Esas No: 2011/12413
Karar No: 2012/4718
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/12413 Esas 2012/4718 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi ve davacı gerçek kişiler ile katılan ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
2006 yılında yapılan kadastro sırasında ... köyü 172 ada 2 sayılı 12.682,71 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, 1936 tarih 229 yazım numaralı vergi kaydı uygulanarak kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tarla niteliği ile ... adına tespit edilmiştir.
173 ada 1 sayılı 5.252,11 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, 1936 tarih 229 yazım numaralı vergi kaydı uygulanarak kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tarla niteliği ile ... adına tespit edilmiştir.
173 ada 4 sayılı 25,19 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, 1936 tarih 229 yazım numaralı vergi kaydı uygulanarak kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tarla niteliği ile İsa ... adına tespit edilmiştir.
218 ada 2 sayılı 7.015,96 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tarla niteliği ile İsa ... adına tespit edilmiştir.
218 ada 4 sayılı 5.730,23 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tarla niteliği ile ... adına tespit edilmiştir.
Davacılar ..., ... ve ...; 172 ada 2, 173 ada 1, 4, 218 ada 2 ve 4 sayılı taşınmazlarda paylarının bulunduğunu iddia ederek, taşınmazların babaları olan ... ..."nın tüm mirasçıları adlarına tapuya tescillerine karar verilmesi istemiyle dava açmışlardır. Hazine 25.06.2006 tarihli dilekçe ile, taşınmazların devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu iddiasıyla davaya katılmıştır.
Davacı ... Yönetimi, 172 ada 2 ve 218 ada 4 sayılı taşınmazların orman olan kesimlerinin orman niteliği ile Hazine adına tapuya tescillerine karar verilmesi istemiyle her bir parsel hakkında ayrı dava açmıştır. Hazine, 172 ada 2 sayılı taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu iddiasıyla dava açmıştır. Davacılar ..., ... ve ...; 172 ada 2, 173 ada 1 ve 4 sayılı taşınmazlara yönelik davalarından feragat etmişlerdir.
Mahkemece; davacılar ..., ... ve ..."ın 172 ada 2, 173 ada 1 ve 4 sayılı taşınmazlara yönelik davalarının feragat yönünden, 218 ada 2 ve 4 sayılı taşınmazlara yönelik davalarının esastan reddine, Orman Yönetiminin ve Hazinenin davalarının kısmen kabulüne, 173 ada 4 sayılı taşınmazın orman sayılmayan, ham toprak niteliğindeki yerlerden olduğu gerekçesiyle kadastro tespitinin iptal edilerek ham toprak niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline, 172 ada 2 sayılı taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu, tespit maliki İsa ... yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme
koşullarının oluştuğu gerekçesiyle tespit gibi tapuya tesciline, 173 ada 1 sayılı taşınmaza yönelik Orman Yönetimi tarafından açılan davanın Fethiye Kadastro Mahkemesinin 2006/123-2008/155 sayılı kararıyla reddine karar verildiği, temyiz üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesince onanarak 06.05.2010 tarihinde kesinleştiğinden Fethiye Kadastro Mahkemesinin 2006/123-2008/155 sayılı dosyasının temyize konu dosyasının kesinleşmesi halinde infaz için tapu sicil müdürlüğüne gönderilmesine, 218 ada 2 ve 4 sayılı taşınmazların % 15 - 20 eğimli oldukları, üzerlerinde halen orman ağaçları, çalılar ve kayalık alanlar bulunduğu, 1981 tarihli hava fotoğrafında büyük bölümlerinin koyu renkli alanda gözüktükleri, orman sayılan yerlerden oldukları, zilyetlik yoluyla kazanılamayacakları gerekçesi ile kadastro tespitlerinin iptal edilerek orman niteliği ile Hazine adına tapuya tescillerine karar verilmiş, hüküm Orman Yönetimi ve Hazine tarafından 172 ada 2 sayılı taşınmaz yönünden, davacı kişiler tarafından ise 218 ada 2 ve 4 sayılı taşınmazlar yönünden temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 3116 sayılı Yasa hükümlerine göre yapılıp 21.11.1949 tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu vardır.
1) Hazinenin ve Orman Yönetiminin temyiz itirazları 172 ada 2 sayılı taşınmaza yönelik olup; İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman bilirkişi raporuna, kesinleşen orman tahdit haritası, eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarına dayalı olarak yapılan uygulama ve araştırma sonucu çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu ve adına tescil kararı verilen davalı ... yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu anlaşıldığına göre, yazılı şekilde kurulan hükümde isabetsizlik bulunmadığından, 172 ada 2 sayılı taşınmaza yönelik hükmün ONANMASINA karar vermek gerekmiştir.
2) ... ve arkadaşlarının 218 ada 4 sayılı taşınmazın (B) ile işaretlenen kesimine yönelik temyiz itirazları yönünden; incelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi ve ziraat bilirkişi raporlarıyla temyize konu yerin tarım arazisi niteliğinde bulunmadığı, kayalık ve çalılık niteliğinde olduğu, üzerinde orman ağaçları bulunduğu, kesinleşen orman tahdit haritası içinde kaldığı, orman toprağı niteliğini taşıdığı anlaşıldığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının REDDİNE karar vermek gerekmiştir.
3) ... ve arkadaşlarının 218 ada 2 sayılı taşınmazın tamamı ile 218 ada 4 sayılı taşınmazın (A) ile işaretlenen kesimine yönelik temyiz itirazlarına gelince; mahkemece bu yerler hakkında yapılan inceleme, araştırma ve uygulama hükme yeterli değildir. Hükme dayanak yapılan orman ve fen bilirkişi tarafından ortak düzenlenen raporda; 218 ada 4 sayılı taşınmazın (B) ile işaretlenen kesiminin tahdit içinde olduğundan orman sayılan yerlerden olduğu, geriye kalan bölümü ile 218 ada 2 sayılı taşınmazın tamamının kesinleşen tahdit dışında kaldıkları, 1949 tarihli hava fotoğrafının bulutlu olduğundan uygulanamadığı, bunun yerine 1981 tarihli hava fotoğrafı ve 1967 tarihli memleket haritasının uygulandığı, 218 ada 2 sayılı taşınmazın % 12 eğimli olduğu, üzerinde 25 - 40 yaşlarında 4 adet ahlat ağacı, 80 yaşında bir adet sedir ağacı, 1 adet 80 yaşında pırnal meşesi, set başlarında maki bitki örtüsü bulunduğu, 218 ada 4 sayılı taşınmazın % 20 eğimli olduğu, (A) ve (B) kesimleri üzerinde 2 adet 40 - 45 yaşlarında sedir ağacı, set başlarında maki bitki örtüsü bulunduğu, her iki taşınmazın da 1967 tarihli memleket haritasında açık alanda, 1981 tarihli hava fotoğrafında kısmen açık kısmen koyu alanda gözüktükleri, taşınmazların öncesinin açık alan iken sonradan çalıların oluştuğu, bu sebeple 1981 tarihli hava fotoğrafında kısmen koyu alanda gözüktükleri, 218 ada 2 sayılı taşınmazın tamamının, 218 ada 4 sayılı taşınmazın (A) ile işaretlenen bölümünün orman sayılmayan yerlerden oldukları belirtilmiş, her iki taşınmaz da rapora ekli aplikeli 1967 tarihli memleket haritasında tamamen açık alanda, 1981 tarihli hava fotoğrafında ise büyük kesimleri koyu alanda işaretlenmiştir. Aynı orman bilirkişi 15.07.2010 havale tarihli raporunda; 218 ada 2 ve 4 sayılı taşınmazların 1967 tarihli memleket haritasında ve 1981 tarihli hava fotoğrafında açık alanda gözüktüklerini belirtmiştir. Ancak, orman bilirkişi raporuna ekli fotoğraflarda 218
ada 2 sayılı taşınmazın tamamı ile 218 ada 4 sayılı taşınmazın (A) ile işaretlenen bölümü tarım arazisi olarak gözükmektedir. Ziraat bilirkişi tarafından düzenlenen raporda da 218 ada 2 sayılı taşınmazın tamamı ile 218 ada 4 sayılı taşınmazın (A) ile işaretlenen bölümünün çok eski tarım arazisi olduğu, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olmadığı belirtilmiştir. Bu durumda, temyize konu taşınmazların eylemli durumları ile 1981 çekim tarihli hava fotoğrafındaki konumları örtüşmediği gibi, çekişmeli taşınmazların 1981 çekim tarihli hava fotoğrafındaki konumları yönünden orman bilirkişinin tek başına düzenlediği rapordaki açıklama ile fen bilirkişi ile ortak düzenlediği rapordaki açıklama birbiriyle çelişiktir. Öte yandan, orman ve fen bilirkişi tarafından ortak yapılan hat uygulaması, bir örneği dosyada da bulunan tahdit haritası ile 18631 - 18632 - 18633 - 18625 - 18626 ve 18627 OTS"lerin gidiş yönü, açı ve mesafe değerleri itibariyle uyumsuzdur. Mahkemece bu yönler üzerinde durularak uyumsuzluk ve çelişkiler giderilmemiştir. Bu haliyle uzman bilirkişilerin orman tahdit haritası ve tutanaklarını nasıl uyguladığı net olarak anlaşılamamaktadır.
Kural olarak; bir yerde, 4785 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği 13.07.1945 tarihinden sonra yapılıp kesinleşen orman kadastrosu varsa o yerin orman sayılan yerlerden olup olmadığı, kesinleşen orman kadastrosu harita ve tutanaklarının uygulanması sonucu belirlenecektir.
Nevar ki; davacılar kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine tutunarak dava açtıklarına göre, temyize konu taşınmazların yalnızca kesinleşen orman kadastrosu sınırları dışında kalması yeterli olmayıp, zilyetlikle kazanılması koşullarının bulunup bulunmadığının ve ayrıca 4999 sayılı Yasa ile değişik 6831 sayılı Yasanın 7. maddesi gereğince herhangi bir nedenle orman sınırları dışında bırakılmış orman olup olmadığının da araştırılması gerekmektedir.
Bu sebeple; hükme dayanak yapılan orman bilirkişi raporunda, yörede, aplikasyon ve 2/B madde uygulamasının yapıldığı belirtildiğinden, çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede aplikasyon ve 2/B madde uygulamasının yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise aplikasyon ve orman rejimi dışına çıkartma işlemlerine ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının, askı ilan tutanakları ile orijinalinden renkli aplikasyon ve orman rejimi dışına çıkarma haritalarının Orman Yönetiminden sorulup istendikten sonra, mahkemece, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek iki mühendis ve bir harita mühendisinden oluşturulacak üç kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte 2 Eylül 1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Yasasına Göre Orman Kadastrosu ve aynı Yasanın 2/B Maddesinin Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “Orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümünde yazılı esaslar göz önünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 5 - 6 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır
hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek ve çekişmeli taşınmazın (X) ve (Y) değerlerini gösterir şekilde koordinatlı müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde, yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülmeli, taşınmazların kesinleşen tahdit haritası dışında kaldıklarının tespiti halinde, bu kez 1949 çekim tarihli hava fotoğrafı ve bu hava fotoğrafında dayalı olarak üretilen en eski tarihli memleket haritası ve varsa amenajman planı, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı yasalar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E. K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E. K. ve 13. 06. 1989 gün ve 7/25 E. K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerlerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapıları, bitki örtüleri ve çevresi incelenmeli; fen ve uzman orman bilirkişilerden, taşınmazların konumlarını gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeğini kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeğinin de memleket haritası ölçeğine bilgisayar ortamında (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de gösterecek şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli, bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, keşifte, çekişmeli taşınmazlar hakim tarafından gözlemlenmeli, taşınmazlar üzerinde neler bulunduğu, (bitki örtüsü, ağaçların cinsi,sayısı, orman ağaçlarının toplu mu dağınık mı bulundukları vb.) ayrıntılı olarak keşif tutanağına yazılmalı, komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı, çekişmeli yerleri sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı, taşınmazların orman sayılan yerlerden olup olmadıkları belirlenmeli, taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğunun tespiti halinde davanın reddine karar verilmelidir. .
Çekişmeli taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde, bu kez ; davacılar hakkında 3402 sayılı Yasanın 14 ve 17. maddeleri gereğince imar-ihya ve zilyetlik yoluyla taşınmaz edinme koşullarının araştırılması gerekeceğinden, dava konusu taşınmazların bulunduğu yere ilişkin olarak 1980 - 1985 yıllarına ilişkin 1/20000 ve 1/25000 ölçekli stereoskopik hava fotoğrafları ile aynı yıllara ilişkin fotogonometri yöntemiyle düzenlenmiş harita bulundukları yerlerden getirtilmeli, ziraat mühendisi, harita mühendisi ve orman mühendisi ile birlikte hava fotoğrafları; topoğrafik harita ve kadastro paftası ile çakıştırıldıktan sonra mahalline uygulanmalı, stereoskop aletiyle incelenmeli, fen, ziraat ve orman bilirkişi tarafından taşınmazlar üzerinde tam olarak hangi tarihten itibaren zilyetliğin başladığı belirlenmeli, kadastro tespit tarihine kadar geçen zilyetlik süresinin iktisap için yeterli olup olmadığı üzerinde durulmalı, zilyetlik olgusunun maddi olaylara dayalı olmasından hareketle, maddi olayların ancak tanık, bilirkişi ve benzeri anlatımlarla kanıtlanabileceği gözetilmeli (H.G.K. 30/03/1994 gün ve 1993/8-939-1994/176 sayılı kararı), komşu parsellerin tutanak ve dayanakları uygulanmalı; bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; tarafların bildirecekleri zilyetlik tanıkları ile kadastro tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup,
kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tespit tarihine kadar davacı kişiler yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Yasanın 14. maddesi uyarınca, davacılar ile eklemeli zilyetler yönünden de tapu sicil ve kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden senetsiz belgesiz araştırması yapılıp, sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Yasanın getirdiği 40/100 dönüm sınırlamasının aşılıp aşılmadığı saptanmalı, 218 ada 4 sayılı taşınmazın (B) ile işaretlenen bölümü orman niteliği ile Hazine adına tescil edilmeli, 218 ada 4 sayılı taşınmazın (A) ile işaretlenen kesimi ile 218 ada 2 sayılı taşınmazın tamamı yönünden ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: 1) Yukarıda birinci bentde açıklanan nedenlerle, Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının reddi ile 172 ada 2 sayılı taşınmaza yönelik hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının Orman Yönetimine yükletilmesine, Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,
2) İkinci bentde açıklanan nedenlerle, ... ve arkadaşlarının 218 ada 4 sayılı taşınmazın (B) ile işaretlenen kesime yönelik temyiz itirazlarının REDDİNE,
3) Üçüncü bentde açıklanan nedenlerle, ... ve arkadaşlarının temyiz itirazlarının kabulüyle 218 ada 2 sayılı taşınmazın tamamına, 218 ada 4 sayılı taşınmazın (A) ile işaretlenen kesimine yönelik hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde gerçek kişilere iadesine 29.03.2012 günü oybirliğiyle karar verildi.