Esas No: 2022/1745
Karar No: 2022/5271
Karar Tarihi: 29.06.2022
Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2022/1745 Esas 2022/5271 Karar Sayılı İlamı
12. Ceza Dairesi 2022/1745 E. , 2022/5271 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirmeye teşebbüs
Hükümler : TCK’nın 136/1, 43/1, 35/2, 62, 53/1, 54. maddeleri gereğince sanık ... hakkında 4 kez, sanık ... hakkında 2 kez, sanık ... hakkında 1 kez ayrı ayrı mahkumiyet
Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirmeye teşebbüs suçundan sanıkların mahkumiyetlerine ilişkin hükümler, katılan vekili, sanık ... müdafii, sanıklar Nedim ve Erol tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Dairemizin 06.10.2021 tarihli tevdii kararını müteakip, sanık ...’in temyiz aşamasında öldüğü tespit edilerek, dosyanın, mahalli mahkemece Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 06.12.2021 tarihli ek tebliğnameyle Yargıtay 8. Ceza Dairesine, Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 31.03.2022 tarihli, 2021/18652-2022/5466 sayılı görevsizlik kararıyla da Dairemize gönderildiği belirlenerek yapılan incelemede:
A) Katılan vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde;
TCK’nın 136/1. madde ve fıkrasındaki verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunun maddi konusunu oluşturan “kişisel veri” kavramından, kişinin, yetkisiz üçüncü kişilerin bilgisine sunmadığı, istediğinde başka kişilere açıklayarak ancak sınırlı bir çevre ile paylaştığı nüfus bilgileri (T.C. kimlik numarası, adı, soyadı, doğum yeri ve tarihi, anne ve baba adı gibi), adli sicil kaydı, yerleşim yeri, eğitim durumu, mesleği, banka hesap bilgileri, telefon numarası, elektronik posta adresi, kan grubu, medeni hali, parmak izi, DNA'sı, saç, tükürük, tırnak gibi biyolojik örnekleri, cinsel ve ahlaki eğilimi, sağlık bilgileri, etnik kökeni, siyasi, felsefi ve dini görüşü, sendikal bağlantıları gibi kişinin kimliğini belirleyen veya belirlenebilir kılan, kişiyi toplumda yer alan diğer bireylerden ayıran ve onun niteliklerini ortaya koymaya elverişli, gerçek kişiye ait her türlü bilginin anlaşılması gerektiği dikkate alınarak yapılan değerlendirmede:
Sanıklar hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurma, banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması, banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılmasına teşebbüs suçlarından açılan kamu davalarının yapılan yargılaması esnasında, duruşmanın 13.09.2013 tarihli 5. oturumunda davaya katılmasına karar verilen Türkiye İş Bankası A.Ş. vekilinin, Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 01.03.2018 tarihli bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan verilen 14.11.2018 tarihli kararı temyiz ettiği anlaşılmakla;
Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunun mağduru kural olarak kart bilgilerinin sahibi olan banka müşterileri olup, suçtan doğrudan zarar görmeyen şikayetçi Türkiye İş Bankası A.Ş.’nin verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçu açısından davaya katılma ve hükümleri temyiz etme hakkı bulunmadığından, şikayetçi Türkiye İş Bankası A.Ş. vekilinin temyiz isteminin, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 317. maddesi gereğince isteme uygun olarak REDDİNE,
B) Sanık ... müdafinin temyiz isteminin incelenmesinde;
Sanık ...’in sorgu ve savunmasının alındığı duruşmanın 22.03.2013 tarihli 1. oturumunda sanık ... müdafii olarak hazır olan Avukat Polat Küçük’ün, duruşmanın 23.05.2013 tarihli 3. oturumunda müdafilikten istifa etmesine ve aynı oturum hazır bulunan sanık ...’in de “Avukatımın istifasına bir diyeceğim yoktur” demesine rağmen sanık ... ve Avukat Polat Küçük’ün yokluğunda verilen 14.11.2018 tarihli gerekçeli kararın, hem 11.01.2019 tarihinde sanık ...’e hem de 28.11.2018 tarihinde sanık ... müdafii sıfatıyla Avukat Polat Küçük’e tebliğ edilmesi üzerine, adı geçen avukat tarafından sunulan 28.11.2018 tarihli dilekçede, sanık ...’in vekilliğinden istifa ettiği halde gerekçeli kararın kendisine tebliğ edilmesinden dolayı UYAP’ta mevcut vekillik kaydının silinerek gerekçeli kararın sanık ...’e tebliğinin sağlanması talep edilip, sanık ...’in her türlü yasal hakkının korunması amacıyla temyiz isteminde bulunulduğu ve UYAP sisteminden temin edilen nüfus kayıt örneğinde sanık ...’in 05.09.2021 tarihinde temyiz aşamasında öldüğü anlaşılmakla; Avukat Polat Küçük’ün, temyiz iradesi bulunmayan ve sağlığında temyize muvafakat vermediği de anlaşılan sanık ... adına kararı temyiz etme hakkının olmaması nedeniyle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 317. maddesi gereğince temyiz isteminin isteme aykırı olarak REDDİNE,
C) Sanıklar Nedim ve Erol’un temyiz istemlerinin incelenmesine gelince;
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya, incelenen dosya kapsamına göre;
1- Asıl dava dosyasındaki 19.02.2013 ve birleşen dava dosyasındaki 22.11.2013 tarihli iddianamelerin kapsamına göre, sanık ...’in; 23-24.05.2012 ve 30.05.2012 tarihlerinde Türkiye Vakıflar Bankası Mecidiyeköy Şubesinin, 01.06.2012 tarihinde Türkiye Vakıflar Bankası Levent Çarşı Şubesinin, 02.06.2012 tarihinde Türkiye Ekonomi Bankası (TEB) A.Ş. Adapazarı ile Çekmeköy Şubelerinin, 29.12.2012 tarihinde Akbank TAŞ’ın 3459 numaralı, 31.12.2012 tarihinde sanık ... ile birlikte Akbank TAŞ’ın 3830 numaralı, 01.01.2013 ve 02.01.2013 tarihlerinde Akbank TAŞ’ın 2860 numaralı, 04.01.2013 tarihinde Türkiye İş Bankası A.Ş. Nişantaşı 9435 numaralı ve aynı tarihte Türkiye İş Bankası A.Ş. 7384 numaralı, 05.01.2013 tarihinde Türkiye İş Bankası A.Ş. Gayrettepe ve Levent Şubelerinin, 06.01.2013 tarihinde Türkiye İş Bankası A.Ş. Nişantaşı 9435 numaralı ve Nişantaşı-2, 07.01.2013 tarihinde Türkiye İş Bankası A.Ş. Yeşilpınar 2721 numaralı ve aynı tarihte sanık ... ile birlikte Türkiye İş Bankası A.Ş. Sıracevizler 7246 numaralı, 10.01.2013 tarihinde Türkiye İş Bankası A.Ş. Nişantaşı 9435 numaralı, sanık ...’in; 28.12.2012 tarihinde sanık ... ile birlikte Akbank TAŞ’ın 5469 numaralı, 31.12.2012 tarihinde sanık ... ile birlikte Akbank TAŞ’ın 3830 numaralı, 07.01.2013 tarihinde sanık ... ile birlikte Türkiye İş Bankası A.Ş. Sıracevizler 7246 numaralı, sanık ...’un 28.12.2012 tarihinde sanık ... ile birlikte Akbank TAŞ’ın 5469 numaralı ATM cihazlarına kart kopyalama düzenekleri yerleştirdikleri ve söktükleri iddialarına konu olayda;
Haklarında mahkumiyet kararı verilen sanıkların sübutu kabul edilen suçları işlediği tarih ve zaman dilimi gerekçeli karar başlığına ayrı ayrı yazılması gerekirken, suç tarihinin “2012” olarak gösterilmesi ile yetinilmek suretiyle CMK’nın 232/2-c madde, fıkra ve bendine uyulmaması,
2- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 141 ve 5271 sayılı CMK'nın 34, 230 ve 232. maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının karşıoy da dahil olmak üzere gerekçeli olarak yazılması zorunlu olup, hüküm; başlık, sorun, gerekçe ve sonuç (hüküm) bölümlerinden oluşmalıdır. “Başlık” bölümünde, hükmü veren mahkemenin adı, mahkeme başkanının ve üyelerinin veya hakimin, Cumhuriyet savcısının ve zabıt katibinin, katılanın, mağdurun, vekilinin, kanuni temsilcisinin ve müdafiin adı ve soyadı ile sanığın açık kimliği, beraat kararı dışında suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi, sanığın gözaltında veya tutuklu kaldığı tarih ve süre ile halen tutuklu olup olmadığı belirtilmeli, “sorun” bölümünde, iddia ve savunmada ileri sürülen görüşler ortaya konulmalı, “gerekçe” kısmında mevcut deliller tartışılıp değerlendirildikten sonra, hükme esas alınan ve reddedilen deliller belirlenmeli, delillerle sonuç arasındaki bağ üzerinde durularak, niçin bu sonuca ulaşıldığı anlatılmak suretiyle hukuki nitelendirmeye yer verilmeli ve sonuç bölümünde açıklanan uygulamaların dayanaklarına değinilmeli, “sonuç (hüküm)” kısmında ise CMK'nın 230 ve 232. maddeleri uyarınca aynı Kanunun 223. maddesine göre verilen kararın ne olduğu, 5237 sayılı TCK'nın 61. ve 62. maddelerinde belirlenen sıra ve esaslara göre uygulanan kanun maddeleri ve hükmolunan ceza miktarı, yine aynı Kanunun 53 ve devamı maddelerine göre, cezaya mahkumiyet yerine veya cezanın yanı sıra uygulanacak güvenlik tedbiri, cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adli para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususlara ilişkin taleplerin kabul veya reddine ait dayanaklar, kanun yollarına başvurma ve tazminat talep etme imkanının bulunup bulunmadığı, kanun yoluna başvurma mümkün ise kanun yolunun ne olduğu, şekli, süresi ve mercii tereddüte yer vermeyecek biçimde açıkça gösterilmelidir. Ayrıca duruşmada tefhim olunan kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunmamalı, diğer bir ifadeyle gerekçe ile sonuç (hüküm) kısmı infazda karışıklığa neden olabilecek nitelikte olmamalıdır.
Öte yandan, bir karar bozulmakla tamamen ortadan kalkacağından, yerel mahkeme tarafından CMK'nın 34, 230 ve 232. maddeleri uyarınca yeniden usulüne uygun olarak hüküm kurulmalı, tefhim edilen kısa karara uygun yeniden gerekçeli karar yazılmalıdır.
Açıklanan şekilde hükmün gerekçeyi ihtiva etmemesi ise 1412 sayılı CMUK'un 308/7 ve 5271 sayılı CMK'nın 289/1-g. bendi uyarınca hukuka kesin aykırılık halini oluşturacaktır.
Yerel mahkemece, bu ilkelere uyulmadan, sanıkların suç oluşturduğu kabul edilen eylemlerinin ve suçun unsurlarının nelerden ibaret olduğu, hangi nedenle hangi delillere üstünlük tanındığı tartışılıp değerlendirilmeksizin, Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 01.03.2018 tarihli ilamıyla bozulan 19.12.2014 tarihli mahkumiyet kararındaki açıklamalara atıf yapılmasıyla yetinilerek, “...Mahkememizin yukarıda aynen yer alan subuta yönelik gerekçesi Yargıtayın suçun nitelemesine ilişkin bozma ilamı birlikte değerlendirildiğinde, sanıklar Erol, Abdulaziz ve Nedim'in müştekilere ait banka kartlarının manyetik şerit bilgilerini kopyalamak ve şifrelerini elde etmek şeklindeki eylemlerinin TCK'nın 136, 43 ve 35. maddelerinde tanımlanan suçu oluşturduğu anlaşıldığından sanıklar bu maddeler gereğince cezalandırılmış...” biçiminde, sanıklar hakkında yasal gerekçeden yoksun şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,
3- Sanıklar Abdülaziz, Nedim ve Erol hakkında düzenlenen asıl dava dosyasındaki 19.02.2013 tarihli iddianamede, sanıkların, banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçundan 39 kez ve banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılmasına teşebbüs suçundan 42 kez TCK’nın 245/3. madde ve fıkrası gereğince, birleşen dava dosyasındaki 22.11.2013 tarihli iddianamede de, sanık ...’in, zincirleme şekilde banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçundan TCK’nın 245/2-3. madde ve fıkraları gereğince ayrı ayrı cezalandırılmalarının talep edildiği ve TCK’nın 245/2. madde ve fıkrası gereğince mahkumiyetlerine ilişkin 19.12.2014 tarihli hükümlerin Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 01.03.2018 tarihli ilamıyla “...Sanıkların bankaların ATM cihazlarına yerleştirdiği düzenekle, işlem yapmaya gelen kişilere ait kartların manyetik şerit bilgilerini kopyalamak ve şifrelerini elde etmeye çalışmaktan ibaret eylemlerinin TCK'nın 136, 43 ve 35. maddelerinde düzenlenen kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmeye teşebbüs suçunu oluşturduğu gözetilmeden, yazılı şekilde aynı yasanın 245/2. ve 35. maddeleri uyarınca hüküm kurulması...” nedenine dayalı olarak bozulmasına karar verilmesinin ardından duruşmanın 14.11.2018 tarihli son oturumunda sanık ...’un bozma ilamına karşı beyanının alındığı ve diğer sanık ...’in bozma ilamına karşı beyanlarının alınmasına yönelik evrakın istinabe mahkemesince davetiyenin tebliğ edilememesi nedeniyle bila ikmal iade edildiği anlaşılmakla; bozma ilamında açıklanan suç ve uygulanması istenen maddeler ile ilgili beyanı alınmayan sanık ...’e suçun hukuki niteliğinin değişmesinden dolayı CMK'nın 226. maddesi uyarınca ek savunma hakkı verilmesi gerektiği gözetilmeksizin, sanık ... hakkında 2 kez, TCK’nın 136/1, 43/1, 35/2. madde ve fıkraları gereğince zincirleme şekilde verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirmeye teşebbüs suçundan yazılı şekilde mahkumiyet hükümleri kurularak, sanık ...’in savunma hakkının kısıtlanması,
4- Kabul ve uygulamaya göre de:
a) Sanık ...’un yalnızca bir eyleminden dolayı hakkında mahkumiyet hükmü kurulmasına rağmen hükümlerin gerekçesinde “temel ceza belirlenirken sanıkların kastı eylemlerinin çokluğu göz önüne alınarak alt sınırdan uzaklaşılmış” ibarelerine dayanılarak, gerekçeyle hüküm arasında çelişkiye neden olunması,
b) Sanık ...’in 07.01.2013 tarihinde Türkiye İş Bankası A.Ş. Sıracevizler 7246 numaralı ve sanık ...’un 28.12.2012 tarihinde Akbank TAŞ’ın 5469 numaralı ATM cihazlarına kart kopyalama düzenekleri yerleştirdikleri ve söktükleri iddia edilmiş olup, sanıkların ilgili ATM cihazlarında işlem yapan kişi ya da kişilere ait kartların manyetik şerit bilgilerini ve şifrelerini hukuka aykırı olarak ele geçiremeyip, eylemlerinin teşebbüs aşamasında kaldığı ve kişisel verileri ele geçirilen herhangi bir mağdur bulunmadığı kabul edilmesine rağmen “Sanığın suçunu aynı suç işleme kararı altında birden fazla banka müşterisine yönelik gerçekleştirmeye teşebbüs ettiği anlaşıldığından” biçimindeki, yasal, yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanılmaksızın, sanık ...’in Türkiye İş Bankası A.Ş. ve sanık ...’un Akbank TAŞ’a ait ATM cihazlarında gerçekleştirdikleri tek eylemlerinden dolayı kurulan mahkumiyet hükümlerinde, TCK’nın 43/1. madde ve fıkrasındaki zincirleme suç hükmünün uygulanması suretiyle sanıklar Nedim ve Erol’a fazla cezalar hükmedilmesi,
c) Birleşen dava dosyasındaki 22.11.2013 tarihli iddianamedeki anlatım ve emanet eşya makbuzuna göre, adli emanetin 2013/7456 sırasında kayıtlı CD hakkında bir karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, sanıklar Nedim ve Erol’un temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, sair yönleri incelenmeksizin hükümlerin bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 29.06.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.