13. Hukuk Dairesi 2013/14269 E. , 2013/26824 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi sıfatıyla)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalının tüketici kredi sözleşmesi imzalayarak kredi kullandığını, borcunu vadesinde ödemediğini, ödenmeyen borcun tahsili için yasal takip yapıldığını, davalının takibine itiraz ettiğini ve yapılan itirazın haksız olduğunu ileri sürerek itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, usulüne uygun tebliğ yapılmasına rağmen yargılamaya katılmamıştır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, itirazın iptaline ve alacak likit olmayıp hesaplamayı gerektiridiğinden icra inkar tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada borçlunun kötüniyetli itiraz etmiş olması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz ederek takibi durduran ve işin çabuk bitirilmesine itirazıyla engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı olarak alacağın likit ve belirli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile alacağın gerçek miktarının belirli ve sabit olması veya borçlu tarafından alacağın miktarını belirleyen bütün unsurların bilinmesinin mümkün nitelikle olması gereklidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebiliyorsa veya borçlu tarafından borcun tutarının
tahkik ve tayini mümkün ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Açıklanan yasal kurallar ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde; borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek konumda bulunması nedeniyle alacağın likit ve muayyen nitelikte olduğunun kabulü ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. Mahkemece, itirazın iptaline karar verilen asıl alacak üzerinden davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde talebin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
Ne var ki, bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmeyip hükmün düzeltilerek onanması HMUK"un 436/2.maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün 2. fıkrasının çıkartılarak yerine "Kabul edilen asıl alacak miktarının %40"ı üzerinden hesaplanacak icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine" cümlesinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu haliyle ONANMASINA, peşin alınan 21.15 TL harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 1.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.