Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2021/8763 Esas 2022/5240 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
12. Ceza Dairesi
Esas No: 2021/8763
Karar No: 2022/5240
Karar Tarihi: 29.06.2022

Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2021/8763 Esas 2022/5240 Karar Sayılı İlamı

12. Ceza Dairesi         2021/8763 E.  ,  2022/5240 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi

    2960 sayılı Boğaziçi Kanununa muhalefet suçundan sanık ...'ın, anılan Kanunun 18/1 ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 62/1. maddeleri uyarınca 25 gün hapis ve 238,00 Türk lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair İstanbul 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 20/12/2013 tarihli ve 2012/355 esas, 2013/617 sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesinin 23/01/2014 tarihli ve 2014/67 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 10/04/2018 tarihli ve 2014/15-487 esas, 2018/151 sayılı kararında belirtildiği üzere, temyiz ve istinaf kanun yollarından geçmeksizin kesinleşen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararların ülke sathında uygulama birliğine ulaşmak ve ciddi boyutlara ulaşan hukuka aykırılıkların toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi amacıyla olağanüstü bir kanun yolu olan kanun yararına bozma konusu yapılabileceği nazara alınarak,
    Sanık hakkında, inceleme konusu olay ile birlikte ayrıca 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununa muhalefet suçundan açılan dava üzerine yapılan yargılama neticesinde, suçun kanuni unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle İstanbul 13. Asliye Ceza Mahkemesince sanık hakkında verilen 20/12/2013 tarihli ve 2012/355 esas, 2013/617 sayılı beraat kararının, Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 27/05/2015 tarihli ve 2014/13438 esas, 2015/9026 karar sayılı ilamı ile anılan suçun oluşacağı ve 5237 sayılı Kanunun 44. maddesi gereğince 2863 sayılı Kanuna muhalefet suçunun cezasının daha ağır olması nedeniyle anılan Kanunun 65/1. maddesi uyarınca sanığın mahkumiyetine karar verilmesi gerektiğinden bahisle beraat kararının bozulduğu ve yeniden yapılan yargılama neticesinde sanığın, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununa muhalefet suçu nedeniyle anılan Kanunun 65/1. maddesi uyarınca, İstanbul 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/06/2016 tarihli ve 2015/364 esas, 2016/171 sayılı kararı ile mahkûmiyetine ve 5271 sayılı Kanunun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olup sanık tarafından yapılan itirazın da merciince reddedilmek suretiyle kararın kesinleşmiş olduğu gözetilerek yapılan incelemede;
    Dosya kapsamına göre, İstanbul İli, Sarıyer İlçesi, Yeniköy Mahallesi, 65 pafta, 286 ada, 8 parsel sayılı korunması gereken kültür ve tabiat varlığı kapsamında koruma kararı bulunan taşınmaz üzerinde projeye aykırı şekilde yapılan düzenlemelerden ibaret sanığın eyleminin, Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 27/05/2015 tarihli ve 2014/13438 esas, 2015/9026 karar sayılı ilamında değinildiği üzere, 2960 sayılı Boğaziçi Kanunu'na muhalefet ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununa muhalefet suçlarını oluşturduğu; 5237 sayılı Kanunun 44. maddesindeki “İşlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet veren kişi, bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılır.” şeklindeki düzenleme uyarınca sanığın, daha ağır cezayı gerektiren 2863 sayılı Kanuna muhalefet suçundan cezalandırılması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığının 02/07/2021 gün ve 94660652-105-34-12450-2021-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 10/09/2021 gün ve 2021/4400 sayılı ihbarnamesi ile daireye ihbar ve dava evrakı tevdii kılınmakla;
    Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 05/03/2013 tarihli, 2013/14742 Esas sayılı iddianamesi ile sanık hakkında 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan dava açıldığı, İstanbul 30. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/10/2013 tarihli, 2013/91 Esas, 2013/487 Karar sayılı ilamı ile dosyanın, İstanbul 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/355 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği, İstanbul 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/355 Esas sayılı dosyasının, Sarıyer Cumhuriyet Başsavcılığının 11/04/2011 tarihli, 2011/1192 Esas sayılı iddianamesi ile sanığın oğlu olan Berent Yiğit Öztat hakkında, 2960 sayılı Kanuna aykırılık suçundan açılan davanın, İstanbul 31. Sulh Ceza Mahkemesince, eylemin, 2863 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmesi ihtimali bulunduğu gerekçesi ile 27/03/2012 tarihli görevsizlik kararı üzerine İstanbul 13. Asliye Ceza Mahkemesine gönderilen dosya olduğu, sanık ... hakkında 2960 sayılı Kanuna aykırılık suçundan açılan bir davanın bulunmadığı, ancak İstanbul 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 20/12/2013 tarihli, 2012/355 Esas, 2013/617 Karar sayılı ilamı ile, sanık hakkında, 2960 sayılı Kanuna aykırılık suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilip, 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan beraat hükmü tesis edildiği, sanık müdafii ve katılan vekili tarafından yapılan itiraz üzerine, İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesinin 23/01/2014 tarihli, 2014/67 Değişik iş sayılı kararı ile itirazın reddine karar verilerek hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği olayda,
    Sanığın eyleminin, 2960 sayılı Boğaziçi Kanununa muhalefet ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununa muhalefet suçlarını oluşturduğu; 5237 sayılı Kanunun 44. maddesindeki “İşlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet veren kişi, bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılır.” şeklindeki düzenleme uyarınca sanığın, daha ağır cezayı gerektiren 2863 sayılı Kanuna muhalefet suçundan cezalandırılması gerektiğinin gözetilmediğinden bahisle, kanun yararına bozma talebinde bulunulmuş ise de Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14/12/2010 tarihli ve 2010/4-210 esas, 2010/259 sayılı kararında da belirtildiği üzere, Yasa yararına bozma yöntemi, karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkların toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesini ve ülke sathında uygulama birliğine ulaşılmasını sağlamak amacıyla, olağanüstü bir denetim muhakemesi yolu olarak Ceza Yargılaması Yasasının 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiş olup bu denetimin konusu, maddi ve yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılıklardır. Ancak, gerek kesin hükmün otoritesinin korunması zorunluluğu, gerekse olağanüstü bir denetim yolu olması nedeniyle dar kapsamlıdır; her türlü hukuka aykırılığın öne sürülüp incelenmesine elverişli bir denetim yolu değildir.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, sanık hakkında tesis edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının, denetim süresi içerisinde sanık tarafından kasıtlı bir suç işlenmesi halinde açıklanacağı ve açıklanan hükmün yasa yoluna tabi olduğu, keza denetim süresi içerisinde sanık tarafından kasıtlı bir suç işlenmemesi halinde ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak davanın düşmesine karar verileceği, düşme kararının da yasa yoluna tabi olduğu, bu itibarla, dosya kapsamında olağan kanun yollarının tüketilmediği dikkate alındığında,
    Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen ihbarnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görülmediğinden, İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesinin 23/01/2014 tarihli ve 2014/67 Değişik iş sayılı kararına yönelik kanun yararına bozma talebinin CMK'nın 309. maddesi uyarınca REDDİNE, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE; 29/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara