Esas No: 2012/1629
Karar No: 2012/4634
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2012/1629 Esas 2012/4634 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Kadastro Mahkemesinde görülen bir dava sonucunda, çekişmeli taşınmazın bir kısmı için görev nedeniyle ve diğer kısmı için tapuya tescile karar verilmiştir. Ancak, davanın duruşma gününe kadar hayatta olan bir davacı ölmüş ve mirasçıları haberdar edilmeden karar verilmiştir. Bu durum, hukuki dinlenilme hakkı ve taraf ehliyeti dava şartına aykırıdır. Bu nedenle karar bozulmuş, taraflar yararına ve aleyhine avukatlık ücretine hükmedilmemiş ve peşin alınan temyiz harcı istek halinde iade edilmiştir. Kanun maddeleri: 1086 sayılı HUMK’nun 73. maddesi, H.M.K.'nun 114/1-d hükmü, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesi.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan 16.05.2011 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi ... ve arkadaşları tarafından istenilmekle, tayin olunan 27.03.2012 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden ... ve arkadaşları vekili Avukat ... ile diğer taraftan Hazine vekili avukat ... geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü;
K A R A R
Kadastro sırasında ... köyü, Merkez 154 ada 1 ve 2 parsel sayılı sırasıyla 2976,58 m2 ve 3652,68 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar, paylı olarak Haziran 1981 taih 1 sıra numaralı tapu kaydı ile ..., Ocak 1982 tarih 5 sıra numaralı tapu kaydı ile ..."a aitse de, Marmaris 2. Asliye Hukuk mahkemesinin 1995/357 esasına kayıtlı dosyada dava konusu edildiğinden söz edilerek malik hanesi açık bırakılmak suretiyle tespit edilmiştir. 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde davacılar ... ve arkadaşları tarafından davalı sıfatıyla ... ve ... aleyhine daha eski tarihli tapu kaydına tutunularak, tescil hükmü ile oluşan tapu kaydının iptali istemiyle açılan tapu iptal davasına, ... ve ... vekili 04.08.1995 tarihli dilekçesiyle ..."nin payının müvekkillerince 30.11.1995 tarih ve 62991 sayılı satım vaadi sözleşmesiyle satın alındığı iddiasıyla, bu payın adlarına tescili istemiyle davaya katılmıştır. 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.04.2008 gün ve 2008/172-159 sayılı, ... ve katılanlar ... ile ...’ın davalarının açılmamış sayılmasına, diğer davacıların davasında görevsizliğe ilişkin kararının kesinleşmesiyle, dava dosyası 3402 sayılı Yasanın 5 ve 27. maddeleri gereğince kadastro mahkemesine gönderilmiştir.
Hazine tarafından 25.05.2006 tarihili dilekçede sınırları bildirilen ... köyü, ... mevkiinde bulunan 1711 m2 yüzölçümündeki taşınmazla ilgili olarak ... tarafından Marmaris 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1990/355 esasında açılan tescil davasının davacısı tarafından takip edilmeyip müracaata bırakıldığı ve açılmamış sayılmasına karar verildiği, bu yerin üzerinin 25 yaşlarında kızılçam ağaçları ile kaplı olduğu, çevresindeki meşeler ile bütünlük arz ettiği, taşınmazın Hazine adına tescil istemiyle hasımsız olarak dava açılmış, çekişmeli yerle ilgili ... köyü 154 ada 1 ve 2 parsel sayısı ile kadastro tespit tutanağı düzenlendiği gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine ilişkin 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.03.2009 gün ve 2006/170 -87 sayılı kararının kesinleşmesiyle dava kadastro mahkemesine aktarılmış, davalar birleştirilmiştir. Mahkemece davacıların davalarının kadastro tespit harici bırakılan bölümler için görev nedeniyle, tespit gören bölümler yönünden ise esastan REDDİNE, çekişmeli 154 ada 1 ve 2 sayılı parseller bir bütün olarak değerlendirilerek fen bilirkişi raporunda (L) ile gösterilen 3942,56 m2 bölümün ... adına 154 ada 2 parsel sayısı ile, aynı krokide (K) ile gösterilen 1971,28 m2 bölümünün 154 ada 1 parsel olarak ... adına tespit gibi tapuya tesciline, fen bilirkişi krokisine (G) ile gösterilen 158,53 m2 bölümün adanın en son parsel sayısı ile ve orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine ile davacılar ... ve arkadaşları tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tespit tarihinden önce 1967 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, daha sonra dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 1744 sayılı Yasa ile değişik 6831 sayılı Yasanın 2. madde uygulaması ve 1988 ila 1990 yıllarında yapılıp 08.07.1991 tarihinde ilan edilerek dava tarihinde kesinleşmemiş olan aplikasyon, sınırlandırması yapılmamış ormanların kadastrosu ile 2896 ve 3302 sayılı Yasalarla değişik 2/B madde uygulaması vardır.
Bir kısım davacılar vekili Avukat ... tarafından dosyaya eklenmek üzere sunulan belgeler arasında yer alan Marmaris Sulh Hukuk Mahkemesinin 20.10.2010 gün ve 2010/1028-926 sayılı veraset ilamından, davacılardan ..."nin, 14.10.2010 tarihinde öldüğü, mirasçı olarak geride eşi ... kızı 1941 doğumlu ... ile çocukları ... ve ..."ın kaldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, ... adı geçen mirasçıları davadan ve duruşma gününden haberdar edilmeden yargılama sona erdirilerek karar verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23.11.2011 gün ve 2011/11-554 -2011/684 sayılı kararında da değinildiği gibi, ... öldüğü tarihte yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK’nun 73. maddesi, Kanunun gösterdiği istisnalar dışında, hâkimin, tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremeyeceğini öngörmüştür. Buna göre, mahkemece davacı ..."nin ölümüyle mirasçıları davadan ve duruşma gününden haberdar edilip, kanuni şekillere uygun olarak davet edilmedikçe hüküm verilmesi mümkün değildir. Aksi halde iddia ve savunma hakkı kısıtlanmış sayılır,
Öte yandan; H.M.K."nun 114/1-d hükmü uyarınca, yargılama süresince tarafların dava ehliyetine sahip bulunmaları dava şartıdır. Ölümle, taraf ve dava ehliyeti sonar ermektedir. 1086 sayılı Hukuk Yargılamaları Usul Yasasının 41. maddesi ve 6100 sayılı yeni HMK nın 55. maddesi gereğince, taraflardan birinin ölümü halinde diğer tarafın istemiyle hakim davanın takibi için bir kayyım tayin edebilir. Taraf ehliyeti dava şartı olup, davanın her aşamasında mahkemece re’sen nazara alınması gereken bir olgudur ve temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın mahkemece re"sen gözetilmesi gereklidir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince, davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak, Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen “Adil yargılanma hakkı”nın en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir.
Bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir. Hukukî dinlenilme hakkı, sadece belli bir yargılama için ya da yargılamanın belli bir aşaması için geçerli olan bir ilke olmayıp, tüm yargılamalar için ve yargılamanın her aşamasında uyulması gereken bir ilkedir. Bu çerçevede gerek çekişmeli ve çekişmesiz yargı işlerinde gerekse bu yargılamalarla bağlantılı geçici hukukî korumalarda, icra takiplerinde, tahkim yargılamasında, hatta hukukî uyuşmazlıklarla ilgili yargılama dışında ortaya çıkan çözüm yollarında, her bir yargılama, çözüm yolu ve uyuşmazlığın niteliğiyle bağlantılı şekilde hukukî dinlenilme hakkına uygun davranılmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilerek, davacılardan ... tüm mirasçılarına dava dilekçesi ve duruşma günü yöntemince tebliğe edilerek, dava hakkında bilgilendirilmeleri ve davacı sıfatıyla davayı takip edebilmelerine olanak tanınması, bu şekilde taraf teşkilinin sağlanması gerekirken, bu hususa riayet edilmeksizin yargılamaya devam edilerek esas hakkında karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle ... ve arkadaşlarının ve Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin bu aşamada incelenmesine ve Yargıtayda yapılan duruşma nedeniyle taraflar yararına ve aleyhine avukatlık ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine 26/03/2012 günü oybirliği ile karar verildi.