Esas No: 2012/1769
Karar No: 2012/4633
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2012/1769 Esas 2012/4633 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Mahkeme, tapu iptal tescil ve 2/B şerhinin silinmesi davalarıyla ilgili olarak yapılan yargılamada, çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğunun belirlendiği gerekçesiyle Hazinenin davasının kabulüne, davalı ve karşı davacı gerçek kişilerin şerhin silinmesi davasının reddine karar vermişti. Ancak, hükme dayanak yapılan bilirkişi raporlarında çelişki tespit edildiği için eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporu nedeniyle hüküm usul ve yasaya aykırı bulunarak bozuldu. Kararda geçen kanun maddeleri ise 3116 sayılı Yasa, 1744 sayılı Yasa, 6831 Sayılı Orman Yasası ve 15/07/2004 tarihli Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmelik’tir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında karşılıklı görülen TAPU İPTAL TESCİL ve 2/B şerhinin silinmesi davasının yapılan yargılaması sonunda, Hazinenin tapu iptal tescil davasının KABULÜ, şerhin silinmesi davasının REDDİ yolunda kurulan 13.10.2011 günlü hükmün Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi davalı gerçek kişiler vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 27.03.2012 günü için yapılan tebligat üzerine, davalılar ... ve arkadaşları vekili gelmedi, karşı taraftan Hazine vekili Avukat... geldi, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
K A R A R
Hazine 07.06.2010 tarihli dilekçesiyle Y. Dudulu 158 ada 6 sayılı parselin kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içindeyken yine kesinleşmiş 2/B uygulamasıyla Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı, bu bölümün tapu kaydının iptali ve bu niteliğiyle Hazine adına tescili iddiasıyla dava açmış, ... ve arkadaşları ise, parselin orman ve Hazine ile ilgisi olmadığı hale tapunun beyanlar hanesine 2/B şerhi yazıldığı, yasaya aykırı olarak konulan bu şerhin silinmesi istemiyle dava açmıştır. Mahkemece Hazinenin davasının KABULÜNE, karşı davacı ... ve arkadaşlarının davasının REDDİNE, Ümraniye ilçesi, Y. ... mahallesi 158 ada 6 sayılı parselin davalılar adına olan tapu kaydının iptaline ve 2/B şerhi ile birlikte Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı ve karşı davacı ... ve arkadaşları ile Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre karşılıklı davalar, kesinleşmiş orman kadastrosu ve 2/B uygulamasıyla Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan taşınmazın tapu kaydının iptaline Hazine adına tapuya tesciline, tapunun beyanlar hanesinde yer alan 2/B şerhinin silinmesine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tespit tarihinden önce 3116 sayılı Yasaya göre, 1943 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ile daha sonra 1744 sayılı Yasaya göre 1979 yılında yapılıp dava tarihinden önce kesinleşen aplikasyon ve 2. madde uygulaması vardır.
Keşif ve Bilirkişi raporları takdiri delillerden olup, hakimin genel hukuk bilgisi ile çözemeyeceği konularda bilirkişilerin teknik görüşlerine başvurulabilir. Bilirkişi raporları mahkeme hakimince serbestçe takdir edilir, bilirkişi raporlarının yetersiz görülürse yeni bir inceleme yaptırılabilir. Ancak, bilirkişi raporlarında bildirilmeyen hususlar bildirilmiş gibi değerlendirme yapılarak hüküm kurulamaz. Mahkemece kesinleşmiş orman kadastro tutanakları ve haritaları ile eski tarihli memleket haritasının uygulanmasına dayalı araştırma inceleme ve keşif sonucu düzenlenen uzman bilirkişi raporuyla çekişmeli parselin orman sayılmayan yerlerden olduğunun belirlendiği gerekçesiyle Hazinenin davasının kabulüne, ... ve arkadaşlarının davasının ise reddine karar verilmişse de, hükme dayanak yapılan ve Prof. Dr. İ. ..., Mühendisi Bilirkişi ... ve...ile fen bilirkişi ... tarafından düzenlenen rapor ve ek raporda, çekişmeli parselin yörede 1943 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu sınırları dışında bırakıldığı, sonraki çalışmalarda durumun değişmediği, eski tarihli memleket haritasında orman olarak nitelendirilmediği, eylemli olarak % 2-3 eğimli boş arsa niteliğinde olduğu bildirilmiştir.
Diğer taraftan; bilirkişi kurulu raporunda; çekişmeli parselin yörede 1943 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu sınırları dışında bırakıldığı bildirilip, rapora ekli krokide çekişmeli parselin tamamı 9 ila 12 numaralı orman sınır noktalarını birleştiren orman sınır hattının güneyinde orman sınırları dışında kalacak biçimde gösterildiği halde, davanın açılmasına esas yönetim inceleme raporu ve Orman Yönetimi tarafından eklenen krokide çekişmeli parselin bir bölümü bu hattın kuzeyinde kalacak biçimde gösterilmiştir. Hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda bu çelişkinin nedeni üzerinde durulmamıştır. Yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulamaz.
Bu nedenle; mahkemece, önceki bilirkişiler dışında halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte 2 Eylül 1986 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 6831 Sayılı Orman Yasasına Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Yasanın 2/B maddesinin Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “Orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15/07/2004 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 15-20 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeği çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının ya da daha önceki raporlar ve yönetim tarafından gönderilen haritadaki konumu ile uyumsuz olması ya da çelişmesi halinde yukarıda yazılı yönetmelikler ile teknik izahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek oluşacak sonuca göre, çekişmeli parselin tamamı ya da bir kısmının orman kadastrosu sınırları içindeyken yine kesinleşmiş 2/B uygulamasıyla Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı belirlenecek olursa, Hazinenin bu bölüme ilişkin davasının kabulüne, davalı ve karşı davacı gerçek kişilerin şerhin silinmesi davasının reddine, parselin tamamı ya da bir bölümünün orman tahdidi dışında kaldığı ve 2/B"ye konu olmadığı belirlenecek olursa, Hazinenin bu bölümlere ilişkin davasının reddine, davalı ve karşı davacıların bu bölüme ilişkin davalarının ise kabulüne karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı ve karşı davalı Hazine ile davalı ve karşı davacı gerçek kişilerin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, Yargıtaydaki duruşma nedeniyle, taraflar yararına ve aleyhine avukatlık ücretine hükmedilmesine yer olmadığına peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine 27/03/2012 günü oybirliği ile karar verildi.