Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2020/11099 Esas 2022/5265 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
12. Ceza Dairesi
Esas No: 2020/11099
Karar No: 2022/5265
Karar Tarihi: 29.06.2022

Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2020/11099 Esas 2022/5265 Karar Sayılı İlamı

12. Ceza Dairesi         2020/11099 E.  ,  2022/5265 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
    Suç : İltimas suretiyle yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs
    Hüküm : TCK'nın 277/1-2, 277/2, 43, 62, 50/1-a, 52/2, 52. maddeleri gereğince mahkumiyet

    İltimas suretiyle yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, mahalli Cumhuriyet savcısı ve sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, mahalli Cumhuriyet savcısının ve sanığın sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
    1- Tanık Hayriye’nin anlatımına ve dosya kapsamına göre; “08.08.2013” olan suçun işlendiği tarihin, gerekçeli karar başlığına “2013” şeklinde eksik yazılması suretiyle CMK’nın 232/2-c. madde, fıkra ve bendine uyulmaması,
    2- Sanık ...’ın savunmasına, tanık Hayriye’nin anlatımına ve dosyada mevcut diğer delillere göre; sanık ...’ın, kendisinin davalı ve ağabeyi olan şikayetçi Adil’in davacı sıfatını taşıdığı Fethiye 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/561 esasına kayden görülmekte olan 29.07.2013 tarihli muhdesatın tespiti davasına şikayetçi Adil tarafından isimleri bildirilen tanıkların tanıklık yapmalarını engellemek amacıyla, onların yanına gidip, değişik zamanlarda görüştüğü davacı tanıklarından Durmuş Ali’ye; “Aile meselesi, sen karışma.”; Arif’e de; “Bizim aile meselemiz. Karışmazsan senin için daha iyi olur.” şeklinde sözler söyleyerek, gerçeği söylemekle yükümlü olan tanıkları hukuka aykırı olarak etkilemeye teşebbüs etmesi biçiminde sübut bulan eylemlerinin, TCK’nın 43/1. madde ve fıkrası kapsamında zincirleme şekilde TCK'nın 277. maddesinin 1. fıkrasının 1. cümlesindeki yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs suçunu oluşturduğu ve tanıklardan hatıra binaen ricada bulunmayan sanığın fiillerinin iltimas derecesini aşması nedeniyle suç tarihinden sonra 28.06.2014 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 69. maddesi ile TCK'nın 277. maddesinin birinci fıkrasının sonuna eklenen “Teşebbüs iltimas derecesini geçmediği takdirde verilecek ceza altı aydan iki yıla kadardır.” cümlesinin uygulama koşullarının oluşmadığı gözetilmeden, hükmün gerekçesinde “Sanık hakkında sehven 277/1-2. cümlesinden hüküm kurulmuştur.” ibarelerine yer verilip, gerekçeyle hüküm arasında çelişkiye de neden olunarak, sanık hakkında zincirleme şekilde iltimas suretiyle yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs suçundan yazılı şekilde hüküm kurulması,
    3- Sanığın aşamalarda davacı tanıklarını tehdit etmediğine dair savunması, sanığın ablası olan tanık Hayriye’nin, Ramazan Bayramı’nda kardeşi olan sanıkla birlikte iddianamede şikayetçi olarak gösterilen davacı tanığı Arif’i ziyaret ettiklerine ve herhangi bir tehdit olayı yaşanmadığına dair anlatımı, davacı tanığı Arif’in kovuşturma evresinde alınan; “Sanık ablası ile birlikte benim evime geldiler, bana ‘Mahkemeye gelme’ dediler, bana başka bir şey söylemediler, beni tehdit etmediler…Sanıklar bana ‘Mahkemeye gelirsen de inşaat parasını babamızdan aldığını söyle’ diye söylediler, başka bir şey söylemediler…” şeklindeki beyanı, soruşturma evresinde sanığın kendisini “Sen mahkemeye gelme, gelirsen kötü olur!” sözleriyle tehdit ettiğini iddia eden ve iddianamede şikayetçi olarak gösterilen diğer davacı tanığı Durmuş Ali’nin, kovuşturma evresinde alınan; “Sanık ... benim yanıma geldi ve ‘yarın şahitliğe gelmeyeceksin, gelirsen seni öldürürüm’ diye söyledi” biçimindeki ilk ifadesiyle çelişen soyut beyanları karşısında, sanığın, davacı tanıklarını tehdit ettiğinin sabit olmadığı ve TCK'nın 277. maddesinin 2. fıkrasındaki “(2) Birinci fıkradaki suçu oluşturan fiilin başka bir suçu da oluşturması halinde, fikri içtima hükümlerine göre verilecek ceza yarısına kadar artırılır.” hükmünün uygulama koşullarının oluşmadığı gözetilmeden, delillerin takdirinde yanılgıya düşülüp, sanığın, davacı tanığı Durmuş Ali’ye basit tehdit kapsamında kalan “Sen mahkemeye gelme, gelirsen kötü olur!” şeklindeki sözleri söylediğinin kabulüyle TCK'nın 44. maddesinde düzenlenen fikri içtima kapsamında daha ağır cezayı gerektiren yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs suçundan belirlenen temel cezada TCK'nın 277/2. madde ve fıkrası uyarınca ½ oranında artırım yapılarak, sanığa fazla ceza verilmesi,
    4- Kabul ve uygulamaya göre de:
    a) Sanık hakkında yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs suçundan kamu davası açılmasına ve mahkemece sanığın iltimas suretiyle yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs suçunu işlediği kabul edilmesine rağmen sanığa TCK'nın 277. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesi uyarınca temel ceza tayin edilirken, “Sanığın üzerine atılı tehdit suçunu işlediği anlaşıldığından…” biçimindeki ibarelere yer verilerek, hükümde karışıklığa neden olunması,
    b) Sanığa hükmedilen cezada TCK'nın 277/2. madde ve fıkrası uyarınca artırım yapılırken, uygulanan kanun ve maddesinin; ayrıca, sanığın, bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda, birden fazla tanığı hukuka aykırı olarak etkilemeye teşebbüs etmesi nedeniyle TCK’nın 43/1. madde ve fıkrasındaki zincirleme suç hükmünün uygulandığı sırada, uygulama maddesinin fıkrasının yazılmaması, sanığa hülmedilen cezada TCK’nın 62. maddesi gereğince indirim yapıldığı esnada da, indirim oranı “1/6” olarak gösterilmeyip, hükümde tereddüde neden olunması suretiyle CMK'nın 232/6. madde ve fıkrasına uyulmaması,
    c) Sübutu kabul edilen suçun 28.06.2014 tarihinden önce işlenmiş olması karşısında, 28.06.2014 tarihinden önce işlenen suçlar açısından, 28.06.2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 72. maddesi ile değişik CMK'nın 231/8. madde ve fıkrasının 2. cümlesinin uygulanamayacağı ve daha önceden verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararların yargılama konusu suçla ilgili hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel teşkil etmeyeceği gözetilmeden, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işleyip işlemeyeceği hususunda ulaşılacak kanaate göre hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının gerekip gerekmediğine karar verilmesi gerekirken, “Sanık hakkında Fethiye 1. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2009/438 Esas Fethiye 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 2009/87 Esas sayılı dosyalarında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, sanığın denetim süresi içerisinde yeniden suç işlediği anlaşıldığından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve ertelemeye yer olmadığına” biçimindeki yasal olmayan gerekçeyle sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,

    d) İltimas suretiyle yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs suçu için TCK'nın 277. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesinde temel ceza miktarının “altı aydan iki yıla kadar hapis cezası” olarak belirlendiği; 5271 sayılı CMK'nın, 17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanunun 24. maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan “Basit Yargılama Usulü” başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan; “Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanunun geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan “01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19.08.2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 Esas - 2020/33 Karar sayılı ve 16.03.2021 tarihli 31425 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 14.01.2021 tarihli ve 2020/81 Esas - 2021/4 Karar sayılı iptal kararları ile “...kovuşturma evresine geçilmiş..., ...hükme bağlanmış...” ibarelerinin, aynı bentte yer alan “...basit yargılama usulü...” yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle;
    Kovuşturma evresine geçilmiş veya hükme bağlanmış olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanunun 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan kesinleşmiş hükümler haricindeki düzenlemelerin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanununda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; “mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararlarının neticeleri itibariyle maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK'nın 7. maddesi ile CMK'nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle, sanık lehine olan uygulamanın belirlenerek yerine getirilmesi ve gereği için dosyanın, “Basit Yargılama Usulü” yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
    Bozmayı gerektirmiş olup, mahalli Cumhuriyet savcısının ve sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 29.06.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.









    Hemen Ara