir. Ancak Yargıtay'ın kararlarına göre, hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıklarda tarım, inşaat ve hayvancılık yapmak amacıyla özel mülke dönüşme yolunu kapamıştır. Bu itibarla, taşınmazın özel mülke dönüşmesini sağlayacak biçimde davanın kısmen reddi yolunda hüküm kurmak usul ve yasaya aykırıdır. İlgili kanun maddeleri: 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 17. ve 5304 sayılı Orman Kanunu'nun 14. maddeleri.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Yörede 2007 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında çekişmeli ... köyü 113 ada 3 parsel sayılı 7324.45 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, belgesizden kazandırıcı zaman aşımı zilyetliği nedeniyle tarla niteliğinde davalı adına tespit edilmiştir. Orman Yönetimi, çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, çekişmeli taşınmazın bilirkişi krokisinde (A) harfi ile gösterilen 5187.84 m2"lik bölümünün tespitinin iptali ile orman niteliğinde Hazine; (B) harfi ile gösterilen 2133.61 m2"lik bölümünün tespit gibi davalı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hükmün Orman Yönetimi tarafından temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesi tarafından bozulmuştur. Hükmüne uyulan 22/09/2010 tarih ve 2010/ 9897-11083 sayılı bozma ilamında “Davacı yönetim tarafından çekişmeli taşınmazın bulunduğu yere ilişkin 1953 tarihli memleket haritasının bulunduğu ileri sürüldüğü halde bilirkişilerce 1956 tarihli harita esas alınarak rapor düzenlendiği ve bu rapor doğrultusunda hüküm kurulduğu; dairenin geri çevirme kararı üzerine 1953 ve 1956 tarihli memleket haritaları uygulanmışsa da dosya arasında 1953 tarihli memleket haritasının orijinal renkli örneği bulunmadığından uygulamanın denetlenemediği; bundan ayrı taşınmazın davacı yönetim tarafından dosya arasına konulan aplikeli 1953 ve 1956 tarihli memleket haritalarındaki konumu ile bilirkişilerce gösterilen konumunun uyumsuz olduğu, taşınmazın 6831 sayılı Yasanın 17/2 maddesi gereğince orman içi açıklığı niteliği taşıyıp taşımadığının araştırılmadığı açıklandıktan sonra 1953 ve 1956 tarihli memleket haritaları, amenajman planı ve hava fotoğraflarının yöntemince uygulanması, taşınmazın eylemli durumunun araştırılıp belirlenmesi, orman içi açıklığı olup olmadığının gözetilmesi ve sonucuna göre bir hüküm kurulması, Orman Yönetimi lehine oluşan kazanılmış hakkın da gözetilmesi” gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne, çekişmeli parselin bilirkişi krokisinde (A) harfi ile gösterilen 5187.84 m2"lik bölümünün orman niteliğinde Hazine, (B) harfi ile gösterilen 2133.61 m2"lik bölümünün tespit gibi davalı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 5304 sayılı Yasa ile değişik 3402 sayılı Yasanın 4. maddesine göre orman kadastrosu yapılmış, temyize konu davanın varlığı nedeniyle kesinleşmemiştir.
Orman Yönetiminin temyizi taşınmazın (B) harfli 2133.61 m2"lik bölümüne yöneliktir.
Mahkemece bozma ilamına uyulmuşsa da gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Şöyle ki, temyize konu (B) harfli bölüm tüm yönlerden orman ve çalılık niteliğindeki taşınmazlar, bir yönden ise, kişi adına belgesizden tespit gören 113 ada 1 parselle çevrilidir. Bu parsel hakkında da Hazine tarafından her zaman orman iddiası ile dava açılabileceğinden taşınmaz bu hali ile 6831 sayılı Yasanın 17/2 maddesinde düzenlenen orman içi açıklığı niteliğindedir.
6831 sayılı Yasanın 17. maddesi, orman içi açıklıklarda tarım ve inşaat yapılmasına, hayvancılık amacı ile ağıl yapılmasına, bu kesimlerin özel mülke dönüşmesine izin vermez.
6831 sayılı Yasa, madde: 17/1-2
Devlet ormanları içinde bu ormanların korunması, istihsal ve imarı ile alakalı olarak yapılacak her nevî bina ve tesisler müstesna olmak üzere; her çeşit bina ve ağıl inşası ve hayvanların barınmasına mahsus yerler yapılması ve tarla açılması, işlemesi, ekilmesi ve orman içinde yerleşilmesi yasaktır.
Devlet Ormanlarının herhangi bir suretle yanmasından veya açıklıklarından faydalanılarak işgal, açma veya herhangi şekilde olursa olsun kesme, sökme, budama veya boğma yollarıyla elde edilecek yerlerle buralarda yapılacak her türlü yapı ve tesisler, şahıslar adına tapuya tescil olunamaz. Buralara doğrudan doğruya orman idaresince el konulur. Yanan orman alanlarındaki her türlü emval Orman Genel Müdürlüğünce değerlendirilir (17/06/2004 gün ve 5192 sayılı Yasa ile değişik hali).
Yasa metninden açıkça anlaşıldığı gibi, hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıklarda tarım, inşaat ve hayvancılık yapmak amacı ile ağıl yapılamaz. Bu tür yerler özel mülk olamaz. Yönetim derhal el koyma hakkına sahiptir. Orman içi açıklıklardan yararlanabilmek için zorunlu olarak orman kullanılacaktır. Bu kullanım nedeniyle yeni açma, genişletme, yangın oluşması önlenemeyecek ve orman bütünlüğü bozulacaktır.
Ayrıca, bu tür taşınmazların öncesinin orman olma zorunluluğu yoktur. Zira, öncesi orman olan ve ormandan açılan taşınmazlar, 6831 sayılı Yasanın 1. maddesi ve Yargıtay uygulamaları gereği oluşan kesin içtihatlara göre zaten orman sayılmaktadır. 17. maddede tanımı yapılan olgu, öncesi orman iken açılan yerlerle beraber ayrıca [HANGİ NEDENLE OLURSA OLSUN ORMAN İÇİ AÇIKLIKLARIN KAZANILAMAYACAĞI İLKESİNİ İÇERMEKTEDİR VE AMACI ORMAN BÜTÜNLÜĞÜNÜ KORUMAKTIR].
Yasa koyucu ayrı bir kavram oluşturmuş ve hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıklarda tarım ve inşaat ile özel mülke dönüşme yolunu kapamıştır. Bu itibarla, dava konusu taşınmazın memleket haritasında açık alanda gözükmesi bu olguyu değiştirmez. Etrafı ormanla çevrili olan taşınmazlar özel mülke dönüşüp, tarım ve inşaata açıldığında orman bütünlüğünün bozulacağı tartışmasızdır. Dairemizin bu yolda ki kararları Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ve yerleşik kararlar halini almıştır [Y.H.G.K.’nun 10.12.1997 gün ve 1997/20-830/1034, 10.12.1997 gün ve 1997/20-808/1039, 22.10.2003 gün ve 2003/20-665/614 sayılı ve yine orman kadastrosunun kesinleştiği tarihten sonra 20 yıldan fazla süre geçse dahi orman içi açıklık konumunda olan taşımazların zilyetlik yoluyla kazanılamayacağı konusundaki 11.10.2004 gün ve 2004/7-531-582 sayılı kararları].
Tapu ve zilyetlik yoluyla kişi ve kurumların ormandan toprak kazanmasını sağlayan 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları da Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.
Ayrıca; bu tür yerler yasa gereği orman sayıldığı için, orman içi açıklık ve boşlukların zilyetlik yolu ile kazanılmasına yasal olanak yoktur. Dolayısıyla bu yollarla ormandan toprak kazanımından söz edilemez.
Mahkemece değinilen yönler gözetilerek Orman Yönetiminin davasının (B) bölümü yönünden de kabulü gerekirken, dava konusu taşınmazın özel mülke dönüşmesini sağlayacak biçimde davanın kısmen reddi yolunda hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ... Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 29/03/2012 günü oybirliği ile karar verildi.