Esas No: 2022/203
Karar No: 2022/6752
Karar Tarihi: 20.09.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/203 Esas 2022/6752 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2022/203 E. , 2022/6752 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hüküm, davacılar vekili tarafından duruşmalı, davalı vekili tarafından duruşmasız olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 20/09/2022 tarihinde davacılar vekili Av. ... ... ile davalı vekili Av. ... geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekillerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; maliki oldukları sulu tarım arazisi niteliğindeki davaya konu taşınmaza mısır ekimi yaptıklarını, sulama döneminde muhtelif tarihlerde meydana gelen elektrik kesintileri ve ani voltaj dalgalanmaları nedeniyle dalgıç motorunun arızalandığını, sulama yapılamaması nedeniyle verimin düştüğünü, maddi zarara uğradıklarını, delil tespit dosyası ile zarar miktarının 167.500 TL olarak belirlendiğini ileri sürerek; 167.500 TL’nin delil tespit talebinde bulundukları tarih olan 17/07/2012 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmişlerdir.
Davalı; davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, uzun süreli elektrik kesintisinden bahsedilemeyeceğini, kendilerine bu yönde yapılmış bir şikayetin de bulunmadığını, kaldı ki davacının elektrik kesintisine karşı herhangi bir önlem almadığını, zararın oluşmasına ve artmasına sebebiyet verdiğini, sorumluluğuna gidilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; 08/04/2013 tarihli bilirkişi heyeti raporu dikkate alınarak, davaya konu tarımsal sulama abone sözleşmesinin tarafının davacı ... olduğu, sözleşmenin tarafı olmayan davacı ...’in aktif dava ehliyetinin bulunmadığı; sürekli elektrik kesintisinden kaynaklı sulama yapılamaması nedeniyle ekili mısır ürünündeki verim kaybının % 70 oranında olduğu, olayın meydana gelmesinde davacının % 20, davalının % 80 oranında kusurlu olduğu, davalının gerçekleşen zarardan sorumlu olduğu, ancak tazminat miktarından davacının kusuru oranında indirim yapılması gerektiği gerekçesiyle, davanın davacı ... yönünden aktif husumet yokluğundan reddine, davacı ... yönünden açılan davanın kısmen kabulü ile 146.047,13 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline dair verilen hüküm, davalının temyizi üzerine; Dairece verilen 15/06/2015 tarihli ve 2014/17033 E. 2015/10976 K. sayılı kararla;
“...Mahkeme karar gerekçesinde her ne kadar davacı ve davalının kusur oranlarına göre hüküm kurulduğunu belirtmiş ise de, hükümde meydana gelen zararın tamamına hükmetmiş, davacının kusuru nedeniyle herhangi bir indirim yapmamıştır.
Ayrıca mahkemece, zararın meydana geldiği dönemdeki elektrik kesintilerinin elektrik idaresinden sorulmadığı, aynı dönemde davacının komşu tarlalarında da elektrik kesintileri nedeniyle sulama sorununun yaşanıp yaşanmadığının, ürün zararının olup olmadığının araştırılmadığı, davalının düzenlenen bilirkişi raporundaki davacıya izafe edilen % 20 kusur oranına itiraz ettiği halde mahkemece itirazının karşılanmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş; öncelikle zararın meydana geldiği dönemdeki elektrik kesintilerinin elektrik idaresinden sorulması, elektrik kesintilerinin yönetmelikte belirtilen sınırlar içerisinde kalıp kalmadığının tespit edilmesi, voltaj akımındaki ani yükselmenin ve düşüşlerin hangi dönemde ve hangi saatte olduğunun tespiti net olarak belirlendikten sonra, söz konusu elektrik kesintisi ve voltaj dalgalanmalarının davacının iddia ettiği hasarı yaratıp yaratmadığının araştırılması, aynı dönemde davacının komşu tarlalarında da elektrik kesintileri nedeniyle sulama sorununun yaşanıp yaşanmadığının, ürün zararının olup olmadığının araştırılması, davacı iddiasına göre günde 4 saat elektrik kesilen ve voltaj dalgalanması olan yerde, davacıya verilen kusur yönünden, davalının yaptığı itiraz da dikkate alınarak yeniden kusur raporu alınması ve zarardan davacının kusuru da dikkate alınarak kusur indirimi yapılması olmalıdır.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alınmadan, eksik araştırma ve inceleme sonucunda hüküm kurulması doğru görülmemiştir...” gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozmaya uyan mahkemece; 17/03/2017 tarihli bilirkişi heyeti raporu hükme esas alınarak, olayın meydana gelmesinde davacının % 20, davalının % 80 oranında kusurlu olduğu, davacının kusuru oranında indirim yapılmak suretiyle belirlenen tazminat miktarı 87.234,03 TL olup, davalının zararı tazminle yükümlü olduğu gerekçesiyle; davanın davacı ... yönünden aktif husumet yokluğundan reddine, davacı ... yönünden açılan davanın kısmen kabulü ile 87.234,03 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline dair verilen hüküm, davalının temyizi üzerine; Dairece verilen 13/09/2018 tarihli ve 2017/13963 E. 2018/8544 K. sayılı kararla; (1) numaralı bentle davalının sair temyiz itirazları reddedildikten sonra, (2) numaralı bentle;
“...Davacı, dava dilekçesinde ürün kaybının meydana geldiği taşınmazın ... İlçesi Belenli Köyü 468 parsel olduğunu, bu araziden toplam 249.357 m2 tasarruf ettiklerini beyan etmiş olup, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Çiftçi Kayıt Sistemindeki 2012 yılı Üretim Sezonunda davacı ...'ın 468 nolu parsel için 17443 da araziyi mısır ekimi için kullandığı bildirilmiştir. Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarında ise farklı arazi ölçülerinin (19.09.2016 tarihli raporda 88.761 da, 17.03.2017 tarihli raporda 249.357 Da gibi) hesaplamaya esas alındığı görülmüştür. Bu yönüyle raporlar arasında oluşan çelişki de giderilmemiştir.
O halde mahkemece, davacı ...'ın dava konusu 468 parselde 2012 yılında mısır üretimi yaptığı alan araştırılarak, oluşan zarar miktarını her türlü şüpheden uzak açık net ve kesin şekilde değerlendirmeyi içerir taraf ve Yargıtay denetimine uygun alanında uzman bilirkişi kurulundan yeni bir bilirkişi raporu alınarak hüküm tesisi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme sonucunda yazılı şekilde hüküm tesisi hatalıdır..” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; 22/05/2019 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınarak, davanın davacı ... yönünden aktif husumet yokluğundan reddine, davacı ... yönünden açılan davanın kısmen kabulü ile 74.947,40 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline dair verilen hüküm, tarafların temyizi üzerine; Dairece verilen 24/06/2020 tarihli ve 2020/2141 E. 2020/3343 K. sayılı kararla, kararı gerekçesiz olduğundan bahisle bozulmuştur.
Bozmaya uyan mahkemece; 16/12/2020 tarihli bilirkişi ek raporu hükme esas alınarak, ÇKS kayıtlarına göre davacılardan Abdurrrahman’ın 2012 yılı üretim sezonunda 468 parsel sayılı 17.443 da araziyi mısır ekimi için kullandığı, davacının üretim yaptığı alan dikkate alınarak yapılan hesaplamada tazminat tutarının 14.695,83 TL olduğu gerekçesiyle, davacı ... yönünden verilen hüküm kesinleştiğinden işbu davacı hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına, davanın davacı ... yönünden kısmen kabulüne, 14.695,83 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre; davalı vekilinin tüm, davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2) Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13 üncü maddesinin ilgili bölümü şöyledir:
“(3) Maddi tazminat istemli davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez.”
Somut olayda, mahkemece; davacılardan Abdurrahman’ın maddi tazminat isteminin kısmen reddedildiği dikkate alınarak, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13 üncü maddesinin üçüncü fıkrasındaki düzenleme uyarınca, kendisini vekille temsil ettiren davalı şirket yararına hükmedilecek vekalet ücretinin, davacı ... lehine belirlenen 4.080 TL ücreti geçemeyeceği dikkate alınarak, davalı lehine 4.080 TL maktu vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile davalı lehine 18.466 TL vekalet ücretine hükmedilmiş olması, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması, HUMK'nın 438 inci maddesinin yedinci fırkası hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm, davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının (9) numaralı bendinin çıkarılarak yerine;
" 9- Davalı yargılama sırasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin ilgili maddesi uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 4.080 TL maktu vekalet ücretinin davacı ...’dan tahsili ile davalıya verilmesine,” bendinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 8.400’er TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin yekdiğerinden alınıp yekdiğerine verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 748,90 TL bakiye temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine, 6100 sayılı HMK'nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.