Esas No: 2011/326
Karar No: 2011/1978
Karar Tarihi: 08.03.2011
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2011/326 Esas 2011/1978 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, yaşlılık aylığının ve sağlık karnesinin Kurum işleminin iptaliyle, yeniden aylık bağlanmasına ve sağlık karnesinin iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, davacının davalı Kurum’dan almakta olduğu yaşlılık aylığının ve sağlık karnesinin iptaline ilişkin davalı Kurum işleminin iptaline ve davacının yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece istemin kabulüne karar verilmiş ise de; varılan bu sonuç usul ve yasaya aykırıdır.
01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren, 1479 sayılı yasanın 24. maddesi ilk şekliyle, sigortalılığın oluşumu için, kendi ad ve hesabına bağımsız çalışma olgusunun gerçekleşmesi yanında, ayrıca, kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıtlı olma koşulunu da aramıştır. Bu kuruluşlara kayıt tarihi ise, sigortalılığın başlangıcı yönünden, yasal karine kabul edilmiştir. 04.05.1979 tarihinde yürürlüğe giren 2229 sayılı yasa, Bağ-Kur’lu olabilme yönünden, söz konusu 24. maddenin öngördüğü meslek kuruluşlarına kayıtlı olma koşulunu kaldırmış, sadece yasanın temel ilkesi olan kendi ad ve hesabına çalışma koşulunun gerçekleşmesi durumunda, sigortalılığın oluşacağını yeterli görmüştür. Buna karşın, 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı yasa bağımsız çalışanların sigortalı olabilmeleri yönünden vergi yükümlülüğünü öngörmüş, vergiden muaf olanların da kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıtlı olmaları durumunda yine sigortalı sayılacaklarını kabul etmiştir. Nihayet, 22.03.1985 yürürlük tarihli 3165 sayılı yasa, sigortalılığa karine yönünden vergi kaydının, bu kaydın bulunmaması veya vergiden muaf olunması halinde, esnaf ve sanatkar sicili veya kanunla kurulu meslek kuruluşu kayıtlarının esas alınacağını belirlemiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacının züccaciye faaliyeti nedeniyle 23.02.1988 ve devamı şeklinde vergi, 25.02.1988 tarihli Merkez Ajanlığı ve 25.02.1988 tarihinden devam eden Esnaf Odası kaydının bulunduğu 18.05.1989 tarihli bildirge üzerine 23.02.1988 tarihi itibariyle 1479 sayılı Yasaya tabi sigortalı olarak tescil edildiği, davacının 24.03.1998 tarihinde davalı Kuruma verdiği sigortalılık belgesinde 02.02.1985-28.03.1988 tarihleri arasında Hurdacılar Odasına kaydının bulunduğunun şerh edilmesi nedeniyle davalı Kurumca sigorta başlangıç tarihinin 22.03.1985 tarihine çekildiği davacının 239 gün 506 sayılı Yasa’ya tabi hizmeti, 4701 gün 1479 sayılı Yasa’ya tabi hizmeti ve 720 gün askerlik hizmeti borçlanmasıyla Bağ-Kur’dan 01.05.1998 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlandığı, Kurumun yaptırdığı teftiş sonucunda davacının 05.11.1996 tarihinde noter onayı bulunan defterin 69. sayfasında 270 no ile 11.03.1985 tarihi itibariyle kaydının bulunduğu, Yönetim Kurulu kararının olmadığı, eski defterin "yanlışlıklarla dolu olduğu" için imha
edildiğinden müfettişe ibraz edilmediği, davacının 1479 sayılı Yasa’ya göre sigortalılığına esas alınan ... Hurdacılar Odası kaydının sahte olduğunun anlaşılması üzerine Bağ-Kur’a giriş bildirgesinin ve hizmetlerinin iptal edilip 21.2.2006 tarihi itibariyle almakta olduğu yaşlılık aylığının iptal edildiği, ayrıca yürütülen adli soruşturma sonucunda müştekisi ... S.G.K (Bağ-Kur) İl Müdürlüğü, şüphelileri arasında davacının da bulunduğu Kurum görevlileri ve Kurumdan hizmet kazanmış sigortalılar hakkında ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2006/5093 Soruşturma sayılı dosyasında görevi kötüye kullanma, resmi evrakta sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından açılan soruşturmanın devam ettiği, davacının ... Hurdacılar Odası kaydının sahte olduğunun müfettiş soruşturması sonucunda belirlendiği görülmektedir.
Davacının 22.03.1985-23.02.1988 tarihleri arasında usulüne uygun (geçerli) bir oda kaydının bulunmaması nedeniyle bu dönemde sigortalılık şartlarını taşımadığının kabulü gerekir.
Ancak davalı Kurum’un geçmişe yönelik (uyuşmazlık konusu dönemi de kapsar şekilde) prim tahsil etmesi ve uzun süre bu primleri kullanması sigortalıya yaşlılık aylığı bağlayıp aylık konusunda umut verdikten sonra davacının sigortalılığını ve yaşlılık aylığını iptal etmesi Medeni Kanun’un 2. maddesinde ifadesini bulan objektif iyi niyet kurallarıyla bağdaşmayacaktır.
Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 01.10.1997 gün ve E: 1997/10-578, K: 1997/758; 24.09.2003 gün ve 2003/10-489, 2003/490 sayılı kararı da bu doğrultudadır. Ne var ki; kimse kendi hilesinden istifade edemeyeceğinden bu kuralın uygulanabilmesi için usulsüz oda kaydının davacınında katılımının bulunduğu mavazaalı bir işlem sonucu oluşturulmaması gereklidir.
Davacının 1479 sayılı Yasa"ya tabi zorunlu Bağ-Kur sigortalılığını sağlayan ... Hurdacılar Odası kaydının sahtecilik suretiyle oluşturulduğu iddiasıyla, oda yöneticileri , üyeleri ve davacı hakkında ceza davası açılması, oda kayıtlarının sahtecilik suretiyle oluşturulup oluşturulmadığının, oluşturulmuş ise bu sahtecilik işleminin davacının katılımı ile gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği bu dava sonucu verilecek karar ile saptanmasının mümkün olması karşısında, oda kaydının sahtecilik yoluyla oluşturulduğu ve bu işlemin davacının katılımı ile gerçekleştirildiğinin anlaşılması halinde oda kaydına hukuken değer verilemeyeceği bu durumda somut olaya MK 2. maddesi uygulanamayacağından Cumhuriyet Savcılığı soruşturmasının sonucu beklenilerek tüm delillerin birarada değerlendirilmesi ile bir sonuca varılması gerekirken, mahkemece soruşturma sonucu beklenmeden eksik inceleme ile tanık sözleri ile yetinilerek sonuca gidilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 08.03.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.