Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/4667 Esas 2022/6574 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/4667
Karar No: 2022/6574
Karar Tarihi: 15.09.2022

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/4667 Esas 2022/6574 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2022/4667 E.  ,  2022/6574 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki tazminat-alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı; dava dışı müteaahhit ...'a karşı, maliki olduğu taşınmaza ilişkin kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi, tapu iptali ve tescil davasının takibi için davalı avukat ile anlaştığını, ayrıca taşınmazdaki işgalcilerle anlaşarak satılmasında aracılık edeceğini ve sorunları gidereceğini bildirince kendisine tam satış yetkisini kapsayan vekalet verdiğini, bu aşamada davalının masraflara karşılık 17.000TL ödeme yaptığını belirterek, ruh halinden istifade ile hesap dökümüne ilişkin belge imzalattığını, bu nedenle azlettiği davalının kendisini ikna emesi üzerine yeniden vekalet verdiğini, davalının binaların kimlere kaça satıldığına ilişkin hesap vermediği gibi, vekalet görevini kötüye kullanarak kendisini zarara uğrattığını ileri sürerek; dava konusu binanın son katında bulunan 17 nolu dairenin satılması nedeniyle ödenmeyen bedele karşılık olmak üzere dava tarihi itibariyle 150.000TL'nin, 3 nolu dairenin satılması nedeniyle ödenmeyen bedele karşılık olmak üzere dava tarihi itibariyle 120.000TL'nin yasal faizi ile birlikte, dükkan ve depoların iki yıldır kiraya verilmesi nedeniyle 15.000TL'nin dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte, davalının fuzuli şagillerden ecrimisil talebi ile açtığı davalara devam etmemesi nedeniyle uğranılan zarar karşılığı 50.000TL'nin faizi ile birlikte, fuzuli şagillere hiçbir sıfatı olmaksızın ve hukuken ödenmemesi gereken 64.000TL'nin ödenmesi nedeniyle uğranılan zararın işgalcilere ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte, altı adet dairenin rayiç bedelin altında satılması nedeniyle oluşan zararına karşılık olmak üzere 201.500TL'nin zararın oluştuğu tarihten itibaren faizi ile birlikte, inşaata yapılan harcamalardan nereye harcandığına dair hesap verilemeyen 80.443TL'nin faizi ile birlikte, inşaat harcamaları için davalıya gönderilen 17.000TL'nin faizi ile birlikte, yapılan işlerle ilgili davalı tarafından kendisine ödenen 30.000TL'nin mahsubu sonrası toplam 667.943TL maddi tazminat ile 100.000TL manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    -2-
    Davalı; davacıdan 11/11/2003 tarihinde aldığı vekaletle, müteahhidin inşaatı bırakıp gitmesi ile avukatlıktan öte hizmet verilerek inşaat atıklarını temizletip, boyalarını yaptırdığını ve davacı talimatı ile işgalcilerle irtibata geçilerek satın alma ya da satma yoluna gidildiğini, davacının yapılan işler ve ödemelerle ilgili olarak kendisini ibra ettiğini, bu aşamada davacının 10/10/2005 tarihinde kendisini azlettiğini ancak hatasını anlayarak yeniden vekalet verdiğini, satılan dairelerden ödemeleri yaptığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 160.976TL'nin yasal faizi ile davalıdan tahsiline, manevi tazminat talebinin reddine dair verilen hükmün, taraf vekillerince temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 25/01/2018 tarihli ve 2016/17351 Esas 2018/667 Karar sayılı ilamıyla; (..."Mahkemece, anılan bilirkişi raporununun dosya kapsamına uygun gerekçelerle hazırlandığı ve bu nedenle bu rapora itibarla hüküm kurulduğu açıklandığı halde, davacının zarar kalemlerinden olduğu bildirilen 250.000TL'lik iki adet daire satış bedeline ilişkin neden hüküm kurulmadığı açıklanmadığı gibi, 04/10/2004 tarihli ibraname konusunda da kararın gerekçesinde olumlu ya da olumsuz bir değerlendirme yapılmaması usul ve yasaya aykırıdır."...) gerekçesiyle, tarafların sair temyiz itirazları incelenmeksizin bozulmuştur.
    Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 169.976TL alacağın temerrüt tarihi olan 28/12/2007 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, manevi tazminat talebinin reddine dair verilen hüküm taraf vekillerinin temyizi üzerine, Dairece verilen 17/11/2020 tarihli ve 2020/8057 Esas 2020/6667 Karar sayılı ilamıyla; (..." Mahkemece her ne kadar bozma ilamına uyulmasına karar verildiği açıklanmış ise de davacı adına vekaleten 07/12/2004 tarihinde ... ...'e satışı yapılan ve rayiç değeri hükme esas alınan raporda 110.000TL olarak belirlenen 3 nolu daire bedeli ile 05/07/2005 tarihinde Serhat Kaya'ya satışı yapılan ve rayiç değeri 140.000TL olarak kabul edilen 17 nolu daire bedeli toplamı 250.000TL'lik daire satış bedeline ilişkin hükümde yine olumlu ya da olumsuz bir değerlendirme yapılmamış ve davacının taleplerinin her biri hakkında olumlu ya da olumsuz bir değerlendirme yapılmaksızın hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırıdır."...) gerekçesiyle bozulmuştur.
    Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkemece; 30/03/2015 tarihli rapor hükme esas alınarak davacının, davalı iş ve işlemleri nedeniyle uğradığı zarar kalemlerinin altı adet dairenin düşük bedelle satılması nedeniyle 181.500TL, vekalet akdinden doğan zararın ise 18.476TL olduğu; davalı tarafça dosyaya yapılan 30.000TL ödemenin mahsubu sonucu 169.976TL bakiye zararının kaldığı; 3 ve 17 nolu dairelerin satış bedellerinin davalı tarafından davacıya ödendiğinin ispatlanamadığı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulü ile, 169.976TL alacağın 28/12/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte; 3 ve 17 nolu dairelere ilişkin toplam 250.000TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş; karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
    1)Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2) Vekalet sözleşmesinin en önemli unsurları arasında; vekilin talimata uygun hareket etme borcu, özen borcu ve hesap verme borcu gelmektedir. Vekalet sözleşmesinde vekilin hesap verme borcu vekalet sözleşmesinin kurulmasıyla birlikte doğup; işin vekil tarafından yürütülmesi sırasında ve sona ermesinde de devam etmektedir. Dava tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı BK'nın 392. maddesi hükmü gereğince vekil, talep üzerine yaptığı işin hesabını vermeye ve müvekkili nam ve hesabına edindiği herşeyi iade etmeye, iade edinceye kadar da almış olduğu şeyleri saklamaya zorunludur.
    Somut olayda; davacının davalıya 11/11/2003 tarihinde satış yetkisini de içerir vekaletname verdiği, davalı vekilin bu vekaletname ile davacının maliki olduğu altı adet daireyi sattığı, taraflar arasında düzenlenen 04/10/2004 tarihli belgede, davalı tarafça satılan daireler karşılığı elde edilen toplam 208.500.000.000 eski Türk Lirası yönünden davacının davalıyı ibra ettiği anlaşılmaktadır. 04/10/2004 tarihli belgede yer alan ibra hükümlerinin tarafları bağlayacağı hususu açık olup, mahkemece, düşük bedelli daire satışına ilişkin talep bakımından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davacının davalıdan 181.500TL daha alacağı olduğu yönündeki değerlendirme, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
    Bundan ayrı; 6100 sayılı HMK.’nun “taleple bağlılık ilkesi” başlıklı 26/1 maddesinde hâkimin tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu ve talepten fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği hüküm altına alınmıştır. Sözü edilen kanun maddesi gereğince; davacının talebinin, davalı tarafça kiraya verilip de kendisine ödenmeyen 15.000TL'ye ilişkin olduğu halde mahkemece, hükme esas alınan rapordaki hesaplamaya göre davacı talebi aşılmak suretiyle 18.476 TL kira alacağı olduğunun tespiti de, mümkün değildir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacının tüm, davalının sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davalı lehine BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/09/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verild

    Hemen Ara