20. Hukuk Dairesi 2011/13966 E. , 2012/4658 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerde 3402 sayılı Yasanın ek 4. maddesi uyarınca yapılan kadastro sırasında, ... ilçesi, ... mahallesi 1500 ada 18 parsel sayılı 709,72 m² yüzölçümündeki taşınmaz, 6831 sayılı Yasanın 2/B maddesi gereği orman niteliğini kaybedip, orman kadastro komisyonlarınca orman alanı dışına çıkarılan yerlerden olduğu gerekçesiyle, tutanağın beyanlar hanesine 2/B madde ve davacı gerçek kişi lehine kullanım şerhi verilerek Hazine adına bahçe niteliğiyle tespit edilmiştir. Davacı, kadastro tutanağının beyanlar hanesine lehine verilen kullanım şerhinde baba adı “...” olduğu halde “...” olarak yazıldığı gerekçesiyle dava açmıştır. Mahkemece, davacıya meşruhatlı davetiye tebliğine rağmen duruşmalara katılmadığı, dosyaya belge ve delillerini de ibraz etmediği gerekçesiyle davacının açtığı davanın açılmamış sayılmasına ve dava konusu ... mahallesi, 1500 ada 18 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 3402 sayılı Yasanın ek 4. maddesine göre yapılan kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tespit tarihinden önce yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.
Kural olarak; kadastro davaları lehine tespit ya da kadastro komisyonlarınca adlarına tescile karar verilen gerçek veya tüzel kişilere karşı açılır. Dava, 3402 sayılı Yasanın ek 4. maddesine göre yapılan kadastro tespitine itiraz niteliğindedir. Davanın saptanan bu niteliğine göre husumetin taşınmazın tespit maliki olan Hazineye yöneltilmesi zorunludur. Ancak; dava Kadastro Genel Müdürlüğüne husumet yöneltilerek açılmıştır. Davacının asıl dava etmek istediğinin Kadastro Müdürlüğü değil Hazine olduğu belirgin olup ortada belirgin bir biçimde temsilde yanılma hali bulunduğundan bu durumun mahkemece resen gözetilmesi ve davanın usulünce gerçek hasma yönlendirilmesi için davacı tarafa olanak sağlanması ve kadastro müdürlüğünün davada taraf sıfatı bulunmadığından kadastro müdürlüğü aleyhine açılan davanın husumet nedeni ile reddi gerekirken aksi düşünce ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. (HGK.2010/7-70-86 sayılı kararı ).
Kabule göre ise, davacının talebi tutanağın beyanlar hanesindeki baba adının düzeltilmesi olup, davacı tarafından dava dilekçesine nüfus cüzdan sureti eklenmiştir. Davalı ilk celseye gelmesine rağmen mahkemece davacının nüfus kayıtlarının getirtilmesine karar verilmemiştir. Kaldı ki, davacıya 3402 sayılı Kadastro Kanununun 28"inci maddesi hükmü uyarınca yöntemine uygun şekilde davetiye tebliğ edilmemesine rağmen ve davanın niteliği gereği nüfus kayıtları delil olmasına rağmen delillerini bildirmediğinden söz edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ..."ın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 27/03/2012 günü oybirliği ile karar verildi.