Esas No: 2011/1404
Karar No: 2011/1983
Karar Tarihi: 08.03.2011
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2011/1404 Esas 2011/1983 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacıların murisinin iş kazası sonucu ölümü nedeniyle uğramış oldukları maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacılar murisi işçi ... 5.6.2006 tarihinde davalının kurucu ortağı ve yönetim kurulu başkanı olduğu ... Prefabrike Yapı Elemanları Turizm Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinde meydana gelen iş kazasında öldüğü, mahkemece iş güvenliği uzmanlarından oluşan bilirkişilerden alınan kusur raporunda şirketin Yönetim Kurulu Başkanı olan davalının işveren vekili olduğu, bu görevinin gereği olarak işyerinde iş güvenliği önlemlerinin alınmasında ve aldırılmasında yetkili kişi olduğu halde gerekli otorite ve dsiplini tesis etmediği gerekçesiyle % 10 oranında, işletme şefi olan ... işveren vekili olması ve işyerinde gerekli güvenlik önlemlerini almaması nedeniyle %10, beton bölümü sorumlusu olan ... işveren vekili olması ve beton bölümünde gerekli güvenlik önlemlerini almaması nedeniyle %10, traktörü kullanan ... %10, kazalıya %30, dava dışı işveren şirkete %30 oranında kusur izafe edildiği davalının da sanıkları arasında bulunduğu taksirle ölüme neden olmak suçundan Menemen 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2006/680 Esas sayılı dosyasında görülen ceza davasında alınan birinci kusur raporunda şirket ve çalışanlarının asli kusurlu, ölenin ise tali kusurlu kabul edildiği, iş güvenliği uzmanlarından alınan ikinci kusur raporunda ise ölenin asli kusurlu, davalının ise kusurlu bulunmayarak diğer 3 çalışan sanığın tali kusurlu sayıldığı, sözkonusu davanın yeniden kusur raporu aldırılmak üzere talimat mahkemesine gönderilmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Türk Medeni Yasası’nın 50. maddesinde tüzel kişilerin organlarının hukuki işlemleri ve diğer bütün fiilleriyle tüzel kişiyi borç altına sokacağı, organların kusurlarından dolayı ayrıca kişisel olarak sorumlu olacakları bildirilmiştir. Tüzel kişilerin borçlarından ötürü organlarının veya temsilcilerinin kişisel kusurları dışında şahsen sorumlu olacaklarına dair bir yasal düzenleme bulunmadığından somut olayda da davalı ... davalı şirketin Yönetim Kurulu Başkanı olup işyerinde gerekli güvenlik tedbirlerini alması ve işin yürütümünün sağlanması için bir işletme şefi ve kazanın cereyan ettiği bölümde de bir sorumlu görevli bulundurup çalıştırdığından bu davalının kişisel olarak işyerinde iş güvenliği tedbirlerini almadığı gerekçesiyle kusurlu sayılıp %10 oranında kusur izafe edilip davacıların oluşan maddi ve manevi zararından sorumlu tutulmuş olması hatalı olmuştur. Borçlar Yasası’nın 53. maddesine göre hukuk hakimi kusur olup olmadığına karar vermek için ceza hukukunun sorumluluğa dair hükümleri ile bağlı değildir. Ancak ceza mahkemesinin mahkumiyet kararındaki fiilin hukuka aykırılığını ve illiyet bağını saptayan maddi olaya ilişkin kabul, hukuk hakimini de bağlar. Ceza davasında bu davalıya meydana gelen iş kazasında % 10 oranında kusur izafe edildiğinden, artık ceza davasının sonucunun beklenerek iş kazası ile sonuçlanan olaydan dolayı mahkum olması durumunda, Borçlar Yasası’nın 53. maddesine göre sorumlu tutulmalıdır.
Yapılacak iş; davalı hakkındaki taksirle ölüme neden olmak suçundan dolayı görülmekte olan ceza davasının neticesi beklenerek bu hususun bekletici (ön) mesele yapılmak suretiyle sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 08.03.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.